Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, para politikasının talep, döviz kuru ve beklentiler üzerinden dezenflasyon sürecine katkı sağladığını belirtti. “Sıkı para politikası duruşu, enflasyonla mücadelede temel aracımız olmaya devam edecek. Bu duruş, hem iç talepte dengelenmeyi hem de beklentilerin çıpalanmasını sağlayarak fiyat istikrarını destekliyor” dedi.
Karahan, Para Politikası Kurulu’nun politika faizini belirlerken hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyonla birlikte enflasyonun ana eğilimini dikkate aldığını vurguladı. "Komite, gerçekleşen ve beklenen enflasyon ile bunun temel eğilimini dikkate alarak, ara hedeflerle uyumlu olarak öngörülen enflasyonun düşüş eğilimi için gerekli sıkılığı sağlayacak şekilde politika faiz oranını belirleyecektir" ifadelerini kullanan Karahan, faiz artışlarının büyüklüğünün her toplantıda temkinli bir şekilde gözden geçirileceğini belirti ve “Enflasyon görünümünün ara hedeflerden sapması durumunda para politikasındaki sıkılık artırılacaktır” dedi
TCMB Başkanı, Orta Vadeli Program’da (OVP) çizilen makroekonomik çerçevenin dezenflasyon sürecine katkı sağlayacağını söyledi. Bu kapsamda kamu maliyesi ve yapısal reformların da para politikasıyla eşgüdüm içerisinde yürütülmesinin önemine dikkat çekti. Sunumda öne çıkan diğer başlıklar arasında döviz korumalı mevduatların (KKM) sona erdirildiği ve Türk lirasına olan talebin güçlü seyrettiği bilgisi yer aldı. Kredi büyümesinin dengeli bir şekilde sürdüğü, ancak kompozisyonun TL lehine değiştiği ifade edildi. Aynı zamanda iş gücü verimliliğinde artış ve cari dengede iyileşmenin dış finansman ihtiyacını azalttığı belirtildi.
Enflasyon genel olarak düşüş eğiliminde olsa da, hizmet kalemlerinde fiyat artışlarının yüksek seyrini sürdürdüğü ifade edildi. Özellikle okul sezonunun başlamasıyla birlikte aylık hizmet enflasyonunun yükselebileceğine dikkat çekildi. Ayrıca, olumsuz hava koşullarının gıda fiyatlarını yukarı yönlü etkilediği vurgulandı.
Karahan, enflasyon beklentilerinde iyileşme görüldüğünü ancak hala yüksek seviyelerde olduğunu ve fiyatlama davranışlarının tam anlamıyla istikrara kavuşmadığını söyledi. Bu nedenle, beklenti yönetiminin ve iletişim stratejisinin kritik önem taşıdığını belirtti.