Kamu işçilerinin 2025 yılına ilişkin ücret artışları ve sosyal haklarının belirleneceği Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmeleri çıkmaza girdi. Hükümetin teklif ettiği düşük zam oranları çalışanlar arasında tepkiye neden olurken, yetkili konfederasyonlardan biri olan Hak-İş’in süreci yalnızca temenni ve açıklamalarla yürütmesi eleştiri konusu oldu.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, yaptığı açıklamada grev ihtimaline karşı temkinli bir tutum sergiledi. Süreci “havada bir uçak”a benzeten Arslan, “Bu uçak ya kazayla, ya sert inişle ya da yumuşak inişle inecek” ifadelerini kullandı. Toplu sözleşme sürecinin barışçıl bir şekilde sonuçlanmasını istediklerini belirten Arslan, grevi kriz olarak nitelendirdi.
Ancak Hak-İş’in bu yaklaşımı kamu işçileri tarafından yeterli bulunmadı. Arslan’ın, “Grev gerekiyorsa olur ama sorumlu biz değiliz” açıklaması, kamuoyunda sorumluluktan kaçınma olarak yorumlandı. İşçiler, Hak-İş’in herhangi bir eylem planı açıklamadan süreci yalnızca sözlü çağrılarla geçiştirdiğini savunuyor.
“Masada Değil, Sahada Kazanacağız”
Yüksek enflasyon karşısında geçim sıkıntısı yaşayan kamu işçileri, konfederasyonların artık eylemli bir mücadele programı açıklamasını talep ediyor. Sahadan gelen tepkiler, Hak-İş’in söylemlerinin yeterli olmadığı yönünde. İşçiler, “Bu sözleşme temenniyle değil, sahadaki kararlılıkla imzalanır” diyerek grev taleplerini kamuoyuna duyuruyor.
Türk-İş’ten Kritik Tarih: 15 Temmuz'da Karar Bekleniyor
Sürecin seyrini belirleyecek kritik tarih ise 15 Temmuz. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 26 Haziran’da yaptığı açıklamada, toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması halinde 15 Temmuz’a kadar grev kararının gündeme alınabileceğini belirtmişti.
Aradan geçen süreçte bazı işyerlerinde uyarı eylemleri gerçekleştirilirken, Türk-İş’in kamu işçilerine yönelik daha net bir tutum sergileyip sergilemeyeceği merak konusu oldu. Konfederasyonun, 17 Temmuz Perşembe günü için planladığı bir günlük iş bırakma eyleminin uygulanıp uygulanmayacağı da sürecin yönünü belirleyecek.
