Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün ağustos ayında gerçekleştirdiği geniş kapsamlı yaz seferi, Akdeniz’in giderek ısınan ve kirlenen yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Enstitünün Bilimsel Seferler Koordinatörü Dr. Hasan Örek’in verdiği bilgiye göre, bu yaz Suriye sınırından Antalya’ya kadar uzanan sahil hattında 32°C’ye ulaşan deniz yüzeyi sıcaklıkları ölçüldü. Ve bu, ilk kez tekil bir anomali değil, tekrarlanan bir gerçeklikti.
“Geçmişte nadiren karşılaştığımız sıcaklık değerleri artık olağan hale geldi,” diyen Örek, bunun yalnızca bir sıcaklık artışı değil, ekosistemin genel sağlığı için büyük bir tehdit olduğunu vurguladı.
Sıcaklık artışının iklim krizi, El Nino ve bölgesel atmosferik dalgalanmalarla birlikte tetiklendiğine dikkat çeken Örek, bu değerlerin kalıcı mı geçici mi olduğunu anlamak için uzun dönemli izleme gerektiğini belirtti.
Mersin ve İskenderun Körfezleri’nde oksijen çöküşü
En çarpıcı bulgu ise, Mersin’in iç körfezi ile İskenderun Körfezi’nde gözlemlendi. ODTÜ’nün yaptığı ölçümler, bu bölgelerde kıyıya çok yakın alanlarda deniz suyundaki çözünmüş oksijen oranının kritik eşiğe dayandığını ortaya koydu. Dr. Hasan Örek:
“Körfezlerin açık denizle bağlantısı var, ancak bu yenilenme derin sulara ulaşamıyor. Oksijen seviyesindeki bu düşüş, devam eden kirlilikle birlikte daha da derinlere kayabilir. Marmara’daki süreci unutmadık; oksijen azaldıkça yaşam kaybolur.”
Oksijenin kritik seviyelere gerilemesi, balıklar başta olmak üzere pek çok deniz canlısı için yaşamsal tehdit oluşturuyor. Yoğun göç, nüfus artışı, yazlık siteler ve sanayi faaliyetleri nedeniyle Mersin Körfezi’nde çevresel baskı artarken; İskenderun Körfezi ise gemi trafiği, endüstriyel atıklar ve kentsel kirleticilerle boğuşuyor.
“Yüzen çöp adalarıyla karşılaştık”: Akdeniz kirleniyor, batı temizleniyor
ODTÜ ekibinin yaz seferi sırasında, Mersin, Antalya, Kaş ve Fethiye açıklarında yüzen çöp yığınlarına rastlandı. Bu durum sadece çevresel değil, turistik ve ekonomik açıdan da ciddi sorunlara işaret ediyor.
Buna karşın, batıya ilerledikçe durumun görece iyileştiği belirtildi. Fethiye Körfezi’nde önceki yıllara kıyasla toparlanma gözlemlendi. Örek bu konuda, doğudan gelen akıntıların batıya doğru hareket ederek körfezlerin suyunu sınırlı da olsa yenilediğini belirtti. Ancak bu yenilenmenin derinliklerde yetersiz kaldığının da altını çizdi.
“Akdeniz için müsilaj ihtimali düşük ama risk sıfır değil”
Her ne kadar şu an için Akdeniz’de Marmara’daki gibi büyük çaplı müsilaj oluşumu beklenmese de, Dr. Örek bu riski tamamen dışlamıyor:
“Çok iç körfezlerde, açık denizle bağlantısı zayıf bölgelerde kontrolsüz kirlilik girişi olursa bu tür olaylar tetiklenebilir.”
Uzmanlara göre, bugünkü tablo, aslında bir felaketin ilk işaret fişekleri. Eğer harekete geçilmezse, yakın gelecekte Akdeniz’in bazı bölümleri Marmara Denizi’ndeki gibi “ölü alanlara” dönüşebilir.
Akdeniz çığlık atıyor: Bilim insanlarından net uyarı
Dr. Hasan Örek ve ekibi, sadece durumu tespit etmekle kalmıyor, yerel yönetimler ve merkezi idarelerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini de güçlü bir dille ifade ediyor.
“Her yıl ‘bu yaz en sıcak yaz’ diyoruz. Ve her yıl daha sıcak oluyor. Bu artık olağan değil, krizdir. Küresel ısınma bireysel değil, kolektif çözümlerle yönetilmeli.”