Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2 Mayıs 2025 tarihinde tüm taşra teşkilatlarına, ilgili genel müdürlüklere ve bağlı daire başkanlıklarına gönderdiği resmi yazıda; “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim”, “LGBT” ve benzeri kavramların tüm kurumsal faaliyetlerde kullanılmaması talimatını verdi. Bakanlık bu kavramları “aile kurumuna ve toplumsal değerlere zarar verici” olarak niteledi.

Söz konusu genelge, sadece ulusal faaliyetlerle sınırlı kalmadı. Uluslararası kuruluşlarla yapılan toplantılar, eğitim programları ve ortak yürütülen projelerde de aynı tutumun sergilenmesi gerektiği vurgulandı.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e 15 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e 15 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi
İçeriği Görüntüle

Eğitim ve Politika Belgeleri de Hedefte

Genelgede dikkat çeken bir diğer husus ise, uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan temel politika belgelerinin de “ülke öncelikleriyle uyumlu hale getirilmesi” gerekliliği. Bu çerçevede, CEDAW gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ve belgelerin gözden geçirileceği sinyali verildi.

Bakanlığın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Toplumsal cinsiyet/toplumsal cinsiyet kimliği (gender ve gender identity) gibi kavramların, iki cinsiyet dışında değişken kimlikler öne süren ve bireylerin beyanıyla belirlenebileceğini savunan bir anlayışı teşvik ettiği görülmektedir. Bu anlayış, geleneksel aile yapısına zarar verme riski taşımaktadır.”

“Toplumsal Yapıya Zarar Veriyor” Gerekçesi

Yazıda, “toplumsal cinsiyet”, “LGBT”, “SOGIESC” (cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özellikleri) gibi kavramların kapsamlı cinsellik eğitimi ile birlikte aile yapısını aşındırdığı ve “toplumu bir arada tutan değerlerin aktarımını zorlaştırdığı” iddia edildi. Bu nedenle kamuoyuna yönelik eğitim ve farkındalık çalışmalarında da bu ifadelerden kesinlikle kaçınılması istendi.

 Ne Olmuştu?

Türkiye, 1985 yılından bu yana Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) taraf bir ülke. Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliğini anayasal ve politik düzeyde temel bir yükümlülük olarak tanımlar. Ancak 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılmasıyla birlikte kadın ve LGBTİ+ haklarına dair tartışmalar yeniden alevlenmişti.

Bu son genelge ise, hükümetin 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmesi sonrası yürürlüğe giren politikaların bir devamı olarak görülüyor.

Kaynak: Haber Merkezi