Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Gamze Taşcıer, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Doğurganlık hızındaki düşüşün nedeni asla ekonomik değil" sözlerine tepki gösterdi.
Türkiye’deki doğurganlık hızındaki düşüşün nedenlerini veri ve örneklerle ortaya koyan Taşcıer, 2005’te 328 lira olan 3 çocuğun bir aylık mutfak masrafının günümüzde 17 bin liraya yaklaştığını ifade etti.
Türkiye’de son 20 yılda mutfak masrafının 51 kat arttığının altını çizen CHP’li Taşcıer "Türkiye’de temel gıda ürünleri 2005’ten bugüne yüzde 2000 ile 6000 arasında zamlanmış ama Erdoğan’ın şahsım devletinde toplam doğurganlık hızının düşmesinin sebebi kesinlikle ekonomi değil, küresel emperyalizmmiş" ifadelerine yer vererek, "Nasıl ki bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyorsa, Erdoğan’ın bu iddiasında da doğruluk payı var. Bugün Türkiye’de doğum oranının düşmesinin elbette ki tek sebebi ekonomik koşullar değildir. Erdoğan rejiminin yarattığı güvencesizlik, belirsizlik ve gelecek kaygısı da doğrudan etkilidir" dedi.
DOĞURGANLIK HIZI ERDOĞAN’IN CUMHURBAŞKANLIĞIYLA BİRLİKTE DÜŞTÜ
AKP iktidarından önce 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızının özellikle 2014’te Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte hızla düşüşe geçtiğine dikkat çeken Taşcıer şunları söyledi:
"Verileri incelediğimizde doğurganlık hızı Erdoğan'ın ilk kez Cumhurbaşkanı seçildiği 2014'te 2,19’a gerilemiş. 2017 yılında gerçekleşen anayasa değişikliği ile önce 2,08'e, fiili olarak tek adam rejimine geçilen 2018’de ise 2’ye düşmüş. Erdoğan’ın üçüncü Cumhurbaşkanlığı dönemiyle toplam doğurganlık hızı 2023'te 1,51'e, 2024’te de 1,48’e gerilemiş. Yine Erdoğan’ın 2014’te ilk kez Cumhurbaşkanı seçildiği dönemde yüzde 8,17 olan enflasyon 2024 sonunda 5,5 kat artışla yüzde 44,38’e yükselmişti. Bu tablo bir ülkenin geleceğini yok eden siyasal ve toplumsal çöküşe imza atan saray rejiminin eseridir."
"ERDOĞAN 3 ÇOCUK DİYOR AMA GELİR 1 ÇOCUĞA BİLE YETMİYOR"
Türkiye’deki gıda enflasyonunun çocukların dengeli beslenmesine ve sağlıklı büyümesine izin vermeyecek kadar yüksek olduğunu vurgulayan Taşcıer, CHP Emek Büroları tarafından hazırlanan verileri paylaştı:
"2005 yılında litresi 1,6 lira olan günlük süt 2025’te 49 kat artışla 78 liraya ulaşmıştır. Kilosu 2 lira 3 kuruş olan 1 kilo yoğurt bugün 63 liradır. Yoğurt fiyatı 20 senede yüzde 2617 artan başka bir ülke var mıdır? Peynirin kilosu 60 kat artarak 287 liraya ulaşmıştır. 2005’te tanesi 1 kuruş olan yumurta bugün 6 lira 57 kuruşa satılmaktadır. Kırmızı etin kilosu 63 kat artarak 11 lira 2 kuruştan 701 lira 17 kuruşa yükselmiştir. Kanatlı et üretiminde dünyada 9’uncu sırda olmamıza karşın beyaz et fiyatları ülkemizde 42 kat artmıştır. 2005’te değişik yaş gruplarına mensup 3 çocuklu bir ailenin aylık gıda masrafı 328 lira civarında seyretmekteydi. Bugün Erdoğan’ın çağrısına uyup 3 çocuk yapan aynı ailenin mutfak masrafı ise 16 bin 900 liraya yaklaşmıştır. 20 senede 3 çocuklu bir ailenin gıda masrafının 51 kat artığı görülmektedir."
"KREŞ ÜCRETLERİNE GÜÇ YETMİYOR"
Taşcıer, gıda harcamaları kadar eğitim ve bakım hizmetlerinin de aileleri zorladığını belirtti: "Bugün iki asgari ücretlinin reel alım gücü yılın henüz ilk dört ayında ermiş ve 38 bin liraya gerilemiştir. Dolayısıyla kazancının yarısını mutfak ihtiyaçlarına harcayan bu ailelerin çocuklarını kreşe gönderme imkanı da yoktur. Bugün 3 çocuğun aylık kreş ücreti 41 bin liradır. Devlet Malzeme Ofisi gibi kamu kurumlarında dahi ücretler her bir çocuk için 13.500 liradan başlamaktadır. Bu gidişle çocuklar kreş yerine aileleri sevgi evlerine gidecek duruma gelecekler."
Erdoğan’ın "düşen doğurganlık oranı ekonomiyle ilişkili değil" sözlerinin ekonomi yönetimindeki beceriksizliği itirafı olduğu kadar, yapısal sorunların da itirafı niteliğinde olduğunu açıklayan CHP’li Taşcıer "Erdoğan, günde iki kez doğruyu gösteren bozuk saat kadar tutarlı. Doğru, mesele sadece yoksulluk değil. Eksik olanı biz tamamlayalım: Doğum hızındaki düşüş aslında hukuksuzluğun, keyfiliğin, kadın düşmanlığının ve baskının yarattığı bir rejim krizidir. Erdoğan rejiminin yarattığı güvencesizlik, belirsizlik ve gelecek kaygısı da doğrudan etkilidir. Halkı sistematik biçimde yoksullaştıran şahsım devleti, demokrasi yerine otoriterliği, adalet yerine biatı, sosyal devlet yerine sadaka kültürünü kurumsallaştırdıkça doğurganlık hızı da düşüyor" ifadelerini kullandı.
"İKTİDAR, GERÇEKLERLE YÜZLEŞMİYOR"
Erdoğan’ın “cinsiyetsizleştirme operasyonu” iddiasını da sert biçimde eleştiren Taşcıer, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
"Kadınların omzuna yüklenen görünmeyen emek, çocuk bakımının ailelerin sırtına yıkılması ve artan yaşam maliyeti, özellikle genç kadınlar için anneliği bir tercihten çok bir risk haline getiriyor. Sağlık, eğitim ve bakım hizmetleri pahalılaştıkça kadınlar işgücünden çekilmek zorunda kalıyor. Bu durum hem hane gelirini azaltıyor hem de çocuk sahibi olma kararını ekonomik bir riske dönüştürüyor. Ülke ekonomisinin yapısı, bebeklerin sağlıklı gelişimini doğrudan etkilediği gibi doğum kararını da belirliyor. İktidar, gerçeklerle yüzleşmek yerine her zaman olduğu gibi sorumluluktan kaçıyor. Düşen doğum oranlarını ‘Türkiye’ye karşı cinsiyetsizleştirme operasyonu’ gibi komplo teorileriyle açıklamak, halkı küçümsemektir. Oysa son beş yılın gıda enflasyonuna bakılsa, bu ülkede operasyonu kimin kime yaptığı açıkça görülecektir."