Camili’den Güneysu’ya, Mut’tan Kızkalesi’ne kadar uzanan bu şifa rotaları, hem tarihi dokusuyla hem de sağlık vadeden kaynaklarıyla yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini her geçen yıl artırıyor. Toroslar’ın eteklerinden Akdeniz kıyılarına uzanan Mersin kaplıcaları, romatizmadan sindirim hastalıklarına dek pek çok derde deva sunuyor. İşte en güncel bilgilerle şifa haritası…
Akdeniz’in parlayan turizm kentlerinden Mersin, yalnızca denizi, narenciyesi ve tarihiyle değil, termal kaynaklarıyla da sağlık turizminde öne çıkıyor. Toroslar’ın eteklerinden Tarsus’un antik içmelerine, Silifke’den Anamur’a kadar uzanan kaplıca rotaları, doğal minerallerle zenginleştirilmiş şifalı sularıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Mersin’deki termal sular, içerdiği sodyum klorür, kükürt, bikarbonat ve sülfat gibi mineraller sayesinde; romatizma, sindirim, sinir ve cilt hastalıklarında tamamlayıcı bir tedavi aracı olarak dikkat çekiyor.
1-Güneysu İçmesi: Şehrin Yanı Başında Doğal Arınma
Mersin şehir merkezine yalnızca 12 kilometre uzaklıkta yer alan Güneysu İçmesi, kükürtlü ve sodyum klorürlü yapısıyla bağırsak, mide ve safra yolları rahatsızlıklarında alternatif bir çözüm sunuyor. Özellikle sindirim sistemi sorunlarında etkili olduğu söylenen bu kaynak, bölgedeki kaplıca otellerinde içme kürü olarak da sunulmakta. Güneysu, yaz-kış demeden Mersinlilerin ilk tercihlerinden biri olmaya devam ediyor.
2-Mut Ilısu (Hocantı) Kaplıcası: Dağların Arasında Bir Şifa Merkezi
Mut ilçesine bağlı Hocantı Köyü’nde yer alan Ilısu Kaplıcası, hem içme hem de banyo uygulamalarıyla farklı sağlık alanlarına hitap ediyor. Çevresindeki zeytinlikler, taş evler ve sessizlikle birleşen bu kaplıca; yalnızca bedene değil, zihne de iyi geliyor. Romatizmal rahatsızlıkların yanı sıra solunum yolları, dolaşım ve sinir sistemi hastalıklarına da iyi geldiği belirtilen bu kaplıca, özellikle köy turizmi ve doğa yürüyüşleriyle entegre sağlık tatili yapmak isteyenler için ideal bir tercih.
3-Camili Kükürtlü Su: 9000 Yıllık Bir Termal Miras
Akdeniz ilçesine bağlı Camili Mahallesi'nde bulunan Camili Kükürtlü Suyu, bölgedeki en köklü ve kutsal kaynaklardan biri olarak öne çıkıyor. Roma dönemine uzanan tarihiyle dikkat çeken bu termal su, halen BN Hotel Thermal & Wellness gibi üst segment otellerin kaynağını oluşturuyor. Su; romatizma, kalp, sinir ve cilt rahatsızlıklarında kullanılırken, mozaikli antik hamam kalıntıları bölgeye kültürel bir boyut da kazandırıyor.
4-Yapraklı İçmesi: Silifke’nin Sessiz Şifası
Silifke ilçe merkezine yalnızca 1 kilometre uzaklıktaki Yapraklı İçmesi, özellikle sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği düşünülen şifalı suyuyla öne çıkıyor. Doğal minerallerle zenginleşmiş yapısıyla mide ve bağırsak problemleri yaşayanların sıklıkla başvurduğu bu içme kaynağı, yaz aylarında hem yerel halkın hem de çevre illerden gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisini görüyor. Sessiz atmosferi ve doğayla iç içe konumu sayesinde, kısa süreli kaçamaklar için sade ama etkili bir şifa durağı niteliğinde.
5-Keşbükü İçmesi: İnanç Turizmi ile Şifa Turizminin Kesişimi
Tarsus’a 17 km uzakta yer alan Keşbükü İçmesi, Toros Dağları’ndan doğup Berdan Baraj Gölü’ne ulaşan Keşbükü İçmesi, geçtiği etkileyici kanyonla birlikte son yıllarda doğa tutkunlarının yeni gözdesi haline geldi. Berrak suları, serin havası ve çevresindeki doğal yürüyüş parkurlarıyla Keşbükü Vadisi, hem fotoğrafçılar hem de kampçılar için ideal bir kaçış noktası sunuyor. İçmeler, hem fiziksel rahatsızlıkları gidermede hem de manevi açıdan bir merkez işlevi görüyor. Aziz Paul’un evine yakınlığı nedeniyle Hristiyan ziyaretçilerin uğrak noktası olan bu içme kaynağı, romatizma ve cilt hastalıklarında fayda sağladığı düşünülerek kullanılmakta.
6-Kızkalesi ve Lamos Kanyonu: Tatil ve Termal Bir Arada
Mersin’in yaz turizminde simge yerlerinden olan Kızkalesi, artık yalnızca plajlarıyla değil, yakınındaki termal kaynaklarıyla da dikkat çekiyor. Lamos Kanyonu(Kayacı Vadisi) çevresindeki sıcak su kaynakları; hem doğa yürüyüşçülerinin hem de wellness turistlerinin radarına girmiş durumda. Kas-eklem ağrıları, cilt ve sinir sistemi sorunlarında destekleyici tedavi sunan bu kaynaklar, tatil ile sağlık hizmetini bir arada sunarak benzersiz bir deneyim sağlıyor.
Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Limonlu beldesinde yer alan Lamos Kanyonu (diğer adıyla Kayacı Vadisi), şehir merkezine yaklaşık 45 kilometre mesafede doğayla iç içe bir kaçış noktası sunuyor. Doğa yürüyüşleri, kaya tırmanışı, balık tutma, kamp ve piknik gibi pek çok aktiviteye ev sahipliği yapan bu eşsiz vadi; Adana ve Mersin'den gelen günübirlik ziyaretçilerin de uğrak noktalarından biri. Özellikle serin atmosferi ve doğal güzellikleriyle doğa tutkunlarının mutlaka görmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Lamos Kanyonu için sabah erken saatlerde yola çıkıp vadide serin bir yürüyüş yaptıktan sonra dere kenarında piknik yapmanızı öneririz.
7-Köşekbükü Astım Mağarası: Nefes Almanın En Doğal Yolu
Anamur sınırlarında yer alan Köşekbükü Mağarası, yalnızca bir doğa harikası değil; aynı zamanda astım ve bronşit gibi solunum yolları hastalıklarına iyi geldiği belirtilen doğal bir terapi merkezi. Kaplıca niteliğindeki bu mağara, özel nem oranı ve mikro iklimi sayesinde farklı bir termal deneyim sunuyor. Mağarada Müze Kart ya da Paso Kart geçerli değil, giriş ücreti ise 80 TL.
Köşekbükü'yle alakalı ufak bir not: Kleopatra'nın buraya gelip tedavi olup iyileştiği rivayet edilir. Mağara bu yüzden Kleopatra Mağarası olarak da bilinir.
Termal Otellerde Konfor ve Tedavi Bir Arada
Mersin’de termal turizm alanında faaliyet gösteren birçok modern otel bulunuyor. Özellikle BN Hotel Thermal & Wellness, kapalı/açık termal havuzları, SPA & wellness bölümleri, çocuk alanları ve kükürtlü su kürleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca muhafazakâr ziyaretçiler için kadın-erkek ayrı havuzlar gibi seçenekler de sunuluyor. Fiyatlar 1000 TL’den başlayıp, hizmete ve sezona göre 15.000 TL’ye kadar çıkabiliyor.
Kaplıcalara Ulaşım Kolay, Sezon Uzun
Güneysu ve Camili gibi merkezlere ulaşım oldukça kolay. Şehir merkezine 10-15 kilometre uzaklıkta bulunan kaplıcalar, özel araçla ya da tur servisleriyle rahatlıkla erişilebilir konumda. En yoğun ziyaretler sonbahar ve kış aylarında görülse de, yaz döneminde wellness ve plaj turizmiyle birleşen yeni trendler sayesinde dört mevsim termal turizm mümkün hale gelmiş durumda.
Mersin kaplıcaları, yalnızca sağlık vadetmiyor; aynı zamanda antik Roma'dan günümüze taşınan bir termal kültürün mirasını da yaşatıyor. Özellikle Camili’deki Mozaikli Hamam gibi arkeolojik kalıntılar, bu bölgelerin tarihsel önemini artırıyor.