Mersin’in Gülnar İlçesi’nde inşaatı süren Akkuyu Nükleer Santrali’nin soğutma verimli çalışamayacak olması nedeniyle iptal davası açan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri(DAÇE), duruşması öncesi basın açıklaması yaptı. DAÇE adına açıklama yapan Gönüllü avukat İsmail Hakkı Atal, “Gezegende bir ülke topraklarında yönetimi ve mülkiyeti  başka bir ülkeye ait ilk ve tek nükleer olan  Akkuyu’nun  milli güvenlik sorunu olmasına; Akdeniz’in Akkuyu nükleeri soğutamayacak olması sorunu eklenmiştir. Bilimin ve bilimsel öngörülerin, milli güvenlik politikalarının  by-pass edildiği yeni Türkiye yüzyılında Türkiye Akkuyuyla koşar adım felakete götürülürken, Akkuyu’ya karşı  haklı mücadelemizin sürdüğünü kamuoyuna duyururuz” dedi.                                                                            

Tarsus Sağanak Yağmurda Sular Altında Kaldı Tarsus Sağanak Yağmurda Sular Altında Kaldı

Avukat Atal süreci şöyle anlattı:

“İklim krizine bağlı olarak  Akkuyu nükleer santral alanında   2022 Ağustos ayında deniz suyu sıcaklığı 30,5 C’yi geçerek  Akdeniz su sıcaklığı Akkuyu nükleeri soğutması imkansız hale geldi ve bunun üzerine çalıştırılmaya çalışıldığı takdirde patlayacak olan Akkuyu Nükleer Santrali’nde soğutma suyu  çevresel etki değerlendirme raporunun alınması ve inşaatın derhal durdurulması talebiyle  Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri olarak 30.01.2023 tarihinde  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açtık. Fransa’da soğutma suyu sıcaklığı 28 C’yi geçtiği için, İsveç’te ise 25 C’yi geçtiği için nükleer santraller durdurulmaya başlanmıştı. Biz dava açtıktan sonra ise 2023 Ağustos ayında Akkuyu denizel alanı 31,9 C’yi gördü ve 2023 Temmuz ayı deniz suyu sıcaklık ortalaması 28,4 C’ oldu. 

Mersin 2. İdare Mahkemesi 22.06.2023 tarihinde davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan “ÇED kapsamında soğutma suyu yeterliliği açısından yapılan/yaptırılan teknik bir incelemenin bulunup bulunmadığını sordu. Ancak dosyaya 24.07.2023 tarihinde 23 sayfalık cevap dilekçesi sunan davalı ÇŞB  , soğutma  suyu yeterliliği ile ilgili tek bir inceleme dahi sunamazken , sadece deşarj suyunun deniz suyunu ne kadar ısıtacağına ilişkin modellemeler sunarak  , somut nükleer facia tehlikesini   soyut olarak  inkar etti. ortalama denizel sıcaklığın ortalama karasal sıcaklıktan daha fazla olduğu  gezegendeki tek nükleer sahası  Akkuyu denizi  ise gezegenden  2 kat fazla ısınıyor. 

Bunlar üzerine davalı Bakanlık,  Akkuyu ÇILGINLIĞINDAN vazgeçmek yerine,  28 C’nin üzerindeki su sıcaklığında da  Akkuyu’nun  çalıştırılmasına izin verileceğine ilişkin ( adrese teslim) su kirliliği kontrolü yönetmeliğinde  değişiklik  yaparak, Akkuyu inadıyla küresel iklim krizine kafa tutan tek bakanlık olarak tarihe geçti.

Davalı bakanlık nezdinde soğutma suyu ile ilgili tek bir inceleme -değerlendirme yapılmamış olduğu ortaya çıktığı halde Mersin 2. İdare mahkemesi  soğutma suyunun yetersiz olduğunu ortaya koyacak keşif ve bilirkişi incelemesi yapmaksızın 30.11.2023 tarihine duruşma günü verdi. Bunun üzerine 22. 11. 2023’te keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilemeyeceğini bilimsel delillerle destekleyen  dilekçemizi   sunduk. Davalı Bakanlık  dosyaya  alelacele 28.11.2023 günü iki mütalaa sundu ve bu mütalaalar iddialarımızı dolaylı olarak kanıtladı. Prof.İzzet Öztürk 27.11.2023 günlü  mütalaasında senaryolara göre gezegendeki karbon emisyonu azaltılacak olursa ( ? ) Akkuyu sahasında  yüzyılın sonunda 1,7 C ile 3,1 C arasında artış beklendiğini belirterek bilimsel mütalaadan çok temenniye benzeyen raporuyla iddialarımızı doğrulamıştır. Zira burada bahsedilen yüzyılın sonunda beklenen sıcaklık artışı an itibariyle gerçekleşmiştir.

Diğer Prof. Dr. Şule Ergün mütaalasında (20.11.2023 )  ise Akdeniz’in dünya ortalamasının üzerinde ısındığını kabul  ederek “..giriş sıcaklığının artması santralin ekonomik işletilmesi ve kondenserin tasarım limitleri ile ilgili bir sorun olup çevre ile ilgili mevzuatlarda kondensere giren suyun sıcaklığı ve kondenserden çıkan suyun debisi sınırlandığından reaktör gücünün sınırlandırılması veya reaktörün durdurulması ile sonuçlanmaktadır “ ifadesiyle santralin çalıştırılamayacağını üstü kapalı olarak kabul etti. Diğer yandan her iki profesör de santralin ÇED raporunda veya başka bir çalışmada deniz suyu sıcaklığı ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadığına değinmedi.

Çernobil sabıkalısı Rus devleti şirketi Rosatom ise daha önce sıcak denizlerde nükleer santral inşaa etmemiş, soğuk iklimde inşaa ettiği Ukrayna Çernobil nükleer santrali ise patlamıştır.  16 Kasım perşembe günü ajanslara düşen habere göre ise Rosatom'un Rusya'daki bir nükleer santralinin TÜRBİN KANATLARI KOPARAK devre dışı kalmıştır. Daha türbin kanatlarını  sağlam inşaa edemeyen, sıcak bir denizde ise hiç nükleer santral çalıştırmamış Rusya’ya ait. Akkuyu nükleer projesi nereden tutsak elimizde kalmaktadır.  Akkuyu’nun her an 7 'den büyük YIKICI bir deprem beklenen Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattı üzerinde olması , Fukuşima nükleer santral faciasının Japonya'ya maliyetinin  1 trilyon dolar olmasına rağmen santralin sahibi ve işletmecisi Rusya'nın sadece 700 milyon Euro sorumluluk üstlenmesi, gezegende bir ülke topraklarında yönetimi ve mülkiyeti  başka bir ülkeye ait ilk ve tek nükleer olan  Akkuyu’nun  milli güvenlik sorunu olmasına; Akdeniz’in Akkuyu nükleeri soğutamayacak olması sorunu eklenmiştir. Bilimin ve bilimsel öngörülerin, milli güvenlik politikalarının  by-pass edildiği yeni Türkiye yüzyılında Türkiye Akkuyu’yla koşar adım felakete götürülürken, Akkuyu’ya karşı  haklı mücadelemizin sürdüğünü kamuoyuna duyururuz.”

Kaynak: haber merkezi