DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Genel Kurulu’nda adli tatil öncesinde Türkiye’nin yargı sisteminin mevcut durumunu detaylı bir şekilde değerlendirdi. Ekmen, yargının bağımsızlığı, hukuk devleti ilkesi ve vatandaşın adalet algısı gibi temel konulara vurgu yaparak, Türkiye’de adalet sistemindeki sorunların devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi doğrudan etkilediğini ifade etti. “Yargının hal-i pürmelali, devletin vatandaşa nasıl yaklaştığının ve bu topraklardaki adalet anlayışının aynasıdır” diyerek yargının durumunun toplumun genel adalet anlayışını yansıttığını belirtti.
Devletin Temel Dayanağı: Adalet
Konuşmasına İslam siyaset felsefesinden önemli örnekler vererek başlayan Ekmen, Hazreti Ali’ye atfedilen “Devletin dini adalettir.” sözünü hatırlattı. Ayrıca Nizamülmülk, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim ElCevziyye’nin eserlerinden örneklerle, devletin ancak adaletle ayakta kalabileceğini, zulümle ayakta duramayacağını vurguladı. “Kâfir ama adil bir hükümdar mı yoksa mümin ama zalim bir hükümdar mı yeğdir?” sorusunun cevabını hatırlatarak adaletin vazgeçilmez bir unsur olduğuna dikkat çekti.
Hukukun Keyfiliğe Kurban Edilişi
Türkiye’de hukukun uzun zamandır “kuralsızlıklar ülkesi” haline geldiğini belirten Ekmen, hukuk devletinin temel taşı olan anayasal ilkelere ve yargının bağımsızlığına yönelik ciddi zafiyetler yaşandığını söyledi. “Türkiye, hukukun üstünlüğünün yerine keyfiliğin geçtiği, yargı erkinin yürütmeye bağımlı hale geldiği bir süreci yaşıyor” diyerek, temel hak ve özgürlüklerin özellikle ifade, toplantı ve örgütlenme özgürlüklerinin terör mevzuatının geniş ve keyfi yorumlarıyla sınırlandığını ifade etti. Bu durumun muhalif kesimler başta olmak üzere gazeteciler, akademisyenler ve insan hakları savunucuları için ciddi bir hukuk güvenliği sorunu yarattığını belirtti. Ayrıca, “Suç ve cezaların kanuniliği” ve “masumiyet karinesi” ilkelerinin pratikte geçerliliğini kaybettiğini söyleyerek yargı bağımsızlığında yapısal krizlere dikkat çekti.
Temel Haklarda Gözlemlenen Aşınma
Uluslararası veriler üzerinden Türkiye’nin yargı alanındaki gerilemesine değinen Ekmen, Dünya Adalet Projesi’nde Türkiye’nin 142 ülke arasında ancak 117. sırada yer alabildiğini aktardı. Yolsuzluk ve şeffaflık endekslerinde yaşanan düşüşlerin açık olduğunu belirtti. Ekmen, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un uluslararası endekslerin yargı durumunu değerlendirmek için uygun olmadığını söylemesini eleştirerek, yerel verilerin de durumun içler acısı olduğuna işaret ettiğini söyledi. 2005 Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda başarı oranının düşük olmasını hukuk eğitiminde ya da sınav sisteminde ciddi sorunlar olduğuna bağladı. Ayrıca, cezaevinden çıkan bazı suçluların tekrar suç işlemeye devam etmesi ve bazı mafya liderlerine yönelik kişiye özel infaz düzenlemelerinin kamu vicdanını yaraladığını dile getirdi.
Yargı Reformu Eylem Planları ve Hasta Mahpuslar Sorunu
Yargı Reformu Eylem Planı’nda yer alan ancak yıllardır çözülemeyen hasta mahpuslar meselesinin hala sürdüğüne dikkat çeken Ekmen, somut örnekler vererek bu alandaki eksiklikleri anlattı. Adli Tıp Kurumu’ndaki heyet değişikliklerine rağmen uygulamada sorunların devam ettiğini vurguladı. Ayrıca, açıklanan eylem planlarının önemli bir kısmının hayata geçirilmediğini belirterek, bunların uluslararası kuruluşlara yönelik bir “göz boyama” taktiği olarak kullanıldığını söyledi. OHAL Komisyonu örneğini de vererek, binlerce kişinin mağduriyetinin devam ettiğine dikkat çekti. FETÖ soruşturmaları kapsamında yaşanan mağduriyetlerin ve bu soruşturmaların kapsamının sorgulanması gerektiğini savundu.
Yargı Sürecinin Uzaması ve Adaletin Gecikmesi
Adalet Bakanlığı’nın resmi verilerine atıfta bulunan Ekmen, hukuk mahkemelerinde dava sonuçlarının ortalama üç buçuk yıl sürdüğünü ifade etti. Özellikle hırsızlık gibi suçların mağdurlarının adaletin yerine ulaşması için yaklaşık 10 yıl beklemek zorunda kaldığını aktardı. Bu uzun yargılama sürelerinin toplumdaki suç oranlarının artmasına ve yolsuzlukların cezasız kalmasına neden olduğunu belirtti.
Halkın Yargıya Güvensizliği
Ankara Enstitüsü’nün 2024 yılında yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaşan Ekmen, vatandaşların büyük çoğunluğunun yargının bağımsız ve tarafsız olmadığına inandığını söyledi. Araştırmaya göre; her 5 kişiden biri siyasetin yargıya müdahale ettiğini düşünüyor, %62’si yargıya güvenmiyor ve üçte ikisi “İşim yargıya düşerse mağdur olurum” kanaatinde. Ayrıca vatandaşların %70’i siyasi bağlantısı olanlarla sıradan vatandaşların yargı önünde eşit muamele görmediğini düşünüyor. AK Parti seçmeninin bile önemli bir kısmının benzer şüpheler taşıdığını belirten Ekmen, yargıdaki bu güven erozyonunun toplumdaki adalet duygusunu derinden zedelediğini ifade etti.
Mehmet Emin Ekmen, konuşmasını devlet ve siyasi aktörlere önemli bir uyarı olarak tamamladı. Yargıdaki bu “hal-i pürmelal” durumunun vatandaşta adalet ve devlet algısını olumsuz etkilediğini, bu nedenle yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca milletvekillerinin, hukukçu ve vicdan sahibi herkesin bu gerçeklerle yüzleşerek sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyledi.