KADIN CİNAYETLERİ

Abone Ol

Kadın cinayetleri özellikle ataerkil aile yapısında artmakta ve bir nevi normal bir vaka gibi değerlendirilmektedir.Aile yapısının pamuk ipliğine bağlı olduğu bu yapıda zaten kadının hiç bir hakkı bulunmamaktadır.Kadın evin kölesi,her türlü hakareti ve aşağılanmayı hak eden eksik bir varlık olarak görülmektedir.Kadının ev içerisinde söz söyleme,fikir beyan etme hakkı yoktur.Sadece bir obje olarak varlığını devam ettirmekte,o da erkeğin verdiği izin ölçüsünde gerçekleşmektedir.Toplum feodal bir yapıya sahip olup kadın sadece eşin değil neredeyse aile,akraba,hatta yakın komşuların tahakkümü altında kalmakta,karar vericiler tarafından şiddete maruz kalma konusunda direnç gösterememektedir.Aile meclisinin toplanıp karar vermesi yeterlidir.O karar er veya geç uygulanacaktır.Tek taraflı alınan bu kararlarda sadece kadın suçludur.Erkeğin hiç suçu yoktur.Onlar edilgendir.Yani bir erkek her türlü eylemi yapma özgürlüğüne sahipken bu kadın tarafından yapılırsa onun infazı farz dır.Kadın cinsel istismara uğrar onu cinsel yönden taciz eden değil yine kadın suçludur. Erkek yapar,çünkü onların dokunulmazlığı vardır.Böyle işliyor feodal düzende işler.Genç yaşta tecavüze uğrayan kadın,cinayete kurban giden yine kadın.Çünkü tabir caizse o kuyruk sallamıştır.Genellikle tecavüzü yapan yakın akrabadır.Sonra kadını sonsuza kadar uğurlayacak kararları alanlar yine ona tecavüzü yapan erkeklerdir.Bu kısır döngü yıllardır devam etmekte ve aile meclisinde alınan kararlar yine aile meclisinin kararıyla korunmakta,küçük bir ceza ile kurtulmaktalar.

Kadın cinayetleri sadece feodal toplumlarda olmuyor tabiki.Son yıllarda batıda da çok sayıda cinayet işlenmektedir. Hatta istatiklere baktığımızda kültür seviyesinin yükseldiği ortamlarda sık sık cinayetlere rastlamaktayız.Bu yöndeki cinayetlerin bir kısmının ekonomik bunalımdan kaynaklandığını görüyoruz.Doğu da olan namus cinayetleri yerini batıda daha çok ekonomik yönde geliştiğine şahit olabiliyoruz.Kadın cinayetlerinin istatiklerine baktığımızda cinayetlerin nedenleri arasında aldatma,kıskançlık ve ekonomik gerekçeler öne çıkıyor.Kadının toplum içinde rahat bir şekilde gezmesi ve bu rahatlığın verdiği özgüven bazı erkekler tarafından gurur meselesi yapılıyor.Kadının kendi ayakları üzerinde durmak istemesi,erkeğe bağlı olmaktan kurtulma isteği ve kendi ekonomik özgürlüğünü temin etme girişimi ne yazık ki sürekli kendine bağlı kalmasını isteyen erkekler tarafından eziklik olarak görülüyor.Ama hayatın gerçeklerini değiştirmiyor bu durum.Şu ekonomik ortamda geçim sıkıntısı tek bir kişinin çalışmasıyla halledilecek bir durum değil.Kadın ekonomiye katkı sağlayayım diye bir iş bulup çalışmaya başlayınca bu sefer kıskançlıklar ortaya çıkıyor.

Kadın cinayetlerinin her yıl artarak devam ettiğini görüyoruz.2024 yılı en çok kadının öldürüldüğü yıl olarak kayıtlara geçti.Bu cinayetlere şüpheli kadın ölümleri de eklenince rakamın daha da yükseldiğini görüyoruz.2025 yılı içinde cinayetlerin devam ettiğine şahit oluyoruz.21 Temmuz da kendi ilçem olan Malatya’nın Hekimhan ilçesinde bir kadın cinayeti görüntüleri izledim.O günden beri kendime gelemedim.Karı koca İzmir’de yaşıyorlar.Nedenini bilmediğim bir şekilde bunlar boşanıyor.Kadın Hekimhan’a gelip bir işe giriyor.Erkekle cadde de karşılaşıyorlar. Ses olmadığı için bir süre birbirleriyle konuşuyorlar.Adam bir poşet içine sakladığı silahı çıkarmaya çalışıyor ve kadın öldürüleceğini bilemeden bekliyor.Adam silahı çıkarınca kadın kaçmaya çalışıyor ama nafile.Vücuduna değen 4 kurşunla olay yerinde can veriyor.Kadın henüz 36 yaşında ve işe girdiği ilk günde öldürülüyor.İki çocuğu var bir tanesi özürlü.Bir hayat böylece yok olup gidiyor.Kadınların koruma talepleri pek dikkate alınmıyor.Çünkü sayı gittikçe arttığı için koruma vermede belli ki sıkıntı var.

Kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi vardı.İstanbul’da kabul edildiği için adını oradan alıyordu.Amacı kadın şiddetini önlemekti.2011 yılında anlaşma imzalandı ülkemizde 2014 yılında yürürlüğe girdi.49 ülke bu sözleşmeye imza atmıştı.Ama kanunla çıkan sözleşme cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kaldırıldı.Bu sözleşmenin ilk yürürlüğe girdiğinden beri özellikle muhafazakar başsızda sözleşme aleyhine karşı şiddetli bir direnç hasıl oldu.Pekte inandırıcı olmayan KGBT bahanesiyle bu sözleşmeye karşı bir kampanya başlatıldı. Güya bu sözleşmeyle erkek erkeğe,kadın kadına evlenmeler yasal güvenceye kavuşuyordu.Yaklaşık 10 yıl yürürlükte kalan İstanbul Sözleşmesi içerisinde böyle bir evliliğin gerçekleşmediğini görüyoruz.Evet bazı Avrupa ülkelerinde bu var ama bizim gibi Müslüman olan bir ülkede bu mümkün değil. Yerine Ankara Sözleşmesi yapacağız diyenler şu ana kadar bir adım atmadı.2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı kanunda kadına şiddeti önleyemedi.Şimdi aynı cenah bu kanununda kaldırılmasını istiyor.Peki bunların amacı ne?Daha fazla kadının öldürülmesi mi? Yoksa kadının değersizleştirilmesi mi?Bunu anlamak için beyin yapılarının gerisine bakmak lazım.

Hükümet 2025 yılını “Aile Yılı” olarak kabul etti.Ailenin yapısını güçlendirmek,yeni evlilikleri teşvik etmek,çocuk sayısını artırmak olarak hedefine koyduğu aile yılı acaba başarılı olacak mı?Bu gün Suriyelilerin doğum oranı 5.14 iken bizde doğum oranı 1.54 kadar düşmüş.Erdoğan her sefer en az 3 çocuk diyor demesine rağmen bu 3 çocuğu nasıl besleyecek,onların eğitimini nasıl sağlayacak bununla ilgili bir çözüm önerisi sunamıyor. Evlenecek çiftlere 150 bin Türk Lirası yardım, doğacak çocuğa 5 bin Türk Lirası teşvik vererek bu işin içinden çıkamaz.Sadece bir düğün salonu asgari 200 bin Türk Lirası. Çocuk maması,çocuk bezi almış başını gidiyor.Sahi birde Aile Bakanlığımız var.Bu kadın cinayetlerini önlemede ne gibi tedbirler alıyor.Sadece kadın öldürüldükten sonra davaya müdahil oluyor.Peki o kadın öldürülmeden ne yapar bu bakanlık?Bence sadece seyrediyor.Madem bu yılı aile yılı ilan ettiniz kadınların öldürülmemesi için genel bir seferberlik başlatılsın.Bünyesinde binlerce psikolog var.Masa başında oturacaklarına sahaya çıksınlar.Kadın dernekleriyle birlikte şiddeti önlemek için proje geliştirsinler.Belki cinayetler tam olarak bizmez ama en azından azalır.Sahi ne dersin Aile bakanı?