Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da Türkiye'nin ATM Merkezi-TAM projesinin lansmanında konuştu.

Pazartesi günü tasarruf paketi açıklayacaklarını duyuran Şimşek, "Tasarruf yaptığınız ölçüde yatırım yapabiliyorsunuz ya da dışarıdan borçlanıyorsunuz. Biz isteriz ki tasarrufları yatırımları artıralım, doğru alanlara bunları kanalize edelim'' dedi.

Bakan Şimşek'in açıklamaları şöyle:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Borsada Yatırımcı Sayısı Rekor Kırdı Borsada Yatırımcı Sayısı Rekor Kırdı

KUR VE FAİZ SÜBVANSİYONUYLA İSTEDİĞİMİZ SONUCU ALAMADIK: İç talep hala güçlü seyrediyor, dün Merkez Bankamız bu değerlendirmelerini paylaştı. Önümüzdeki dönemde bu kompozisyondaki iyileşmelerin devam edeceğini düşünüyoruz. İç talep bir miktar daha yumuşayacak net ihracatın katkısı hem bizim uyguladığımız politikalar hem de ana ticaret ortaklarımızdaki toparlanma ile birlikte iyileşecek. Bizim pazardaki ana ihracatlarımız Avrupa Birliği, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi bölgeler. Bu bölgeler Türkiye ihracatının yüzde yetmişinin üzerinde bir orana tekabül ediyor. Güzel haber şu bu sene Avrupa Birliği'nde toparlanma bekleniyor. Aynı şekilde Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da da büyüme hızlanacak. Dolayısıyla ihracatçılarımız için pazar büyüyor olacak. Bizim için esas olan tabii ki rekabet gücünü ve verimliliği artırarak dünya pazarlarından daha büyük pay almaktır. Kur ve faiz sübvansiyonuyla bir yere varamayız. Geçmişte arzuladığınız sonuçları alamadık.

ATM ORTAK HAVUZU KURUYORLAR: Kamu bankaları örnek oluyor. ATM ortak havuzu kuruyorlar böylece verimliliği artırıyorlar. Müşteri memnuniyetini artırıyorlar, tasarruf sağlıyorlar. Dolayısıyla bizim bütün sektörlerde bu anlayışla devam etmemiz lazım. İşbirlikleri yapacağız ve verimliliği artıracağız. Yenilik peşinde koşacağız çünkü dünyadan pazar payını kapmanın başka yolu yok. Gerçekten yok. Program çalışıyor mu? Kompozisyondaki iyileşme çok net bir şekilde çalıştığını gösteriyor. Bu sürdürülebilir yüksek büyümeye doğru önemli bir çıkıştır.

CARİ AÇIK HEDEFİ YÜZDE 2,5: Cari açık geçen sene mayıs ayı itibarıyla yıllık cari açık 60 milyar doların üzerindeydi. Tabii elimizdeki rakamlar şubat ayına ait, 32 milyar doların altına düştük. Çok büyük bir ihtimalle mayıs ayı itibarıyla 30 milyar doların altına düşmüştür. Bu sene cari açığı biz milli gelire oran olarak milli gelirin altına çekmeyi düşünüyoruz ‘Yüzde 2,5'un hedef olarak ne özelliği var’ diye sorabilirsiniz. Eğer cari açık kalıcı olarak yüzde 2,5'un altına düşerse Türkiye'nin dış borcunun milli gelire oranı düşüyor. Yani dış borç sürdürülebilirliği konusunda soru işaretlerine mahal kalmıyor. İkincisi Türkiye'nin rezerv pozisyonunu iyileştirmek için bir fırsat sunuyor çünkü küresel doğrudan yatırımlar sermaye benzeri fon akışı uzun vadeli kaynakları dikkate alırsanız dışarıdan gelen o çerçevede bakarsanız büyük ihtimalle şu resmi görürsünüz: Türkiye yüzde 2,5'luk bir cari açıkla çok hızlı rezerv birikimine gidebilir. Bakın biz kurala dayalı dedik değil mi işte birinci kural bu. Cari açığın kalıcı olarak yüzde 2,5'un altına düşürülmesi için bir taraftan yeşil dönüşüm, bir taraftan dijital dönüşüm, bir taraftan yeni bir sanayi politikası uygulamaya koyduk, koyuyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız'ın çok güzel girişimleri var, sonuna kadar destekliyoruz. Sanayiyi sadece piyasalara bırakamayız. Sanayide dönüşümü kamunun rehberliğinde biraz iteklemesi ile desteklemesi ile hızlandıracağız. Dolayısıyla cari açıkta kalıcı olarak yüzde 2,5'un hatta 2'nin altına edebiliyoruz.

BİR METALİ ÜLKEDE OLMAYAN DÖVİZ KAYNAKLARIYLA İTHAL EDECEKSİNİZ ONDAN SONRA DA BİR KÖŞEDE ALTIN OLARAK DURACAK: Altına yönelik bir kota uygulamasına gittik. Tabii çıkar çevreleri memnun değil ama kusura bakmasınlar. Yani bir metali ülkede olmayan döviz kaynaklarıyla ithal edeceksiniz ondan sonra da bir köşede altın olarak duracak. Bunun neresi memleketin menfaatine. Vatandaşlarımızın tercihlerine saygılıyım. Bu konuda hiç tereddüt yok ama biz burada ülkemizin menfaatlerine kaynaklarımızı etkin bir şekilde yatırma, üretime dolayısıyla istihdama, nihai kertede ağırlıklı olarak ihracata dönüştüreceğiz. Neden çünkü bu Cumhurbaşkanımız'ın vizyonu ve doğru bir vizyon. Bu vizyonun hayata geçmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Onun için kredilerle ilgili biz normalde bankalarımızın fiyatlamasına tercihlerine vatandaşlarımızın tercihlerine karışmak istemiyoruz ama kamunun kaynakları kıttır.

BANKALARIMIZA SÖYLEDİM, VERİMLİLİK EKONOMİSİ PEŞİNDEYİZ: Ülkemizin kaynakları kıttır ve tercih yapmak zorundasınız. Bankalarımıza söyledim biz yatırımı istihdamı üretimi ve özellikle de ihracatı önceliklendireceğiz. Biz verimlilik ekonomisi peşindeyiz. Tasarruf istiyoruz kaynakları doğru kanallara kanalize etmenizi istiyoruz. Tabii ki tüketim, milli gelirin önemli bir bileşenidir ama tasarruf yaptığınız ölçüde yatırımları yapabiliyorsunuz ya da dışarıdan borçlanıyorsunuz. Biz isteriz ki tasarrufları artıralım, yatırımları artıralım. Bunları doğru alanlara kanalize edelim. Dolayısıyla program çalışıyor. Cari açık bugün 60 milyar dolardan muhtemelen mayıs ayı itibarıyla henüz veriler yok 30'un altına düşmesi muhtemel. Bu, programın çok iyi çalıştığını gösteriyor.

TÜKETİMİ DEĞİL, PROJELERİ FİNANSE EDİN: Finansmana erişimde şu anda sorun yok. Türk bankaları ve şirketleri küresel finansmanına erişimde giderek çok daha iyi bir noktaya geldiler. Size çok basit bir rakam vereyim geçen senenin ilk 5 ayında bankalarımız dış borç çevirme oranları yüzde 96'ydı. Ne demek bu, bankalarımız dışarıya 100 dolar borç ödüyordu 96 dolar bulabiliyorlardı özeti bu. Bugün bankalarımız 100 dolar borç ödediğinde 148 dolar bulabiliyorlar. Şirketlerimiz 100 dolar borç ödediğinde 73 dolar bulabiliyorlardı, bugün 118 dolar bulabiliyorlar hem de daha ucuza. Program çalışıyor Türkiye'ye kaynak geliyor. Uzun süredir bankalarımız küresel piyasalardan kendilerini fonlayamıyorlardı. Bu senenin ilk 4 ayında yanlış hatırlamıyorsam 4 milyar doların üzerinde neredeyse kalıcı nitelikte uzun vadeli kaynak buldular. Bu kaynakları Türkiye'nin ihtiyacı olan yatırım projelerine kanalize etmeleri lazım. Bununla tüketimi finanse etmemeniz lazım. Bizim sizden beklentimiz bu. Bu program sayesinde finansmana erişim artmıştır. 

GECİKMELİ DE OLSA FARK ETTİLER: Çok taraflı uluslararası bankalarda Türkiye'nin konumu çok güçlüdür. Hemen hemen hepsinde bölgemizde bir numarayız dünyada da genelde ilk üçteyiz çünkü Hazinemiz çalışıyor. Programımızda çalıştığına göre buraya ilgi de artacaktır. Kredi derecelendirme kuruluşları da bütün bu gelişmeleri fark ettiler gecikmeli de olsa. Şu anda notumuzu artırıyorlar. Hepsinin görünümü pozitif bu şu demek bu program çalışmaya devam etsin biz notu tekrar artıracağız. Özeti bu. Yeter ki program kararlılıkla uygulansın. Türkiye'nin risk primi geçen sene bu vakitlerde 700 baz puanının üzerindeydi. Bugün 300 baz puanın altında. Bu şu demektir, dışarıdan siz kaynak bulduğunuzda borç aldığınızda benzer vadedeki Amerikan hazine kağıtlarının maliyetinin üzerine genelde bunu koyarlar. Dolayısıyla finansman maliyetimizi azalıyor. Geçen sene Mayıs ayında Türkiye'nin ilave maliyeti 655 baz puandı bugün bu 239 baz puana düştü.

MAYIS AYINDA ENFLASYON YÜKSELECEK ÇÜNKÜ BU 12 AYIN ENFLASYONU: Vatandaşlarımız diyebilir ki 'Ya enflasyon yüksek mayıs ayında da yükselecek. Bu nasıl oluyor? Madem dezenflasyon programı.' Çünkü mayıs ayı enflasyonu son 12 ayın enflasyonudur da onun için. Nisan ayı enflasyonu cari enflasyon değil. Son 12 ayda ne olmuş. Hangi faktörler etkilemiş ülkemizde çok büyük bir deprem felaketi yaşandı. Bir fiyat baskısı var ve bütçe açığı üzerinden bir fiyat baskısı var bütçe açığı geçen sene tedbir almasaydık neredeyse yüzde 10'a doğru gidiyordu. Bana ilk gelen brifingde yüzde 9,8 bütçe açığı görünümü vardı tedbir aldık ve bunu 5,2'ye indirdik. Biz baz etkisiyle bakmıyoruz az biraz okumuşlar bilirler ki para politikası tedbirleri gecikmeli etkili oluyor. Para politikasının yeniden inşaası zaman alıyor çünkü şok tedaviler çok büyük yan etkilere yol açtığı için biz onu tercih etmedik.

TASARRUF PAKETİ AÇIKLAYACAĞIZ: Bütçe açığını aşağı çekeceğiz. Deprem nedeniyle öngörülebilirlik azaldığı için yüzde 6,4 öngörüsü koyduk ama geçen senenin mutlaka altına düşürmek istiyoruz. O nedenle önümüzdeki dönemde kamu maliyesine ilişkin birçok hususta adım atacağız. Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte tasarruf verimlilik paketini açıklayacağız. Bu ilk, bu son olmayacak. Harıl harıl yoğun bir şekilde yaptığımız çalışmalar var önümüzdeki dönemlerde bu dezenflasyon programını ve sürecini nasıl güçlendireceğiz ona yönelik çalışmalarımızı aralıksız devam ettireceğiz. Dolayısıyla gördüğünüz gibi program çalışıyor ve çalışmaya devam edecek.

EN BÜYÜK ÖNCELİĞİMİZ VATANDAŞIMIZIN HAYAT PAHALILIĞI BASKISINI AZALTMAK: Enflasyonla ilgili dün tabii ki Merkez Bankası çok geniş değerlendirmede bulundular. Çok iyi çıkardılar. Ekip çok güçlü. Şunun altını çizmek istiyorum piyasada bu işi bilenlerin beklentisi önümüzdeki 12 ayda enflasyonun yüzde 35 civarına ineceği. Bu bizim öngörümüzün üzerinde fakat enflasyon düştükçe aşağı yönlü inme kazandıkça piyasa hedefleri ve bizim öngörülerimiz arasındaki farkın kapanacağına inanıyoruz çünkü biz bu konuda kararlıyız. Türkiye'ye fiyat istikrarına kavuşturacağız. İstikrar demek ideal olarak düşük tek haneli enflasyon demek. Vatandaşımızın refahını artıracaksak bunu enflasyonu kalıcı bir şekilde kontrol altına alarak yapabiliriz. Yoksa sürekli bu sarmalın içinde oluruz o nedenle en büyük önceliğimiz vatandaşımızın hayat pahalılığı baskısını azaltmaktır.

FİNANSMAN ERİŞİMİNDE SORUN YOK HATTA O KADAR BOL Kİ ALMAK ZORUNDA KALIYORUZ: En önemli hedefimiz enflasyonu tek haneye düşürmektir bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Biz kamuoyuna defalarca gelir vergisini, kurumlar vergisini artırmayacağız dedik. KDV'nin üst sınırı ile oynamayacağız dedik. Ona rağmen belli çevreler hala bu konuda spekülasyon üretmeye devam ediyorlar. Seçim arifesinde de vatandaşlarımızın ciddi bir şekilde yanlış yönlendirdiler bu çevreler. Tekrar altını çizmek istiyorum vatandaşlarımızın portföy tercihlerine her zaman saygılı olacağız ama Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor çünkü cari açık azalıyor. Türkiye'nin finansmana erişiminde sorun yok hatta o kadar bol ki almak zorunda kalıyoruz.

Kaynak: Haber Merkezi