İlk ve ortaokul yıllarımda çok kitap okurdum !
Sanırım bu yüzden şiirler yazmaya başladım !
Bir roman yazmaya bile kalkıştım !
Şiirleri çok güzel okurdum !
Lise ve üniversite yıllarım maalesef aynı hızla devam etmedi !
Daha sonra evlilik ve çoluk çocuk derken !
1997’de  KA-DER  İstanbul şubesine üye oldum !
1999’da arkadaşlarımla birlikte Mersin KA-DER şubesini açtık !
Ne olduysa o günden sonra oldu !
KA-DER’in verdiği eğitimler bana bambaşka kapılar açtı !
Kendime gelmiştim !
Kendimi hatırladım !
Kadın olduğumu ve çok değerli olduğumu söylüyordu aldığım eğitimler !
Yola çıktım !
Kadının adını duyurmalıydım!
Nasıl olacaktı bu iş ?
Mersin’ in en çok dinlenen, izlenen, okunan medya dünyasını ziyaret ettim önce !
Radyoda ve televizyonda sunucu olmak istiyordum !
Gazetede haber oluyordum ama ben köşe yazarı olmak istedim !
Bu işin eğitimini almamıştım !
Bir deneyimim de yoktu !
Ama aldığım “özgüven “  eğitimi  işe yaramıştı !
İstiyordum !
“ Herşey istemekle başlar “ sözü aklımdaydı !
Taleplerim birbir yerine geldi !
Diksiyonum iyiydi !
İlk öğretmenim Babamdı.
KA - DER üyesi olan arkadaşlarımla birlikte Mersin Üniversitesinde ki eğitimlere katılmaya başladık !
Mersin Devlet opera balesinde ki “ damda ki kemancı “ nın baş oyuncusundan diksiyon dersleri almaya başladık !
Televizyon ve radyo sunuculuğum başlamıştı !
Köşe yazarı da olmuştum !
Televizyon ve radyoda her kesimden insanı konuk ediyordum !
Halktan insanlar !
Mesela çingeneleri konuk ettim !
Onların da sesini duyurmalıydım !
HADEP ve DOĞRUYOL partilerinin il başkanlarını birlikte konuk ettim !
Çok güzel anlaşıyorlardı !
Düşmanlıkların yapay olduğunu bir kez daha görmüş oldum o gün !
İP, AKP, CHP, MHP …….
Yetkilileri ve üyeleri konuklarım arasındaydı !
Rektör ve profesörler sık sık konuğum oluyorlardı !
Vali’yi çıkardım bir gün televizyona !
Sorguladım ;
Geri bırakılmış mahallelere akşam 19.00’dan sonra toplu taşıma araçlarının gitmediğini hatırlattım, nedenini sordum çünkü insanlar bu yüzden sıkıntı yaşıyordu !
“ Hayır “ dedi !
Peki o saatte , o mahallelere birlikte gidelim dedim !
Olur dedi !
Elbette böyle birşey olmadı !
Amacım görevlilere görevini hatırlatmaktı !
Maaşını ödediğim devlet memuru bana hizmet ederken işini düzgün yapmalıydı !
Daha sonra başka konuklarım da oldu !
Zeynep Oral, Zeynep Göğüş, Turgut Kazan, İlknur Kalıpçı, Pınar Türenç……
Onları Mersin’e davet ettim !
Salonlar dolmuştu !
Okurları ve sevenleri ile buluşturdum !
Tek derdim kadının sesini duyurmaktı !
Duyurdum !
Peki Mersin’de kadının sesini duyurabildin mi derseniz !
Yani kadın siyasete girebildi mi diye sorarsanız eğer !
Bu soruyu ne siz sorun ne de ben duymuş olayım !
Demokrasiyi bilen partilere bile sesimizi duyuramadık !
Kulakların sağırlığı devam ediyor hala !
Devam edelim ;
Büyükşehir Belediye Meclis salonu halka açıktır !
Kadın Sivil Toplum derneklerinin üyeleri ile her hafta orada toplanıyorduk !
O sırada Nimet Baş kadından Sorumlu Bakan olmuştu !
Kürsüden kadınlarımıza teklif ettim ;
“ Nimet Baş Mersin’e gelsin, kadın için neler yapacak anlatsın ? “ dedim !
“Bizim sözümüzle bir bakan buraya gelir mi ?”  diyenler oldu !
“Bu bakanın maaşını biz ödüyoruz, bize hizmet etmek için o koltukta oturuyor, elbette gelecek “ dedim !
Dilekçe yazıldı, salonda ki kadınlarımız dernek adını ve kendi adlarını yazarak imza attılar !
Dilekçe gönderildi !
Bir hafta sonra Nimet Baş Mersindeydi !
Valllik toplantı salonunda Mersinli kadınlarla birlikteydi !
O gün bir kez daha örgütlü yaşamın ne kadar önemli olduğunu anlamıştım !
Kadın sorunlarının çözümü konusunda o bakanlığın neler yaptığını anlatmaya gerek yok !
Türkiye’de her gün en az 5 kadın erkekler tarafından öldürülmeye devam ediyor !
Anlattıklarım 20 yıl önce yaptıklarım !
Şu anda köşe yazarlığım devam ediyor !
Kalem kağıt elimden düşmez !
Çok mutluyum !
Bu konuda sanırım İLHAN SELÇUK benim hocam oldu !
Kısa, öz, ayrıntılarda boğulmadan, halkın anlayacağı dilden yazı yazmayı ondan öğrendim .
Buradan kadınlara bir tavsiyem olacak ;
Lütfen kalem kağıt kullansınlar !
Bildiklerimizi, deneyimlerimizi, yaşadığımız acı tatlı hayat hikayemizi bizden sonrakilere bırakalım !
Kitap yazarı olmak değil elbette !
El yazısı ile yazdığımız defterler mutlaka gelecek kuşaklara IŞIK TUTACAKTIR !