Ya bir kasıt vardır ya bilinmemektedir ya da kavranamamıştır… Başka bir açıklama gelmiyor aklıma.

                Bir zamanlar bir milletvekili “Sorsan sayamazlar Atatürk İlkeleri’ni…” demişti kasıtla.

                Haydi diyelim ki saydık, yeterli mi? Elbette hayır! Asıl olan ANLAMLARI ve UYGULAMALARIDIR değil mi?

                Saydık, anlatmaya çalıştık, bir daha bir daha…

Ancak yetmemiş…

Cumhuriyetçilik ile başlayacaktım fakat tersinden başlamayı yeğledim. Neden mi?

1)      Laikliği sadece kılık-kıyafet olarak değerlendirme hastalığımız hâlâ sürmekte de ondan. Acaba göbek açık, yırtık pantolun, hatta sadece sutyenle çarşı-pazara çıkmak, pantolunu düşecekmiş gibi giyinmek (!) saçlar rengarenk boyalı, yarısı kısa diğer yarısı örüklü vb (Kız-Erkek fark etmiyor) olunca mı LAİK olunuyor?

2)      ‘Özgürlük’ dediğimizin kişinin istediği zamanlarda, istediği biçimlerde, istediği davranışlarda bulunması mıdır yoksa? Anarşizm ile özgürlüğü karıştırıyor olabilir miyiz ya da? Bildiğim kadarıyla, kişinin özgürlüğü başkalarının özgürlüklerinin başladığı yerde biter.’ Ne demektir bu peki? Başkalarına saygılı olmak, sevgiyle yaklaşmak, dışımızdakileri üzmemek, öz olarak paylaşmak ve güvenmek…

3)      Laiklik, toplumun en küçük birimi ve temeli, kaynağı olan AİLENİN güven ve dayanışma ile yaşatılması demektir,

4)      Laiklik, Altı Ok dediğimiz Atatürk İlkelerinin yaşam biçimi olması sonucunda kendiliğinden oluşan Ok demektir!

Öyle ya, Cumhuriyetçi ise ülke sistemi, devrimcilik ile kurulmuşsa bu sistem, Milliyetçilik ise

buluşturan, Halkçılık ise paylaşmayı kavratan, Devletçilik ise sizi bağımsızlaştıran bütün bunlar sonuç olarak sizi Laikliğe götürür!

Veeee demek oluyor ki aslolan emperyalizme karşı mücadeledir! Bilmekteyiz ki, Altı Ok’un

gerçekleştirilmesi, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi ile kazanılmıştır.

Gerek dünyaya bakışımızda, gerek ülkemiz koşullarını değerlendirirken ve gerekse

komşularımızla ilişkilerimizde ya da diyalektik analizlerde, ilkelerin yaşanır olmasında öz ve söz bir ve birlik etmelidir!

“Tam bağımsızlık”

“Yurtta sulh dünyada sulh”

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir,”

“Rusya ile dost kalınız,”

“Asya-î bir milletiz,”

“Doğudan Güneş’in doğuşunu nasıl görüyorsam mazlum milletlerin bir gün bağımsızlıklarına

kavuşacaklarını ve kurtuluşlarını da öyle görüyorum,” ve

“Muasır medeniyetler düzeyine çıkmak.”sözünün asıl ve gerçek anlamını, sahiplenmemizi

isteyen liderin sesini duymak ve gereğini yapmak asıl görevimizdir!

“Ne zaman?” sorumuzun yanıtını vermek için uyanmak gerekiyorsa uyanmak, silkelenmek

gerekiyorsa silkelenmek, doğruyu bulana kadar okumak ise okumak, araştırmak gerekiyorsa araştırmak  görevimiz ise eğer, hep birlikte, hemen, şimdi, yüksek enerjiyle…haydi başlıyoruz!