Denizli, Türkiye’nin en köklü tekstil merkezlerinden biri olarak bilinirken, sektördeki kriz kent ekonomisini derinden sarsıyor. Pamuk üretiminden hazır giyim ihracatına kadar entegre bir yapı sergileyen Denizli, son yıllarda ekonomik ve politik faktörlerin etkisiyle üretim kapasitesini kaybetme riskiyle karşı karşıya. İşsizlik oranları yükselirken, konkordato ilanları artıyor, işçiler ise sendikasızlık nedeniyle güvencesiz çalışmak zorunda kalıyor.
İhracat Daralıyor, İşsizlik Artıyor
Kentte yalnızca tekstil sektöründe son iki yılda yaklaşık 20 bin kişi işsiz kaldı. Temmuz 2018’den Ağustos 2025’e kadar konkordato ilanlarını inceleyen konkordatotakip.com verilerine göre, Denizli, Türkiye genelinde en fazla konkordato ilan edilen sekizinci şehir oldu. Bu yılın ilk yedi ayında 32 firma konkordato kararı aldı ve bunların 10’u tekstil sektöründeydi. Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri, Denizli’de tekstil ve hammaddelerinin ihracatında yılın ilk yedi ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 azalma olduğunu gösteriyor. Hazır giyim ve konfeksiyonda ise azalış yüzde 1,8 olarak kaydedildi. Denizli İhracatçılar Birliği’nin raporlarına göre, temmuz ayında konfeksiyon ihracatı yıllık yüzde 3,5 azalırken, yılın ilk yedi ayında hazır giyim ihracatı yüzde 6,93 oranında geriledi. Toplam gerileme temmuz ayında yüzde 5,56 olarak ölçüldü.
Sendikasızlık İşçiyi Güvencesiz Bıraktı
Kentte tekstil sektöründe yaygın olan kayıtdışılık ve sendikasızlaştırma politikaları, işçilerin çalışma koşullarını olumsuz etkiliyor. Bir tekstil fabrikasında vardiya sorumlusu olarak çalışan işçi, "En büyük sorunumuz örgütsüzlük. Güvencesizlik çok yaygın. Çalışma şartları kötü, sendika oranı düşük olduğu için fabrikalarda aşırı sirkülasyon var. İşçinin arkasında duran bir sendikal güç yok, işten çıkarmalar da şartlar da düşük ücretler de bu şekilde gelişiyor. Bizim burada hiçbir güvencemiz yok" diye konuşuyor.
İşçi, ekonomik krizin faturasının doğrudan işçilere kesildiğini belirterek, konfeksiyonda işten çıkarmaların yoğun olduğunu ifade ediyor: "Tekstilde boyahanelerde ortalama ücret kalifiye eleman için 30 bin lira bandında, konfeksiyonda daha da düşüktür. Denizli’de 40 bin lirayı gören nadirdir. Yüzde 95’i asgari ücret ile çalıştırılan, yıldan yıla ufak ufak zam yapılan çalışanlar... Son dönemdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı konfeksiyonda yoğun işten çıkarmalar görülüyor."
Tarihi Sendika Mücadelesi ve Emeğe Sahip Çıkma Gerekliliği
İşçi, kentte sendikal faaliyetlerin bastırıldığını ve geçmişte yaşanan işçi direnişlerinin kırıldığını hatırlatarak şunları söylüyor: "Denizli Basma Boya ve Konfeksiyon’da işçiler tüm engellemelere rağmen örgütlenmişti. Fabrikalar iflas etti, maaşlar ödenmedi. Sendikal faaliyet doğrudan işten atılma sebebi oldu, işçi bol, işsizlik yüksek... O günden sonra tüm girişimler hızlı sönümlendi. Bizim bunlardan kurtulup emeğimize sahip çıkmamız, mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor."
Küçülmeler ve İşten Çıkarmalar
25 yıldır tekstil sektöründe idari görevlerde bulunan Özay Karagöz, kentteki işten çıkarmaların boyutlarını şöyle aktarıyor: "Denizli’de işler yolunda değil, tünelin ucunda ışık görünmüyor. 25 yıldır işverenlerden ‘Her şey çok kötü, iş yok’ lafını duyuyorduk. Ancak son 1 yılda işverenler de artık ‘timsah gözyaşı’ dökmüyor. Lokomotif firmalar üretimin bazı bölümlerini Mısır’a kaydırdı. Tek fabrikadan 600–800 kişinin işten çıkarıldığı oldu. 500 kişilik fabrikanın 100 kişiye düştüğünü biliyoruz."
Pamuk ve Tekstilde Dışa Bağımlılık
Karagöz, krizlerin tarım politikalarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu vurguluyor: "Denizli, tekstil için kurulmuş bir şehir. Gümrük vergilerinin sıfırlanması, iplik ve pamuk ithalatının teşviklerle yükselmesi ve tarımsal sübvansiyonların kesilmesi krizi tetikledi. Pamuk tarlaları azaldı, hammaddede dışa bağımlılık arttı. Konfeksiyonda maliyetin yüzde 50–70’i malzeme, yüzde 30’u işçilik. Asgari ücret düşük, insanlar geçinemiyor. Mısır gibi ülkelerde işgücü ucuz, üretim oralara kayıyor. Küçük fason atölyeler kapanıyor, fabrikalarda tezgahlar tam kapasite çalışmıyor."
Karagöz, Denizli’de patronların organize hareket ettiğini, sendikalı işçilerin ise korunamadığını belirtiyor: "Patronlar derneklerde birleşip piyasayı ellerinde tutuyor. Sendikalı işçileri gözden çıkarmak kolay, daha sonra iş bulmasını engelliyorlar."
Kadın İşçiler Daha Fazla Sıkıntı Yaşıyor
2005’ten beri tekstil işçisi olan bir kadın işçi, çalışma koşullarının zorluğunu ve cinsiyet temelli eşitsizlikleri şöyle anlatıyor: "Sigortasız çalıştım, taciz, mobbing gördüm. Erkek işçilere göre daha az maaş alıyoruz. İşten çıkarmalar sürekli tehdit. Sendika olsa ne güzel olurdu, ama burada sendika yok. İş bulmak da çok zor."
Başka bir kadın işçi ise uzun süre iş aradığını ve düşük maaş teklifleri nedeniyle zorluk yaşadığını dile getiriyor: "Çok yoğun çalışıyoruz, mesailer zorunlu ve üst üste. Patronlar ‘hırsız bunlar’ diyerek işten çıkarabiliyor. Ekonomik durumlar kötü, işten çıkarmalar var, işsizler iş bulamıyor. Ben de sürekli iş aradım, istediğim maaş bile fazla geldi. Kalifiye elemandım ama güç bela iş buldum."
Denizli’de tekstil sektörü, pamuk üretiminden ihracata kadar her aşamada ciddi bir krizle karşı karşıya. İşçiler, sendikal faaliyetlerin eksikliği nedeniyle güvencesiz çalışıyor, ekonomik daralma işten çıkarmalar ve küçülmelerle doğrudan hissediliyor. Kentin entegre tekstil yapısının korunması ve işçi haklarının güvence altına alınması, sektörün geleceği için kritik bir öncelik olarak öne çıkıyor.