İsveç ekiplerinden IF Bromma’da kariyerine başlayan Viktor, henüz 19 yaşındayken Premier Lig’de Brighton’ın yolunu tuttu. Birkaç kiralık dönemin ardından Coventry City’de kendini bulan Gyökeres, 22/23 sezonunu Coventry City formasıyla 50 maçta 22 gol 12 asist ile kapatırken sezon sonunda da asıl patlamasını yapacağı Sporting’e transfer oldu. Portekiz’de geçirdiği 2 sezona 97 gol ve 28 asist sığdırırken Avrupa’da transfer pazarının gözde ismi haline geldi.
Arsenal’de ise Arteta’nın kulübün başında olduğu sürece kullandığı santraforlar müthiş bir bitirici olmaktan ziyade takım oyununa yaptıkları katkılarla öne çıkan Gabriel Jesus ve Kai Havertz oldu. Arsenal’in zirve yarışına girmesi ve forvet hattında Alexandre Lacazette’ten Gabriel Jesus’a geçilmesi olaylarının aynı sezonda yaşanması tesadüf değildi. Orta sahası şu anki kadar baskın olmayan ama yine de topa ve oyuna hükmetmek isteyen Arteta bu sorunu forveti oyun kurulumuna dahil ederek çözüyordu ki bu plan gayet de güzel işledi. Ancak Arsenal’in kadrosunun geldiği nokta ve majör bir kupa olmadan geçen yıllar Arteta’yı bitirici bir forvet ihtiyacı olduğuna ikna etmiş gibi.
Kai Havertz ve Viktor Gyökeres fiziksel olarak gayet benzer. İkisi de uzun boylu, gerektiğinde istasyon olup hücumda top tutabilen gerektiğinde de rakip defansa baskı yapmaktan çekinmeyen futbolcular. Bu iki ismi ayıran en büyük şey Kai Havertz’in aslında bir orta saha olması. Ceza sahası hatta gerektiğinde kale sahasına girmekten ziyade her zaman içgüdüsel olarak kendini biraz daha geri atıyor. Bitiriciliği de Gyökeres ile asla kıyaslanabilecek seviyede değil. Fakat takım oyununa kattığı pasör rol onu hücumun çok önemli bir parçası yapıyordu. Bu sezon ise Arsenal’in santrafordan gelecek bir oyun kurucu rolüne ihtiyacı olacağını düşünmüyorum. Lewis-Skelly, Zubimendi, Rice ve Ødegaard ile orta sahada oluşan dörtlü pas kalitesi açısından inanılmaz bir seviyede. Forvet hattında da Bukayo Saka ve eğer çok konuşulan transferi gerçekleşirse Eberechi Eze ile oyun kurucu bir santrafordan ziyade bitirici bir santrafor Arsenal’e ilaç gibi gelecektir.
Arsenal’de oluşan bu ortam Viktor Gyökeres için cennet gibi hissettiriyordur. Coventry City’deki asistan menajeri Adrian Vivieash’ın da belirttiği gibi Gyökeres hücumun merkezinde kalıp ona pozisyon hazırladığınızda bir gol makinesine dönüşüyor. Ayrıca Arteta’nın sisteminin de aslında gerçek bir dokuza ihtiyacı olduğunu Arsenal’in 1-2 maçını izleyince anlayabiliyoruz. Saka ve Martinelli tarafından kesilen ama forvet olmadığı için sahipsiz kalan ortalar, her ne kadar orta saha olsalar da Kai Havertz ve Mikel Merino’nun santrafor oynayınca gol atmakta zorlanmamaları, karşı karşıya kalınıp bitiricilik eksikliği yüzünden kaçırılan pozisyonlar bu sistemin ne kadar çok BANA GOLCÜ SANTRAFOR LAZIM diye bağırdığını gözler önüne seriyor.
Transfer sürecinde menajerinin komisyonundan vazgeçmesini istemesi, Sporting’de antrenmanlara çıkmaması, sadece Arsenal ile görüşmek istemesi gibi tavırlarıyla Arsenal taraftarlarının gönlünü henüz gelmeden kazanan Gyökeres bir de Arsenal efsanesi Thierry Henry’nin efsane forma numarası 14’ü alarak taraftarları mest etti. Efsanenin izinden gidebilecek mi bunu ise çok yakında göreceğiz.
Sırtında 14, ruhunda Henry…