Hayatta pek çok şeyin başlangıcı bir fikirdir. Bir hayal, bir düşünce… Ama o fikrin gerçeğe dönüşmesi için iki şeye ihtiyaç vardır: inanmak ve harekete geçmek. Sadece hayal kurmakla bir yere varılamaz, ama inançla beslenmiş bir hayal, eyleme geçildiğinde dünyayı değiştirebilir.

Toplum olarak çoğu zaman büyük hayaller kurarız. Daha adil bir yaşam, daha güzel bir şehir, daha huzurlu bir ülke isteriz. Ama bu hayalleri gerçekleştirmek için birey olarak sorumluluk almadıkça, hiçbir şey yerinden kıpırdamaz. İnanmak; umutsuzluk karşısında direnç göstermektir. "Bu düzen değişmez" diyenlere karşı, "Değiştirebiliriz" diyebilmektir. Ancak inanç, pasif bir beklenti değil, aktif bir duruş ister. Yani sadece istemek yetmez; istemek, eyleme geçmekle anlam kazanır.

Mersin gibi canlı, üretken, kültürel çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirde yaşıyoruz. Her gün bu şehirde binlerce insan, daha iyi bir yaşam için mücadele veriyor. Kimisi eğitimde, kimisi sağlıkta, kimisi sokakta çocuklar için, yaşlılar için, doğa için çalışıyor. Onların ortak noktası ne mi? İnandıkları bir değer uğruna harekete geçmeleri. Ve bu küçük çabalar, birleşince büyük değişimlerin kapısını aralayabiliyor.

İnançla atılan her adım, bir iz bırakır. Belki o iz hemen görünmez, ama zamanla filizlenir. Tıpkı bir tohum gibi… Bugün toprağa düşen tohum, yarın bir ağaca dönüşebilir. Yeter ki o tohumun filizleneceğine inanıp, su vermekten vazgeçmeyelim.

Bugün, siz de inandığınız bir şey için küçük bir adım atın. İlle büyük bir proje olması gerekmez. Bir fikir paylaşın, bir destek sunun, bir iyilik yapın. Unutmayın; değişim, büyük devrimlerle değil, küçük ama kararlı adımlarla başlar.

İnanın, harekete geçin. Çünkü dünya, sadece izleyenlerle değil, inanan ve eyleme geçenlerle değişir.