Büyük bir tarihsel dönemeç olarak 19 Mayıs’ın anlam ve Önemi (II)

Abone Ol

 (Geçen haftadan devam) Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamı açık ve şeffaftır. Tarihin bu kesiti de herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Karanlıkta kalmış olan en küçük bir noktası bile yoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 kişilik karargâhıyla birlikte Samsun’a gitmek üzere, o zamanki mevzuata göre, Osmanlı Saray Hükümetince görevlendirilmiştir. Tarifeli Bandırma Vapuruyla yola çıkmıştır. Kendisine yine o zamanki mevzuata göre, Ordu Müfettişliği ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Osmanlı Maliye Nezaretince düzenlenen bir tutanakla 5 Bin Osmanlı lirası verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 9 Temmuz 1919 günü Erzincan’da Askerlik görevinden istifa etmek zorunda bırakıldıktan sonra, emrine tahsis edilen bu paranın kalan kısmını yine bir tutanakla ve harcama belgeleriyle birlikte Osmanlı Maliye Nezaretine geri vermiştir. Bu belgeler de devlet arşivlerinde mevcuttur. Yoksa, hikmeti kendinden menkul bazı önyargılı ve gayrı ciddi, sözde tarihçilerin; yok efendim Padişah Vahdettin, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya sandıklar dolusu altın verdi. Yok, efendim gizli bir görevle “git ülkeyi kurtar” dedi şeklindeki her türlü dayanaktan yoksun ve hayali iddialarının, kuru bir iftira olmaktan öteye hiçbir anlamı yoktur. Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, sürgünde yaşadığı yıllarda hatıralarını yazmış ve yayımlamıştır. Bu hatıralarda, az önce bahsettiğim safsatalarla ilgili tek bir kelime dahi etmemiştir. Eğer iddia edildiği gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Padişah Vahdettin arasında böyle bir görüşme yapılmış olsaydı; Vahdettin’in yazmış olduğu hatıralarında böylesine önemli bir konuya hiç yer vermemiş olması söz konusu dahi olamazdı. Aksine Vahdettin, kaçak bir padişah olarak bu konuyu anılarında uzun uzun hikâye ederek kendisini temize çıkarmaya çalışırdı Mustafa Kemal Atatürk ile Padişah Vahdettin ilişkilerinde müphem bir nokta yoktur. Atatürk, Padişah Vahdettin hakkındaki görüş ve düşüncelerini Büyük Nutkunda belirtmiş ve kişisel değerlendirmelerini yapmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 gününe verdiği önemi “benim doğum günüm 19 Mayıstır” sözleriyle gayet de özlü ve anlamlı bir şekilde vurgulamıştır. 19 Mayıs’ın Türk ve Dünya Tarihindeki yerini ve önemini ve ülkenin o günlerde içerisinde bulunduğu çaresizliği Büyük Nutkunun girişinde yer verdiği “1919 Yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin durumu: Osmanlı’nın içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her taraftan zedelenmiş, şartları son derece ağır bir ateşkes antlaşması imzalanmış. Dünya Savaşı’nın uzun yılları zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi dünya savaşına sürükleyenler kendi canlarının derdine düşerek ülkeden kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamını işgal eden Vahdettin, yalnızca kendini ve tahtını koruyabileceği çareler aramakta. Ordunun elinden silahları ve cephaneleri alınmakta…” Sözleriyle açıklamaya çalışmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’da 6 gün kalmıştır. İngiliz ajan faaliyetleri karşısında kendisini ve arkadaşlarını güvende hissetmeyen Mustafa Kemal Paşa ve Karargâhı, 25 Mayıs 1919 günü sabah saat 9’da emrine tahsis edilmiş olan üstü açık 3 hurda Mercedes araba ile Havza’ya doğru hareket etmiştir. Otomobiller, I. Dünya Savaşından kalma eski otomobiller olduğu için yolculuk sırasında sık sık arızalanmıştır. En son, Havza yolu üzerindeki Karageçmiş Köyü yakınlarında arıza yapan araç bir daha çalışmamıştır. O vakitte orada oyalanmayı tehlikeli bulan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Karargâhı, yaya olarak Havza’ya gitmek üzere yola koyulmuştur. Bu yürüyüş sırasında Gazi Mustafa Kemal Paşa, karargahını ve arkadaşlarını motive etmek amacıyla hep birlikte Gençlik Marşını söylemeye davet etmiştir. Bu davete uyan ekip arkadaşları hep birlikte Dağ başını duman almış, // Gümüş dere durmaz akar, // Güneş ufuktan şimdi doğar, // Yürüyelim arkadaşlar!..” marşını söylemeye başlamışlardır. Bu şekilde yürüyüş kolunda marşlar söyleyen, yılmadan, usanmadan ve yorulmadan yürüyüşüne devam eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Samsun’un Havza ilçesine yaya olarak ulaşmışlardır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, burada yürüttüğü bir dizi çalışma sonucunda; 1 Haziran 1919 günü, Devrim Tarihimizde çok büyük bir yeri ve önemi bulunan ünlü Havza Mitingini düzenlemiştir. Mütevazı ölçülerde gerçekleştirilen bu mitingin tüm Anadolu’ya dalga dalga yayılan etkisi çok büyük olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu bölgedeki faaliyetlerini gizliden gizliye izleten Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Vladimir İ. Lenin, Kızıl Ordu’nun en parlak subaylarından birisi olan Albay Budyenni başkanlığındaki küçük bir heyeti, görüşmeler yapmak üzere Havza’ya göndermiştir. Diplomatik nitelik taşıyan bu görüşmeler, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kaldığı kaplıca otelinde büyük bir gizlilik içeresinde yürütülmüştür. Yapılan görüşmeler sonucunda Lenin; Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’daki ve İstanbul’daki İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgallerine karşı anti-emperyalist bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak ve kazanılacak olan zaferin ardından halk egemenliğine dayalı bağımsız bir cumhuriyet kurmak için yola çıktığını anlamıştır. Bu etkileşim sonucunda Sovyetler Birliği Devleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun önderliğindeki Kuvayı Milliye hareketine her konuda kayıtsız şartsız destek olacağı sözünü vermiştir. Böylelikle, ilk uluslararası diplomatik görüşmesini gerçekleştirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda ilk uluslararası yardım ve desteği sağlama başarısını da göstermiştir. 19 Mayıs 1919 günü Gazi Mustafa Kemal Paşa ve karargahının Samsun’a ayak basmasıyla birlikte başlayan dünya tarihinin ilk ve tek Anti-Emperyalist Ulusal Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı’nın 105. Yıldönümü ve bu anlamlı günün anısını inançla yaşatan Türkiye Cumhuriyeti Halkının Şanlı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.

{ "vars": { "gtag_id": "G-39E5WWDBTB", "config": { "G-39E5WWDBTB": { "groups": "default" } } }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }