HİSAR KALE GEZİ NOTLARI

Abone Ol

Sarp bir kayalık üzerinde, adeta bir kartal yuvasını andıran Hisar Kale (vaya Hisarin Kale) bulunduğu kırsal alanın ve Antik dönemdeki adı bilinmeyen Kabaçam Ören Yeri’nin güvenliğini sağlayan önemli bir garnizon kalesidir. Olba Bölgesi’nin güneydoğusundaki yalçın bir tepenin üzerine inşa edilen kaleye, uzaktan bir bakış attığınızda bile başınız döner. Kale, dere yatağının öylesine sarp bir yamacına yapılmıştır ki, kaleyi yamaçtan seyrettiğinizde çıkılması oldukça zorlu Alamut Kalesi’ni zihninizde çağrıştıracaktır. Sadece kale mi? Çevresindeki işlik ve barınak olarak kullanıldığı düşünülen yapılar da aynı zorluğu içeren dik yamaçlara konumlandırılmış. Poligonal taş işçiliğine sahip kalenin, Seleukoslar döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kabaçam Ören yerinden bir vadi ile ayrılan kalenin surları oldukça güçlüdür. Kalenin kuzey ve batı sur duvarlarının üzerinde -Hellenistik Dönem’de Olba Bölgesi’nin en önemli sembollerinden olan- Herakles’in lobutu (sopası) yer alır. Kilikia Bölgesi’nin günümüze ulaşan tarihi yapılarında belki de en sık karşımıza çıkan ve Herakles’in gücünü yansıtan bu sembol, bulunduğu yapılarda adeta buralara gelen düşmanlar üzerinde caydırıcı bir etkiye sahip olacağı düşünülmüş olmalıdır.

Kalenin özellikle batıya bakan surları, Hellenistik Dönem’in yapılarında kullanılan poligonal (çokgen ) yapılı duvar örgülerinin en güzel örneklerinden birini yansıtır. Bir arı peteğini benzer güzellikteki görüntüsünü, surların karşısına oturup saatlerce izleseniz bıkmazsınız. Çünkü en küçük ayrıntılar hesaplanarak kesilen bu poligonal taşlar, surların üzerine o kadar güzel ve estetik yerleştirilmiş ki yaklaşık 2200 sene önce yapıldığı halde, günümüze kadar hiç bozulmadan ulaşabilmiştir. Sanatın, estetiğin ve zerafetin harmanlandığı bu taş örgüsünü izlemek için bile Hisar Kale’yi görmeye değer doğrusu.

Kaleye ulaşımın oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nden 4 km kadar kuzeye gidildikten sonra, stabilize bir yoldan sağa dönülür ve ardından eziyetli bir yolculuk kale yolcularını bekler. 2 km kadar patikası bile olmayan sık dokulu makilik bir araziden ilerlemek zorundasınız. Çünkü kalenin, başka hiçbir ulaşımı yok. Hele bir de benim gibi aylardan mayısı seçtiyseniz, bodur makilerin üzerine yuva yapmış yüzlerce örümceğin, ince bir ip kalınlığındaki ağları yüzünüzü kaplayacaktır. Makilerin sert ve dikenli yapraklarının çizdiği kol ve bacakları söylememe bilmem gerek var mı?

Kalenin kuzeyindeki karşı yamaçta, yine inilmesi zorlu bir patikayla dikenli makilerin arasından ulaşılan anıt mezarlar vardır. Bir kline üzerinde, yanında koruyucu bir asker kabartmasıyla betimlenen anıt mezar, bölgenin en önemli rölyeflerindendir. Kilikia bölgesindeki rölyeflerin neredeyse tamamı tahrip edilmişken bu mezarın rölyefindeki askerin yüzüne, en azından şimdilik zarar verilmemiştir. Bu da bölgeye ulaşmanın zorluğuyla ilgili olsa gerek. Aksi halde bölgeye çöreklenen vandalların saldırısına uğramaması mümkün olmazdı.

Bunca sıkıntılı bir yürüyüşle ulaşılan Hisar Kale’ye ikinci kez gideceğimi sanmıyorum ama kaleyi gördüğüm için mutlu olduğumu da söyleyebilirim. Çünkü kalenin karşı yamacından baktığım zamanda, bir gün kaleye mutlaka tırmanma hayalini kurmuştum. Hisar Kale’deki poligonal taş örgüsünün ve üzerindeki Herakles’in Lobutu’nun, muhteşem görüntüsünü izleme şansını yakalamıştım. Dahası, kalenin güney tarafındaki seyir terasını andıran kısmından, dere yatağının oluşturduğu geniş vadiyi izleme şansını yakalamıştım. Bütün bu güzellikler de kalenin zorlu tırmanışını unutturmaya yetiyor doğrusu.

Bölgeye ulaşmanın zorluğu, yabanıl hayatın faunasına da yansımış. Sarp yamaçlı vadide, yaban keçilerinin sürüler halinde korkusuzca ve kayıtsızca gezdiklerini görmek mutluluk verici oldu benim için. Vadinin ortasını kaplayan sık dokulu bitki örtüsü, yaban keçileriyle birlikte kimbilir daha hangi yaban hayvanlarına ev sahipliği yapıyor? Nasıl ki Hisar Kale, Kabaçam ve çevresini gözlüyor, vadinin semalarındaki atmacalar da yabanıl hayvanlara, “Biz gökyüzünde uçtukça güvendesiniz.” dercesine süzülüyorlar ve süzülmeye devam edecekler. Yeter ki insanoğlu bu güzelliklere gölge etmesin.

{ "vars": { "gtag_id": "G-39E5WWDBTB", "config": { "G-39E5WWDBTB": { "groups": "default" } } }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }