DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üçüncü toplantısında yaptığı değerlendirmelerde komisyonun toplumsal barış, demokratikleşme ve yapısal reformlar adına kritik bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Ekmen, konuşmasında, “Öncelikle fesih, silahsızlanma, eve dönüş başlıkları üzerinde yoğunlaşıp bununla birlikte güçlü bir şekilde Cumhuriyetimizin yüz yıllık sorunları, demokratikleşme, yapısal ve anayasal reformları üzerinde yoğunlaşmamız gerekir.” ifadelerini kullandı.
Bu Süreç Bir Çözüm Süreci Değil, Barış Süreci
Ekmen, konuşmasına komisyonun usul, esas ve metodolojisine dair tespitlerde bulunmak istediğini belirterek başladı. “Komisyon’a üye veren tüm partiler — hatta üye vermeyenler bile — terörsüz bir Türkiye hedefi doğrultusunda burada. Silah, şiddet ve terörden arınmış bir Türkiye’yi destekliyoruz. Bu hedef doğrultusunda farklı fikir ve yöntemlere sahip olabiliriz, ancak amaç birliği içerisindeyiz.” diyen Ekmen, sürecin öncelikle bir barış süreci olduğunu vurguladı.
Ömer Öcalan’ın İmralı’ya ilk ziyaretçilerden biri olarak kamuoyuna aktardığı mesajı hatırlatan Ekmen, “Bana fırsat verilirse, bu meseleyi silah ve şiddet zemininden hukuk, siyaset ve demokrasi zeminine taşıyabilirim.” ifadelerini paylaştı. Ekmen, sürecin fesih, silahsızlanma ve eve dönüş başlıklarıyla başlayacağını, ancak Cumhuriyet’in yüz yıllık demokratikleşme, yapısal ve anayasal reform sorunlarının da güçlü bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti.
Süreç Toplumun Tüm Kesimlerini Kapsamalı
Komisyon’daki AK Partili milletvekillerine de seslenen Ekmen, geçmişte 2013 yılında açıklanan kapsamlı demokratikleşme paketlerine değindi. “Bugün de bu görüşmeler sürerken, sıkça dile getirdiğiniz demokratik reform ihtiyacını tek taraflı bir gündemle kamuoyuna taşır ve özellikle yargı alanındaki sorunlu uygulamalara son verirseniz, Komisyon asıl amacına çok daha rahat odaklanabilir.” diyen Ekmen, sürecin yalnızca bir örgüt veya belirli bir grup ile sınırlı olmadığını, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde ilerlemesi gerektiğini ifade etti.
Ekmen, “Zaman zaman muhalefet partilerinden bazı milletvekillerinin sözleri sizi rahatsız edebilir; ancak bilin ki bu konuşmalar, sürece duyulan güveni pekiştiriyor ve topluma mesaj veriyor: Bu süreç sadece Kürt meselesiyle sınırlı değil, tüm toplumu ilgilendiriyor.” dedi.
Demokratikleşme Talepleri Süreci Kolaylaştırıyor
Toplantıda dil ve ifade konularına dair yapılan uyarılara da değinen Ekmen, demokratikleşme taleplerinin süreci engellemediğini, aksine kolaylaştırdığını belirtti. “Toplum bizi izliyor ve dinliyor. Demokratikleşme çerçevesinde dile getirdiğimiz her konu sürecin önünü tıkayan bir engel değil, aksine süreci kolaylaştıran bir unsur olmalıdır. İktidar partisinin de bunu böyle anlaması gerekiyor.” dedi.
Ekmen, farklı bakış açılarıyla sürece yaklaşan milletvekillerinin kendi ifadelerinin, vatandaş nezdinde sürecin algısını nasıl şekillendirdiğine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Komisyona Önerilen Davetler ve Uzman Katılımı
Sürecin fesih, tasfiye, silahsızlanma ve entegrasyon üzerine odaklandığını belirten Ekmen, komisyona davet edilmesini önerdikleri isimleri açıkladı. Ekmen, “Ülkemizin de içinde bulunduğu, özellikle Moro’da görev almış İHH’den Hüseyin Oruç ve buralarda uzun süre görev yapmış Büyükelçi Fatih Ulusoy’un bizzat davet edilerek dinlenmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.” dedi.
Ayrıca, akademisyenler ve uluslararası deneyimlerin paylaşılmasıyla sürecin daha verimli hale getirilebileceğini vurgulayan Ekmen, “İrlanda, Kolombiya, Endonezya, İspanya gibi ülkelerdeki DDR (silahsızlanma, terhis ve entegrasyon) tecrübelerinin paylaşılması sürece ışık tutacaktır.” ifadelerini kullandı.
Geçmişteki komisyonlardan örnekler vererek sürecin şeffaf ve kayıt altına alınması gerektiğini belirten Ekmen, Darbeleri Araştırma Komisyonu, Diyarbakır 5 No.lu Cezaevi Alt Komisyonu ve 2013 Çözüm Komisyonu gibi örneklerde davet edilen kişilerin sayısına dikkat çekti.
Sivil Toplum ve Akademisyenlerin Sürece Katılımı
Komisyon’a davet edilmesi önerilen sivil toplum kuruluşları ve akademisyenler hakkında bilgi veren Ekmen, “Öncelikle DDR konusuna katkı sunabilecek Barış Vakfı, MAZLUMDER, İHH ve Akdeniz Kadın Arabulucular Ağı gibi kurumların sürece dahil edilmesini uygun görüyoruz.” dedi.
Bunun yanında, şehit ve gazi aileleri, mağdur veya taraf kabul edilebilecek kesimlerin de dinlenmesinin sürecin güvenilirliğini artıracağını ifade eden Ekmen, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği’nin takip ettiği faili meçhul vakalar ve bölgede görev yapmış korucuların da sürece dahil edilmesini önerdi.
Hukuk, insan hakları, siyaset bilimi ve demokratikleşme alanlarında akademisyen ve kurumların katılımının önemine değinen Ekmen, bu kapsamda baroların özel olarak davet edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.