CHP Niğde Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi ve Zirai Don Araştırma Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, kiraz üreticileriyle bir araya geldi. Beyağıl, Darboğaz, Emirler, Kılan, Yeniyıldız, Hasangazi, Alihoca, Gümüş, Eminlik, Ovacık, Başmakçı, İmrahor, Hüsniye, Çifteköy, Elmalı, Horoz, Çiftehan ve Ulukışla’da üreticilerle görüşen Gürer, kiraz ve diğer bahçe ile tarla bitkilerinde yaşanan zirai don sorununu yerinde bir kez daha üreticilerden dinledi. Zirai donun üzerinden 118 gün geçmesine rağmen ÇKS’li üreticilerin dahi zararlarının karşılanmamasını eleştirdi.
Gürer, Bolkar Dağları’nın eteklerinde yetişen, yıllarca ihraç edilen ve İngiltere sarayına kadar gönderilen Ulukışla Napolyon kirazının bu yıl zirai don nedeniyle sofraya konacak bir tabak dahi yetişmediğine işaret etti.
"Bahçelerde bir tane kiraz dahi yok"
Ömer Fethi Gürer, “Ulukışla kirazı son turfanda pazara sunulurdu. Bu ay kiraz hasat edilirdi. Bu yıl dalda sıfır. Bir tane yemeklik dahi kiraz yok. Nisan ayında yaşanan zirai don, kirazı bu yıl tamamen dondurdu. Üretici büyük sıkıntı içinde. Gelecek yıl için bahçeye bakım yapılacak ama hâlâ hiçbir destek yok,” ifadelerini kullandı.
“Emekli maaşımı da bu bahçe yiyor”
Kiraz üreticisi Zeki Sayın, “Hiçbir ürün alamadık. Zarar tespiti yapıldı ama ‘sıfır ürün’ denildi. Yani tüm bahçenin zarar gördüğü belirtildi ama hiçbir destek görmedik. TARSİM sigortamız vardı ama don olayı poliçeye yazılmadığı için ‘dolu var, don yok’ dediler. Oysa bütün kayıtlarımız tamdı. Buna rağmen hâlâ destek alamadık.”
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tespit yapıldıysa Cumhurbaşkanının sözü var. ÇKS’si olanların zararları karşılanacaktı. ÇKS olmayan bahçelerde de zarar karşılanmalı. Nisan ayında yaşanan don olayının üzerinden dört ay geçmesine rağmen size hâlâ hiçbir destek verilmemiş,” diyerek tepki gösterdi.
Zeki Sayın, “Gelecek yıla bahçeyi hazırlamak için budamayı, ilaçlamayı, sulamayı yapacağız ama maddi gücümüz yetmiyor. Bu bahçede 300 ağaç var, bir tane kiraz dahi yok. Böyle bir dönemi ilk kez yaşıyoruz. Üretici bitti. Seneye de böyle olursa, bu işi bırakacağım. Don olayına karşı önlem alamadım çünkü maddi gücüm yok. File alacak, üstünü örtecek imkânımız yok. Tek geçim kaynağım kiraz ve emekliyim. Emekli maaşımı da buraya harcıyorum.”
“Bu yıl en az ilaç kullandık, yine de 15 bin TL ödedik”
Üretici Murat Yavuz, “Bu bölgede hiç meyve toplama imkânı yok. Ağaçlarda meyve yok. Tarım ilçe müdürlüğü gelip tespit yaptı ama şu ana kadar herhangi bir ödeme yapılmadı. Çoluğun çocuğun rızkını kesip, emekli maaşımızı bahçeye yatırıyoruz. En az ilaç kullandığımız yıl bu yıl oldu çünkü meyve yoktu. Ama yine de 15 bin TL ilaç parası ödedim. Aylığımdan verdim. Suyumuz kısıtlı, kuyular kurudu. Hemen 50 metre altta kuyum var, tamamen kurudu. Sulama yapacak su bile bulamıyoruz."
“Sulamanın saati 600 TL’ye dayandı”
Bir başka üretici ise sulama maliyetlerinin üreticiyi zorladığını belirterek, “Esas maliyetimiz elektrik. Sulamayı kooperatifin kuyularından yapıyoruz ama saatlik sulama 500-600 TL’ye çıktı. Tarımsal destekleme diye bir şey yok. Evdeki elektrik fiyatı neyse, tarımda da o. Bu yıl bahçeye neredeyse hiç bakım yapamadık çünkü bir şey alamayacağımızı biliyorduk. Maaşımızdan su parasını zor veriyoruz.”
Ömer Fethi Gürer, tarımsal sulamada mutlak surette sübvansiyon destek verilmesinin şart olduğunu belirterek, “Üretici gübrede, ilaçta, bakımda da acil ek kredi desteği verilmezse seneye de ürün rekoltesi düşer,” dedi.
Düğünler bile iptal edildi
Bir köy sakini, donun sadece ekonomik değil sosyal etkiler yarattığını anlattı:
“Ben kamera işi yapıyorum, köyleri gezerim. Darboğaz kasabasında bir adam, üç beş ayla düğününü iptal etti. Çünkü kiraz yok, gelir yok. Düğünü seneye bıraktı. Olursa yapacak, olmazsa yine yapamayacak. Üniversiteye gidecek çocuk var, çorbacısından berberine kadar herkes etkilendi. Benim hanım, bahçeye hasat zamanı işçi olarak gidip gelir getirdi, şimdi o da bitti.”
“25 dekar bahçem var, bir tane ürün alamadım”
Bir başka üretici, “Aşağıda bizim de bahçemiz var. Hiçbir şey yok. Üçlük suyumuz vardı, o da kurudu. Kooperatiften suluyoruz. Devletin evlerde elektrik desteği var diyorlar ama tarımsal sulamada yok. Faturamızda göremiyoruz. Bu sene kiraz tadamadık bile. Kardeşimle birlikte 25 dekarlık bahçemiz vardı, hepsi boşa gitti. Ne ilacı ne gübreyi tam zamanında verebildik. Çünkü emekliyiz. Maaşımızı tamamen buraya yatırıyoruz. Sabah 5’te kalkıp su var mı diye bakıyoruz, kuyudan su çekilmiyor. Kooperatiften alıyoruz, o da büyük külfet.”
“Bu ağaçlar bu ülkenin ağacı, sahipsiz bırakılamaz”
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bölge halkının çoğunluğunun emekli olduğunu, tek geçim kaynağının ise kiraz bahçeleri olduğunu belirterek, “Bahçecilik yapanların çoğu başka şehirlerden geri dönerek burada geçimini sağlıyor. Bu yıl ürün olmayınca tüm ekonomik denge bozuldu. Gübre, tohum, ilaç fiyatları yüksek, dalda ürün yok. Esnaf da ilaç vermez oldu çünkü diyor ki: ‘Ağaçta ürün yok, borcunu nasıl ödeyeceksin?’ Bu nedenle donla ortaya çıkan zararlar acilen karşılanmalı. ÇKS’si olsun olmasın, bahçesi olan herkesin zararı karşılanmalı. Bu Ahmet’in, Mehmet’in bahçesi değil. Bu ülkenin ağacı. Bu ağaçlar korunmazsa gelecekte meyvecilikte sürdürülebilirlik sağlanamaz,” dedi.
“Geçen yıl 28 milyon tondu, bu yıl 21 milyon ton olacak”
TÜİK verilerine göre geçen yıl Türkiye’de 28 milyon ton meyve üretildiğini hatırlatan Gürer, bu yılki beklentinin 21 milyon ton civarında olduğunu belirterek, “7 milyon tonluk bir kaybımız var. Bu kayıp sadece çiftçiyi değil, ülke ekonomisini de derinden etkiler. İktidar artık üreticinin yanında olduğunu hissettirmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı kasım ayında ödeme yapılacak dedi ama çiftçinin o güne kadar dayanacak hali kalmamış,” diye konuştu.
Kiraz yoksa işçi de yok, ihracat da yok
Üretici Murat Yavuz, zirai donun tarım işçilerini de etkilediğini belirterek, “Geçen yıl tarım işçisi her gün köyümüze gelirdi. 20 gün boyunca her gün 1000 kişi çalıştı. Bu yıl hasat yoktu, işçi de gelemedi. Ürün olmayınca onlar da mağdur oldu.”
Gürer de, “Gübre ve ilaç satan da satış yapamıyor. İhracatçılar bağlantı kuramadı çünkü ürün yok. Zirai don sadece daldaki meyveyi değil, bölgedeki tüm ekonomiyi vurdu,” ifadelerini kullandı.
“Üretimin %85’i bu bölgede yapılıyordu”
Üretici Hüseyin Toker de kirazın bölge ekonomisindeki önemine dikkat çekerek, “2024 yılında Niğde’de yaklaşık 43.106 ton kiraz üretiliyordu. Bu üretimin %85’i Ulukışla’ya bağlı köylerde yapılıyordu. Yani Ulukışla ve köyleri için kiraz sadece bir ürün değil, doğrudan geçim kaynağıydı. Ama bu yıl yaşanan donla birlikte ürün yok. Çok büyük bir sıkıntı var. Üretici, bir an önce zararının karşılanmasını bekliyor,” dedi.