Uğurola Mersin, uğurola Türkiye…

Enflasyon, döviz kurları, faizler, vergiler, zamlar, sıkılan kemerler…

Peki sonrası için plan nedir?

Sanayi?

Tarım?

Yatırımlar?

Maliyetlerin düşürülmesi?

Üretim artışı?

Dış satış (ihracat) artışı?

Hazinenin öz malı döviz rezervleri?

Tutum (tasarruf)?

Yoksulluk?

Yolsuzluk?

Bunlarla ilgili neler uygulanacak sıkı para politikası sonuç verirse?

Para politikası tek başına her şeyi halleder mi?

Bu kısır döngüden nasıl çıkılacak?

ENFLASYON…

Enflasyon yalnızca mali uygulamalarla düşer mi?

Düşer, bir süre sonra yine kalkar.

Artık kağıt üzerinde bile düşürülemiyor enflasyon…

Enflasyonun nedeni vatandaşın cebindeki parayı ihtiyaçları için harcaması değil

ENFLASYONUN TEK NEDENİ YOLSUZLUKTUR!

Enflasyonla mücadele, yolsuzlukla mücadelede başarı sağlanmadan kazanılamaz!

Para politikalarının uygulanması sonrasında devlet tutumluluk seviyesini hayli yükseltmeli.

Devlet ülke için gerekli doğru ve verimli yatırımları gerçekçi maliyet analizlerine dayanarak yapmalı

Tarımda ve sanayide teknolojik ve katma değerli üretime yönelik teşvik ve destek uygulamaları planlanmalı

Sermayesi yüksek olan insanları paradan para kazanma alışkanlığından ayırıp tarımda ve sanayide teknolojik ve katma değerli yatırımlara yönlendirecek politikalar üretilmeli…

Dökme suyla değirmen dönmüyor…

Yurt dışından gelen fonlar borçlanmadır; geliyor kazanıp geri dönüyor.

Bu gelen fonlar hazinenin döviz rezervlerini arttırıyor ama hazinenin öz malı olmuyor.

Geldiğinin birkaç mislisi karla geri dönüyor.

Yabancı sermaye teknolojik ve katma değerli üretim yatırımları yapmak için gelmeli Türkiye’ye…

Doğrudan Yabancı Yatırımları (Foreign Direct Investment) çekmemiz gerekiyor.

Bunun önü açılmalı; nasıl açılmalı?

Herkes biliyor artık:

§  Merkez Bankası ve ekonomik kurumların bağımsız duruma gelmesi:

Son aylarda izlenen politikalar bunun düzeltilme yoluna girildiğini gösteriyor ve sabırlı olunması gerekiyor. Yine bir müdahale olmasından da endişe ediliyor doğrusu.

§  Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığına güvenin sağlanması

§  Kamu ihalelerindeki kayırmacılığın ve kamu kurumlarının şeffaflığının sağlanması

§  Tepe yönetiminin ani olarak radikal kararlar vermekten vazgeçmesi

§  Yabancı yatırımcıyı olumsuzluğa iten önemli bir konu da; “Mevzuat engeli mi, aşarız, her türlü engeli aşarız, siz yeter ki gelin” denmesi:

Bu söylemi bırakıp engelleri kaldırmalıyız.

Bu söz bile yabancı yatırımcının önüne çok engeller çıkacağını doğruluyor ve endişeye sokuyor yabancı yatırımcıyı.

§  Türkiye’nin gri listeden çıkması:

Yapılan açıklamalara göre ülkemizin gri listeden çıkışı sürecinde son aşamaya gelinmiş.

YATIRIMLAR…

Türkiye’de artık özel sektörde ve kişilerde büyük sermaye birikimi var…

Bu sermaye birikimini stratejik, teknolojik ve katma değerli yatırımlara yönlendirilmesi için Yüksek Teknoloji Yatırımları Teşvik Sistemi oluşturulmalı.

İnsanların sermayesini paradan para kazanmak yerine teknolojik yatırımlara yönlendirmesini sağlamalıyız.

Cumhurbaşkanının otomobil üretimi için etkili olan babayiğitler çıkışı sonrası oluşturulan sermaye grubu pekala başka stratejik ürünler için de oluşturulabilir.

Türkiye’de bu sermaye bankalarda faizlerde ve dövizde yatmaktadır.

Bu sermayeyi ekonomiye ve Türkiye’nin kalkınmasına yönlendirmeliyiz.

YOKSULLUK ve YOLSUZLUK…

Türkiye’nin olduğu gibi dünyanın da en büyük sorunudur yoksulluk!

Yoksulluğu yaratanlar politikacılardır.

Çünkü Dünya’yı onlar yönetiyor.

Yarattıkları gibi sona da erdirebilirler yoksulluğu…

Milyonlarca insanı yoksullaştırıp bir avuç insanı varsıllaştırıyorlar (zenginleştiriyorlar).

YOKSULLUK ve YOLSUZLUK zıt kardeşler adeta, GÜÇSÜZ ve GÜÇLÜ gibi.

YOKSULLAR GÜÇSÜZ ama ÇOĞUNLUKTA.

YOLSUZLAR GÜÇLÜ ama AZINLIKTA

Yoksulların ve güçsüzlerin kaderlerini değiştirmeleri Türkiye’nin de kaderini değiştirecektir.

Ama nasıl değiştirecekler?

GENÇLERE…

Yoksulluktan ve yolsuzluktan kurtulmanın tek yolu:

Siyasetin ve siyasetçinin esiri olmamaktır.

Hassas değerlerimizi kullanmamak, kullandırtmamaktır.

Siyasetçinin kullanmayı en çok sevdiği şeylerin başında gelir hassas değerlerimiz.

Albert Einstein; “Dünya, kötülük yapanlar tarafından değil, hiçbir şey yapmadan onları izleyenler tarafından yok edilecek”.

İnovasyon, değişim yönetimi ve beyaz alan düşüncesi üzerine kitaplar yazan Sukant Ratnakar; “Her seferinde aynı yolsuz politikacıları seçersek, bu bir değişiklik istemediğimize dair çok açık bir mesajdır”.

Onlara fırsatı bizler veriyoruz gençler.

Karnı aç olduğu için ekmek çalan çocuklara HIRSIZ denmesine seyirci kalıyoruz bu memlekette.

Nefsi aç olduğu için yolsuzluk yapanlarla mücadele etmeliyiz!

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…