HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ve KALKINMA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE BİRBİRİNE BAĞLIDIR

Abone Ol

Kim olursak olalım veya nerede yaşarsak yaşayalım, hukukun üstünlüğü hepimizi etkiler. Adalet, fırsat ve barış topluluklarının temelidir; kalkınmanın, hesap verebilir yönetimin ve temel haklara saygının esasını oluşturur.

Hukukun üstünlüğü, hesap verebilirlik, adil hukuk, açık yönetim ve erişilebilir ve tarafsız adalet olmak üzere dört evrensel ilkeyi sağlayan, yasalar, kurumlar, normlar ve toplum bağlılığından oluşan kalıcı bir sistemdir.

Hükümet ve özel aktörler hukuk önünde sorumludur. Hukuk, kamuya açık, istikrarlı olmalı ve eşit şekilde uygulanmalıdır. Ancak İnsan haklarının yanı sıra mülkiyet, sözleşme ve usul haklarını da güvence altına almalıdır.
Hukukun benimsendiği, yönetildiği, karara bağlandığı ve uygulandığı süreçler erişilebilir, adil ve etkili olmalıdır.


Adalet, erişilebilir, yeterli kaynaklara sahip ve hizmet verdikleri toplulukların yapısını yansıtan yetkin, etik ve bağımsız temsilciler ve tarafsız kişiler tarafından zamanında sağlanır.

Araştırmalar, hukukun üstünlüğünün daha yüksek ekonomik büyüme, daha fazla barış, daha fazla eğitim ve daha iyi sağlık sonuçlarıyla bağlantılı olduğunu göstermektedir.

Hukukun üstünlüğü ilkesi gereğince, tüm kamu güçleri her zaman hukukun çizdiği sınırlar içinde, demokrasi ve temel haklar değerlerine uygun olarak, bağımsız ve tarafsız mahkemelerin denetimi altında hareket eder.

Hukukun üstünlüğü, köklü bir ilkedir. Devletlerin farklı ulusal kimlikleri ve gelenekleri olsa da, hukukun üstünlüğünün temel anlamı hepsinde aynıdır ve kanunilik, kanunların çıkarılmasında şeffaf, hesap verebilir, demokratik ve çoğulcu bir süreci ifade eder; hukuki kesinlik; yürütme yetkisinin keyfi kullanımının yasaklanması; temel haklara saygı da dahil olmak üzere etkili yargısal incelemeye sahip bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından etkili yargısal koruma; kuvvetler ayrılığı; ve kanun önünde eşitlik.

Hukukun üstünlüğü, uluslararası barış ve güvenlik ile siyasi istikrarın; ekonomik ve sosyal ilerleme ve kalkınmanın; ve insanların haklarının ve temel özgürlüklerinin korunmasının esasını oluşturur. Hukukun üstünlüğü, insanların kamu hizmetlerine erişiminin, yolsuzluğun önlenmesinin, yetki kötüye kullanımının engellenmesinin ve insanlar ile devlet arasında toplumsal sözleşmenin kurulmasının temelini oluşturur.