Eğitim

2+2 Eğitim Sistemi Tartışılıyor: Zorunlu Eğitim Süresi Değişiyor Mu?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2025 yılında yayımladığı Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’nde çocuk işçiliğine yönelik mevzuatın revize edileceği ve 5–17 yaş aralığındaki çocuklara dair yeni veriler toplanacağı açıklandı. Aynı dönemde gündeme gelen eğitimde “2+2 sistemi” ile zorunlu eğitimin fiilen 15 yaşta tamamlanacak olması, çocukların erken yaşta iş gücüne yönlendirileceği endişelerine yol açtı.

Abone Ol

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayımlanan 2025 Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’nde yer alan 3.1.5 no’lu madde, “Çocuk ve genç işçi çalıştırılmasına ilişkin ihtiyaç duyulan alanlarda ve ilgili mevzuatta gerekli revizyonlar yapılacaktır” ifadesiyle tartışmaları alevlendirdi. Söz konusu madde, mevcut yasal çerçevenin gevşetilerek çocukların belirli alanlarda yasal olarak çalıştırılabilmesine yönelik zemin hazırlığı olarak yorumlandı.

Bu maddenin hemen ardından 3.1.6’da yer alan “çalışan çocukların sosyal, ekonomik ve demografik özelliklerinin belirlenmesine yönelik” kapsamlı bir “Çocuk İşgücü Araştırması” planı ise eleştirileri daha da büyüttü. TÜİK tarafından 2026 yılında Hanehalkı İşgücü Araştırması’yla birlikte yapılacağı belirtilen bu veri çalışması, 5–17 yaş aralığındaki bireyleri kapsayacak. Bu yaş grubunun araştırma kapsamına alınması, çocuk hakları örgütleri tarafından “erken istihdam için hazırlık” olarak değerlendiriliyor.

Eş Zamanlı Eğitim Reformu: 2+2 Modeliyle Zorunlu Eğitim Fiilen 15 Yaşta Bitecek

Eğitimde de eş zamanlı olarak ciddi bir reform gündemde. Milli Eğitim Bakanlığı’nın “2+2 sistemi” olarak kamuoyuna yansıyan yeni kademelendirme modeliyle birlikte ilkokul ve ortaokulun süresi 2’şer yıl olarak tanımlanıyor. Liseye geçiş süreci ise fiilen 15 yaşında tamamlanmış olacak. Bu sistem hayata geçerse, zorunlu eğitimin 12 yıl sürmesini öngören mevcut yasal çerçeve işlevsiz hâle gelecek.

Çocuklara Yeniden İşgücü Alanı Mı Açılıyor?

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kriterlerine göre, 15 yaş altı bireylerin ekonomik faaliyetlerde çalıştırılması “çocuk işçiliği” olarak tanımlanıyor. Türkiye, 1999 yılında 138 sayılı ILO Sözleşmesi’ni, 2001 yılında ise 182 sayılı "Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimleri" sözleşmesini onaylamıştı. Bu sözleşmeler, 15 yaşından küçük bireylerin istihdamını yasaklıyor. Ancak mevcut strateji belgesi ve eğitimde yapılması planlanan değişiklikler, bu uluslararası taahhütlerle çelişen sonuçlar doğurabilir.

2019 Verileri: 720 Bin Çocuk Çalışıyor

TÜİK’in 2019 yılında yayımladığı son “Çocuk İşgücü Araştırması”na göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısı yaklaşık 720 bin olarak tespit edilmişti. Bu çocukların %79,7’si kayıt dışı sektörlerde, %30,8’i ise tarım alanında çalışıyordu. Eğitim hayatına devam eden çocukların %34,3’ü okul dışındaki zamanlarda bir işte çalışıyordu. Yeni araştırmayla birlikte, bu verilerin güncellenmesi ve hatta genişletilmesi planlanıyor.

Çocuk Hakları Savunucuları Endişeli: Zorunlu Eğitim Geriye Gidiyor

Eğitim ve çocuk hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, 2+2 sisteminin fiilen çocukları eğitimden koparacağını ve işgücü piyasasına erken yönlendireceğini savunuyor. Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklamada, “Zorunlu eğitim süresi dolmadan çocukların iş yaşamına yönlendirilmesi kabul edilemez. Bu, çocuk işçiliğinin kurumsallaşması anlamına gelir” denildi.

Birleşmiş Milletler ve ILO’dan Net Uyarılar Var

Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ve ILO’nun ilgili sözleşmeleri, Türkiye’yi çocuk işçiliğiyle mücadelede yükümlülük altına sokuyor. Ancak yapılan bu revizyon çalışmaları, yükümlülüklerle çelişebilecek uygulamaların önünü açıyor. Uluslararası kuruluşlar, çocukların çalıştırılmasının önlenmesi ve eğitimin önceliklendirilmesi gerektiğini sıklıkla vurguluyor.

Zorunlu Eğitim Hakkı Tehlikede Mi?

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve İnsan Hakları Derneği gibi kurumlar, zorunlu eğitimin 15 yaşta fiilen sona ermesinin, çocukların en temel hakkı olan “eğitim hakkının” tehlikeye girmesi anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan veya yoksullukla mücadele eden ailelerin çocuklarının daha erken yaşta işgücüne katılmasının önü açılabilir.

Siyasi ve Toplumsal Tepkiler Büyüyor

Çocuk işçiliğiyle mücadelede yıllardır atılan kazanımların, yeni stratejik belgelerle adım adım geriye çekildiği yönündeki endişeler büyüyor. Hem eğitim politikalarında hem de istihdam stratejisinde yapılan bu eş zamanlı değişikliklerin çocuk emeği üzerinden ekonomik fayda hedefi taşıyıp taşımadığı, önümüzdeki süreçte kamuoyunun en çok tartışacağı konular arasında yer alacak.