Mersin’de tarım sektörü, bu yıl yaşanan olağanüstü iklim koşulları ve yükselen üretim maliyetleri nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya. Narenciyenin başkenti olarak bilinen kentte, portakal ve limon başta olmak üzere birçok tarlanın satışa çıkarıldığı öğrenildi. Üreticiler, ekimden hasada kadar harcadıkları emeğin karşılığını alamamanın yanı sıra, yükselen girdi maliyetleri ve kuraklık nedeniyle ciddi finansal sıkıntılar yaşıyor.
Zirai Don ve Kuraklık Çiftçiyi Derinden Etkiledi
Geçtiğimiz aylarda etkili olan zirai don felaketi, Mersin’deki narenciye bahçelerine büyük zarar verdi. Portakal ve limon ağaçları don nedeniyle ciddi şekilde etkilendi ve birçok bahçe hasat edilemez hale geldi. Üstelik kuraklık da ürün verimini düşürdü ve üreticinin gelir beklentilerini ciddi biçimde sekteye uğrattı. Bu gelişmeler, çiftçilerin hem geçmişte yaptığı yatırımları hem de güncel üretim maliyetlerini karşılamasını neredeyse imkânsız hâle getirdi.
Üretici Toprağını Satmak Zorunda Kaldı
Mersin’deki çiftçiler, yaşanan bu olumsuzluklar karşısında çözümü toprağını satışa çıkarmakta buldu. Ektiğini biçemeyen çok sayıda üretici, borçlarını ödemek ve finansal kayıplarını telafi etmek için başka çarelerinin kalmadığını ifade ediyor. Üreticiler, “Zararın neresinden dönersen kârdır” diyerek, içinde bulundukları zor durumu gözler önüne seriyor. Uzun yıllardır emek verdiği tarlalarından vazgeçmek zorunda kalan çiftçiler, ekonomik ve duygusal açıdan ciddi bir kayıp yaşıyor.
Gelir Gider Dengesi Bozuldu
Üreticiler, gelirlerinin giderlerini karşılamadığını belirtiyor. Artan gübre, ilaç ve işçilik maliyetleri, çiftçinin cebine girmesi gereken kazancı önemli ölçüde düşürdü. Birçok üretici, zarar etmeme umuduyla tarlasını satmanın tek çözüm olduğunu söylüyor. Bu durum, Mersin tarımının sürdürülebilirliği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Toprak satışı, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda bölgedeki tarımsal üretim kapasitesinin azalması anlamına geliyor.
Tarımın Geleceği Tehlikede
Mersin’de yaşanan bu gelişmeler, tarım sektörünün geleceği hakkında ciddi soru işaretleri doğuruyor. Üretici, maliyetler ve iklim felaketleri karşısında çaresiz kalırken, genç çiftçiler de tarım sektörüne girmekte isteksiz hale geliyor. Uzun vadede hem bölgesel ekonomi hem de ülke tarımı bu durumdan olumsuz etkilenebilir.