Her sabah, güneş doğmadan önce uyanmak… Kulağa kimi zaman romantik, kimi zaman da yorucu gelebilir. Ancak erken uyanmanın insan yaşamına kattığı değeri sadece deneyimleyenler bilir.

Erken kalkmak, modern hayatın koşuşturması içinde birçok kişi için zor bir alışkanlık gibi görünür. Oysa bu alışkanlık, yalnızca günü daha verimli geçirmekle kalmaz; aynı zamanda insanın iç dünyasını da zenginleştirir. Sabahın sessizliği, şehir henüz tam uyanmamışken insanın kendisiyle baş başa kalabildiği nadir zamanlardandır. O sessizlikte atılan her adım, planlanan her iş, zihni berraklaştırır, kararları keskinleştirir.

Araştırmalar da gösteriyor ki, sabah erken saatlerde yapılan işler, günün ilerleyen saatlerine göre daha yüksek odaklanma ve verimlilikle tamamlanıyor. Elbette herkesin biyolojik saati farklıdır, ancak alışkanlıklar da zamanla şekillendirilebilir.

Erken uyanmak, sadece iş ya da üretkenlik için değil, ruh sağlığı açısından da önemli. Gün doğumunu izlemek, kısa bir yürüyüş yapmak ya da sadece bir fincan çay eşliğinde sessizce düşünmek… Bunlar günün geri kalanına pozitif bir ruh haliyle devam etmeyi sağlayan küçük ama etkili anlar.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, uykunun kalitesidir. Erken uyanmak, geç yatmakla birleştiğinde faydadan çok zarar getirebilir. Sağlıklı bir yaşam için yeterli uyku süresi mutlaka korunmalı.

Erken kalkmak bir disiplin işidir. Ama bu disiplin, yaşam kalitesini artıran, zamanı daha etkili kullanmayı sağlayan bir alışkanlığa dönüşebilir. Belki de bugünden başlamak gerek. Sabahın ilk ışığına gözünüzü açarak…