Temiz gıdaya ulaşmak günümüzün en önemli sorunlarından biri olma yolunda malumunuz. Çoğu kez sosyal medyada yayılan gıda üretim tesislerinde gıdanın içerisinde yüzen mi dersiniz, ayaklarıyla çiğneyen mi dersiniz. Bakanlıklar tarafından ceza alan işletme haberlerini görüp duyuyoruz elbet. Gelin görün ki aklımızda hep bir şüphe. Ne yiyoruz ne ile besleniyoruz bilmiyoruz. İthal tohumlar, 5 dakikada hazır çorbalar, üzerine sıcak su dökünce hazır olan makarnalar derken, beslenme alışkanlığımız da zamanla değişirken, gitgide kalitesiz ve sağlıksız bir yeme alışkanlığı oluştu toplumda. Hal böyleyken yiyecekleri sorgulamadan tüketmeye başladık. Sosyal medya fenomenleri olsun, ya da çevremize baktığımızda insanlar ya çok sağlıklı besleniyor ya da hiç önem vermeden karın tokluğu için besleniyor. Bu ikisi arasındaki uçurumdan sebep temiz gıda, ya da temiz içerikli yiyecekler belli başlı marketlerde tüketiciye sunuluyor.
Örneğin Türk milletinin sofrasında olmazsa olmazı ekmek, belli bir standartta seri üretilirken, tam buğdaylı olanı yalnızca bazı fırınlarda ve raflarda bulunuyor. Oysa ki hububat zengini ülkemizde, bunca verimli tarım arazisine sahipken, hepimizin tam buğdaylı ekmek, sağlıklı ekmek tüketme şansı olamaz mıydı? 
Yani demem o ki, standartlarımızı, normallerimizi sorgulamamız gerekiyor, obezitenin, sağlıksız beslenme sonucu ortaya çıkan hastalıkların bu kadar arttığı dönemde, ata tohumların, yerli üretimin önemini sorgulayıp bunu  için mücadele vermek gerekmez miydi sizce de?