Sosyal Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Cenkci, yabancı çoban ve hayvan bakıcılarının istihdamı için başlatılan başvuru süreciyle ilgili, "Kurban Bayramı yaklaşırken, yine ithal kurbanlık hayvanların pazarlara sokulmaya başlandığını gördük. Bu ithalat yalnızca hayvanlarla sınırlı kalmadı; şimdi sıra çoban ithalatına geldi." dedi. Sosyal Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Cenkci, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla, hayvancılıkta yabancı çoban ve hayvan bakıcılarının istihdamı için başlatılan başvuru süreciyle ilgili çarpıcı yorumlarda bulundu.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Cenkci’nin o açıklamaları:
İTHAL KURBANLIKTAN SONRA, ŞİMDİ DE İTHAL ÇOBAN MI?
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş birliğiyle, 12 Haziran 2025 tarihi itibarıyla hayvancılık sektöründe yabancı uyruklu çoban ve hayvan bakıcılarının çalıştırılması için başvuru süreci başlatılmıştır. Bu uygulama, hem Türkiye’de altı aydan fazla süredir ikamet eden yabancıları hem de yurt dışından Türkiye’ye çobanlık yapmak üzere getirilecek yabancıları kapsamaktadır.
Bakanlığın duyurusuna göre, belirli sayıdaki büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığına sahip işletmeler, en fazla üç yabancı uyruklu çoban için çalışma izni talebinde bulunabilecektir. Ancak bu uygulama, yüzeyde bir ihtiyaç gibi gösterilse de gerçekte birçok derin sorunu, çelişkiyi ve ülkemiz adına utanç verici bir tabloyu da beraberinde getirmektedir.
TÜRK ÇOBANI VARKEN, YABANCI UYRUKLUYA ÇALIŞMA VİZESİ NEDEN?
Bu karar, Türk köylüsüne ve çobanına açık bir haksızlıktır. Yıllardır “yerli üretimi destekliyoruz”, “milli tarım” gibi söylemlerle halkın karşısına çıkan siyasi irade, şimdi kendi insanını değil, yabancıyı tercih eden bir politika ile karşımızdadır.
Bugün Türkiye’de binlerce işsiz genç varken, Anadolu’nun her köşesinde sürüsüne sahip çıkacak, hayvanını güdecek, toprakla barışık nice vatandaş varken neden yurt dışından yabancı uyruklu çoban getiriliyor?
Bu karar şunu itiraf etmektedir:
“Biz kendi insanımıza iş veremiyoruz. Bu toprakların evladı değil; dışarıdan gelen bizim istihdamımıza daha uygun.”
İTHAL KURBANLIK YETMEDİ, ŞİMDİ DE İTHAL ÇOBAN!
Kurban Bayramı yaklaşırken, yine ithal kurbanlık hayvanların pazarlara sokulmaya başlandığını gördük. Bu ithalat yalnızca hayvanlarla sınırlı kalmadı; şimdi sıra çoban ithalatına geldi. Böylece hayvan ithal, çoban ithal, yem ithal, ilaç ithal bir hayvancılık modeli inşa ediliyor.
Bu, milli tarım değil; ithalata bağımlı tarım köleliği modelidir.
İŞLETMELER İÇİN BELİRLENEN ASGARİ HAYVAN VARLIĞI ŞARTI NE ANLAMA GELİYOR?
Yapılan düzenlemeye göre, yalnızca belirli bir büyüklüğün üzerindeki hayvancılık işletmeleri başvuruda bulunabilecek. Şartlar şöyle:
En az 200 küçükbaş hayvanı olan küçükbaş işletmeleri
En az 100 büyükbaş hayvanı olan besi işletmeleri
En az 50 büyükbaş hayvanı olan süt işletmeleri
En az 75 büyükbaş hayvanı olan karma (besi + süt) işletmeleri
Bu kriterlere göre, aynı işletmede en fazla 3 yabancı uyruklu çoban çalıştırılabilecektir.
Yani bu düzenleme, zaten büyümüş, sermayesi olan, orta ve büyük ölçekli işletmelerin yabancı iş gücü istihdamını kolaylaştırıyor. Küçük üreticiye, köyde kendi hayvanıyla geçinmeye çalışan çobana ya da aile işletmesine herhangi bir destek sunmuyor.
Böylece tarımda da küçük işletme değil, büyük sermaye lehine açık bir tercih sergileniyor.
SOSYAL GÜVENLİK RİSKİ: KAYIT DIŞI ÇALIŞMA VE MODERN KÖLELİK
Her ne kadar bu düzenleme “çalışma izni” zemininde yapılsa da, sahada denetimlerin yetersizliği; bu kişilerin kayıt dışı, sigortasız ve sömürüye açık biçimde çalıştırılması riskini doğuracaktır.
Yabancı uyruklu işçilerin sosyal güvenlik hakları, sağlık güvenceleri, vergi yükümlülükleri gibi konular net değilken; Türk vatandaşının sırtına binecek ek yükler hem haksız rekabet hem de sosyal adaletsizlik yaratacaktır.
Ayrıca bu durum, asgari ücretin altında, güvencesiz çalışma modellerini kalıcı hâle getirecek ve kendi vatandaşını işsizliğe iten bir iş piyasası yapısı oluşturacaktır.
TÜRK KÖYLÜSÜ, TARIMIN DIŞINDA BIRAKILIYOR
Yıllarca çiftçisine destek vermeyen, köy okullarını kapatan, ziraat liselerini işlevsizleştiren politikaların sonucunda bugün köyde kalan az sayıdaki üretici de umutsuzluğa itilmiştir.
Bu kararın anlamı nettir:
“Köylü üretmesin. Çobanlık etmesin. Yerine yabancı çalıştıralım. Ucuza halledelim.” Oysa çobanlık bu milletin geleneğidir. Her obamızda, her yaylamızda, bin yıllık bir üretim hafızasının adıdır çobanlık. Bugün çoban ithal etmek, aslında bu hafızayı da çöpe atmaktır.
SİYASİ VE TOPLUMSAL SORUMLULUK ÇAĞRISI
“Yerli ve milli üretim” kavramını slogan olarak kullananlar, gerçek bir sınavla karşı karşıyadır. Bu kararla: Türk iş gücü değersizleştirilmiştir. Sosyal güvenlik sistemi tehdit altına alınmıştır.,İthalatçı bağımlılık kalıcı hâle getirilmiştir. Kültürel aidiyet görmezden gelinmiştir. Anadolu’nun evlatları dışlanmıştır. Devleti yönetenler artık karar vermelidir: Bu milletin köylüsüne, üreticisine mi sahip çıkacaklar, yoksa bütün üretim mekanizmalarını dışarıya mı teslim edecekler?, Mehmet Akif Cenkci olarak bu uygulamaya karşı olduğumu açıkça ifade ediyorum: Çobanlık mesleği itibarsızlaştırılmamalıdır.
Türk çobanı, sadece hayvan değil; bir medeniyetin yükünü taşır. Bir geleneği sürdürür. Bir üretim ahlakını yaşatır. Türk köylüsü ve hayvancılık sektörü desteklenmeli, kendi çocuklarımız bu alana yönlendirilmelidir. Sosyal güvenlik sistemi çökertilmemeli, istihdamda yerli öncelik korunmalıdır. Tarımda, hayvancılıkta, iş gücünde ithalat politikası değil; bağımsız ve üretken bir Türkiye politikası benimsenmelidir. Kendi çobanını, kendi üreticisini desteklemeyen bir tarım politikası; sadece ithalat lobisini zenginleştirir. Bu milletin evladı, kendi toprağında, kendi hayvanını güdecek güce de, akla da, inanca da sahiptir. Yeter ki devlet, milletin yanında olsun; yabancının değil.