Uğurola Mersin, uğurola Türkiye…

Üç gün önce 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladık…

Aslında geçmişten bugüne kadınların yılmayan bir çabayla uğraşları, kadınların özgür ve eşit bireyler olması yolunda çok aşama sağladı.

Kadınlar iş yaşamında, sosyal yaşamda, eğitim, bilim, kültür, sanat, müzik, spor yaşamlarında katılımlarını ve başarılarını arttırdıkça dünyada hak ettikleri yeri alıyorlar.

Artık kadınlara değer vermeyen, kadın-erkek eşitliğine inanmayan insanlar bile usulden de olsa kadınlara önem verdiklerini belirtmek zorunda kalıyorlar.

Süreç biraz uzun oluyor ama EŞİTLİK ZAFERİ YAKINDIR

KADINLARIN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAKİ BAŞARILARI…

Sivil toplumun kökeni çok eskilere dayanmaktadır. Antik Yunan’da Aristo ve Platon’un bu kavramı ilk kez ele aldığı söylenmektedir.

Filozof Charles Taylor, özgür ve örgütlü olabilme, devlet otoritesinden bağımsız var olabilme ve devlet  politikasını etkileyebilme özelliklerini sivil toplumun üç temel özelliği olarak görmüştür.

Sivil Toplum kelimesi en genel ifade ile uygarlık durumuna geçme sürecini yansıtmaktadır diye yorumlanıyor.

Sivil Toplum Kuruluşlarının toplumsal kalkınmayı etkilediği çok açıktır.

Devletin yerine getiremediği sosyal ve ekonomik gereksinimlerin karşılanması amacıyla gönüllü olarak bir araya gelen insan topluluklarıdır Sivil Toplum Kuruluşları.

Kadın sivil toplum hareketlerinin gelişimi incelendiğinde ilk olarak oy mücadelesi ve örgütlenme çabasıyla kadınların biraraya geldiği görülüyor.

Küreselleşmenin birçok olumsuzluğu getirmesinin yanısıra sivil toplum hareketlerinin gelişmesine olumlu etkisi oldukça fazladır.

Küreselleşme ile gelişmiş ülkelerde kadın sivil toplum kuruluşlarınca yürütülen demokratik haklar ve özgürlükler ile ekonomide hakkı olan yeri ve payı alma konusundaki çalışmalar ve çabalar, yeni düşünceler ve yeni oluşumlar hızla dünyaya yayılmaktadır.

Öyle ki, doğruysa, bugün yılların tutucu Suudi Arabistan’ı bile artık bu faaliyetlerin etkisinde kalıp yasaklardan bunalan toplum harekete geçmeden demokratik ve özgür yaşamı uygulamaya koymayı düşünüyor.

Suudi Arabistan’ın Atatürk’ü olmaya hevesleniyor prensleri…

Başarılı kadın sivil toplum kuruluşlarının başarılı kadın yöneticileri özellikle sosyal medya kullanımı yayıldıkça toplumdaki kadınlara örnek olmakta ve onları uyandırmaktadır.

Erkeklerin fiziki gücüyle elde ettiği üstünlüğü, kadınlar yetenek ve zeka gücüyle dengeleyip eşitliği sağlama yolunda güçlü adımlarla ilerliyor.

KADINLARIN İŞ YAŞAMINDA ARTAN BAŞARILARI…

Yıllar önce Türkiye’nin önemli ulusal gazetelerinden birinde ünlü bir kadın yazarın köşesinde ünlü bir holdingin patronuyla bir söyleşisini okumuştum.

Söyleşi yapılan iş adamı aşırı dindar olan ve sonradan FETÖ ilişkisinden tutuklanıp mallarına el konan ünlü bir iş adamıydı.

Anımsadığım kadarı ile yazar soruyor: Kızlarınızın işlerinizde yeri nedir?

İşadamı: “Bize belletilen dinimizde kadınların evde oturup çocukları ve kocalarıyla ilgilenip ev işlerini yapmaları gerektiğiydi. Kızlarımı okutmuştum, iyi eğitim almışlardı. Düşündüm ve iyi eğitim almalarını sağladığım kızlarımı işime dahil ettim ve başarılı çalışmalarını görünce demek bize belletilenler yanlışmış deyip kızlarımın yetkilerini arttırdım. Çok başarılı iş insanları şimdi kızlarım.”

O zamanlar haberlere yorum yazılabiliyordu; ben de şöyle bir yorum yapmıştım bu söyleşiye: “Ha gayret ……... Bey, biraz daha düşünün, birçok belletilen şeyin yanlış olduğunu anlayacaksınız.”

Her eve kapatılan kız çocuğu belki de dünyayı kurtaracak bir insan olabilecekti.

Yani biz kadınları yok sayarak insanlığın önünü kesiyoruz, dünyanın önünü kesiyoruz, Türkiye’nin önünü kesiyoruz.

Bugün Türkiye’de en az erkekler kadar her alanda başarılı iş kadınlarımız var; üstelik onların yükü daha ağır: hem işlerini başarıyla yönetiyorlar hem çocuklarını yetiştiriyorlar, hem de evlerini çekip çevirebiliyorlar.

Hangi erkek hem iş, hem çocuk, hem de evi aynı anda çevirebilir?

GENÇLERE…

Gençler, kız-erkek ayırımını kafanızdan silin, bir birinizi insan olarak görün.

Belletilenlerle değil, aklınızla yaşama bakın.

Geleneklerimizde kız-erkek ayrımı olmadığı gibi tarihte atalarımız kadın-erkek hep birlikte hareket etmiştir.

Kurtuluş Savaşı zaferinde kadınlarımızın katkısı büyüktür.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kadınlar üzerine sözleri:

21 Mart 1923 Konya Konuşmasında:

Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.”

1925 yılındaki bir konuşmasında:

"Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki; bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir."

1918, Karlsbad Hatıraları:

Bu kadın sorununda cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım, açılsınlar, onların beyinlerini ciddî bilim ve bilgi ile süsleyelim. Namusu, bilgiyi sağlıklı şekilde açıklayalım. Şeref ve onur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim.”

KADINLARLA DAHA GÜÇLÜYÜZ, DAHA MUTLUYUZ, DAHA İNSANIZ.

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…