“Gitmek mi zor, kalmak mı zor?” diyeceğim ama yok, o değil, YAPMAK çok mu zor ya da gerçekten zor mu?

                Gerçekler bu kadar yalın, net, ortada iken hâlâ anlamamak, anlayamamak çok mu zor? Haa anlamak istememek derseniz o başka bir konu… Ya da asıl konu o mu yoksa?

                Öyle ya;

                Üretimin olmadığı yerde hangi bolluktan-bereketten hangi geçim rahatlığından söz edebilirsiniz?

                Hâlâ bir tarım ülkesiyiz. Sanayimizin gelişmekte oluşu, teknolojik donanımlar, araba, silah, helikopter vb. üretmemiz, tarım ülkesi olmadığımız anlamına gelmez değil mi? Kaldı ki tarım ülkesi olmamız ne ayıplanacak ne utanılacak ve ne de üzülecek bir haldir! Tam tersine kendi kendimize yettiğimiz (Öncedendi) yetmeye çalıştığımız, yetmemiz gereken, var olma kaynağımız olması açısından son derecede önemli ve gereklidir…

                İnsan; beslenmek zorundadır, sağlıklı olmalıdır, gelecek nesillerin sağlam kafalı ve sağlam vücutlu (!) olmaları gerekmektedir… Peki bunu nasıl yapabiliriz?

                Ekerek, biçerek, yetiştirerek, tarıma uygun tüm arazilerimizi canlandırarak, her karış toprağımızı verimli hale getirerek, hayvancılığımızı geliştirip canlı hayvan ithaline son vererek ve hatta tam tersini yapıp hayvan ihracını zirveye taşıyarak…

                Alt yapı var mı?

                Var

                Üreten, çalışan, yüklenmek isteyen?

                Hem de çok

                Eksik olan ne?

                Kamucu anlayışla hareket eden, üreticiye her türlü desteği veren, halkı için seferber olan, ele-güne avuç açmayı hakaret sayan, “Kendinden olanın en kötüsü, elin en iyisinden daha iyidir,” anlayışıyla hareket eden, dik duruş hastası (!) yönetenler…

                Kısır bir döngünün içindeyiz. Emekçiye zam haberi emekçiden çok başkalarını (!) ilgilendiriyor ve bekler hale sokuyor. Hatta ücretlere zam olacağı haberinin yayılmasıyla başlayan etiket değişiklikleri uygulamaya konuluyor ya da hazırlanan etiketler raflardaki yerlerini almak üzere çekmecede bekletiliyor…Doğal olarak da değişen tek şey yine ücretlinin daha zamlı alışveriş yapmak zorunda bırakılması oluyor. Daha da gerçeği şu ki, verilen ücret zamlarını da aşan, fiyatlarla karşılaşılıyor…

                Bu kısır döngü;

                Enflasyonu indirmez,

                Ücretliyi sevindirmez, tam tersine muhtaçlığını arttırır,

                Ülke kaynaklarının kullanımını engeller, yabancı sermayeye kazanç sağlar…

                Bu net anlaşılır, açık tabloyu anlamıyor muyuz? Anlamak mı istemiyoruz? Yoksa anlamak gerçekten zor mu?

Düşmanın kirli çizmelerinden arındırdığımız ve coşkuyla kutladığımız Mersin’imizin kurtuluş günü sevincini ülke çapında üreterek, kendimize yeterek ve ihraç ederek yaşayamaz mıyız?

                Duymaya çalışıyorum…