Hemen her toplumda yaşanır, yaşanmaktadır ya da…

Hemen her mahallenin bir kabadayısı vardır! Kurallar (!) koyan, uygulamada lider (!) olan, koşullar ne olursa olsun etkili ve yetkili olan…

Peki bu kurallara (!) uyanlara, sorgulamadan “Evet” diyenlere, ceketlerini ilikleyenlere, “Tamam efendim”cilere, hatta kabadayıdan daha çok kabadayılık yapanlara ne demeli?

Filmlere konu olan, toplumda hani neredeyse kutsanan, mahallede sorunları çözmek (!) için arabuluculuk yapan, her yolu denemede özgür (!) olan kabadayılar…

Zaman zaman mahalleli tarafından da onaylanan yasa dışı, akıl dışı, çağdaş toplumsal yaşam kurallarına aykırı tutumlar ne yazık ki şimdilerde ÜLKELER arasında uygulanmaktadır!

Kendisini “Dünyanın ağababası” ya da “Jandarması” ilân eden, “Tek kutuplu dünya” uyutmasıyla egemenliğini sürdürmeye çalışan ABD, gerilemekte olduğunu fark edince zıvanadan çıkmış, saldırılarını arttırmış olmasına rağmen ne yazık ki gerçek yüzü hâlâ (Türk Milleti, yıllarca önce gördü ve % 99 oranla ABD karşıtlığını dünyaya duyurdu) işbirlikçiler, hainler ve sahte Atatürkçüler tarafından ustalıkla örtülebilmektedir.

Mahallenin kabadayısı, Atom bombasını çocuklardan başlamak üzere yüzbinlerce insanın üzerine boca etmiş, sömürge ülkelerinin sayısını arttırmayı sürdürmüş, terör örgütlerine her türlü desteğini vermeye yemin etmiş, geriledikçe çılgınlaşan saldırganlığını arttırmıştır…

Ancak;

Artık Mahalleli; atom bombasını kabul edecek, sömürgeleşmeye selam çakacak, kabadayının BM gibi, NATO gibi örgütlenmelerine baş eğecek mahalleli değildir!

Dünya kamuoyu bilmektedir ve görmektedir ki, artık tek değil çok kutuplu dünya dönemi vardır!

Diğer yandan, BM (Birleşmiş Milletler) esas olarak ABD egemenliğindedir,

NATO demek ABD demektir!

Yaşanan gerçeklik, NATO şemsiyesinde ABD egemenliğini dünyaya yaymaktır,

 “Müttefik” sözcüğü, mahalle kabadayısının çıkarlarını savunmanın ötesine geçmemeyi tanımlamaktadır,

Ülkemizi parçalamayı görev sayan kabadayının, ülkemiz topraklarında “İkinci İsrail” yaratma çabalarını görmeyen kördür, duymayan sağırdır, bilmeyen akıl yoksunudur,

Kabadayıdan yana tutum almak, kendine, mahalleliye güvenmemek, gerçekte kendi sonunu hazırlamaktan başka bir şey değildir!

 “Türk öğün, çalış, güven” sözü ne anlama gelmektedir acaba?

“Bağımsızlık benim karakterimdir” sözü peki?

Ya da Atatürk’ün, zekâsına ve çalışkanlığına güvendiği Türk Milleti ne demektedir?

Boyun eğersen boynun kırılır, omurgalı durursan önünde diz çökülür…

“Özgürlük” dediğin, işte tam da budur!