Akran zorbalığının anaokulundan başlayarak lise sürecine kadar öğrenciler arasında bir iletişim şekli haline dönüştüğünü anlatan başkan Tekin, "Akran zorbalığı aslında dört grupta inceleniyor. Siber zorbalık, yine davranışsal yani fiziksel temasta olan zorbalık, en bilineni ise birbirlerine zarar vermelerinden kaynaklı zorbalık.
Yine sözlü olarak küfürlü ve hakaretli konuşma ve siber ortam dediğimiz internet ortamında yapılan zorbalık. Halkın geniş kesimini kısmı ise okulda çocukların kavga ederek birbirlerine zarar vermesinden kaynaklı zorbalıklar. Bu zorbalıklar hepimizde biliyoruz ki çocukların bilinçsiz çağda olmasından kaynaklanıyor.
Ancak her zorbalığı her çocuk da yapmıyor. Yani iyi yetişmiş, ailesinde olumlu davranışlar gören çocuklar bu zorbalıkları yapmıyor. Genelde sorunlu olan, anne, babanın çok ilgilenmediği, evde huzursuz ortamda olan, sağlıklı yürümeyen aile ilişkilerinde çocuklar ister istemez kendini ifade etmek için bu tür davranışlara başvuruyor. Bunların hepsini bir araya topladığımızda toplumsal düzende eksiklikler görüyoruz. Öğretmenler okulda çocukları doğru davranışlara yönlendirip doğru adımlar atmaya çalışırken toplumun genelinde aklınıza gelen her şey trafikte her an birbirinin diğerini arabasının yanında sakladığı sopayla dövmeye çalışması gibi birbirlerine karşı küfürleşmeler, arabayı üstüne sürmeler gibi şeyleri çok sık görmeye başladık. Aslına bakarsanız toplumsal bir cinnet geçiriyoruz" dedi.
AKRAN ZORBALIĞINDA EKONOMİNİN PAYI BÜYÜK
Ekonomik sıkıntıların ve geçinme kaygılarının akran zorbalığında önemli bir faktör olduğunun altını çizen Yakup Tekin, "İnsanların geçim sıkıntısı yaşıyor, kafasında kaygılarla dolaşan binlerce, yüz binlerce milyonlarca insan var. Hani biz kendi aramızda da bazen konuşuyoruz. Aman dikkat edelim. Birisi sinirli ve gergin bir davranış yaptıysa üstüne gitmeyelim. Çünkü insanlar çok gergin bir süreç yaşıyor çevremize ve haberlere baktığımızda bunları açıkça görüyoruz. Büyüklerin yaptıgı o bıçaklı silahlı kavgalar küçüklere yansıyor.
Toplumun yansıması aileye, ailenin yansıması da çocuğa olacaktır. İster istemez bu çocuklar da toplumun bütün kötü özelliklerini sünger gibi çekiyor. Okullarda baktığımızda aslında fiziksel akran zorbalığının yanında yani bir çocuğun başka bir çocuğa fiziksel olarak zarar vermesinin yanında çok bilinmeyen, ailenin de farkında olmadığı ilişkisel zorbalık var. Yani öğrencilerin kendi aralarındaki kurdukları ilişki bütünlüğü içinde bazı öğrencilerin kendini ifade edememesi, doğru şekilde davranış gösterememesinden kaynaklanan dışlanma zorbalığı var. Yani bir ailenin çocuğu çok güzel eğitim almıştır. Bazı ailelerde çocukla yeterince ilgilenilmediğinden çocuk kendini ifade edemez.
Çocuk hep dışlanır, birazda ekonomik sebeplerden dolayı suskunlaşır. Çekimser yetiştirildiği için de sessizdir. Bu çocuk hayatı boyunca belli bir yaşa gelinceye kadar hep akran zorbalığına maruz bakılır. Maç yaparken oyunun dışında kalır. İp atlarken oyunun dışında tutulur. Genel olarak herkes birbiriyle oynarken o çağrılmaz. Onun gibi birçok durumları düşündüğümüzde aslında tehlikeli olanlardan birisi bireyi toplumun içinden uzaklaştıran, soğutan, dışlanmasına neden olan ana unsurlardan birisi de ilişkiler zorbalığıdır" diye konuştu.
"ÖĞRETMENLERDE NASİBİNİ ALDI"
En tehlikeli akran zorbalıklarından birisininde internet zorbalığı olduğunu ifade eden Başkan Tekin, "internet zorbalığında biliyorsunuz ki cinsel tacize kadar varan durumlar yaşanıyor. Yani büyük yaştaki çoğu insanın internetin başında küçük ve reşit olmayan 14-15 yaşındaki çocuklara cinsel saldırılar oluyor. Aynı yaşta olanlarda birbirlerine cinsel saldırılarda bulunabiliyor İnternet ortamında kimsenin kimseyi tanımadığı bir yerde bir şekilde iletişim zorbalığa dönüşüyor. İnternet zorbalığı da bu şekilde açıklanıyor.
Aynı zamanda sözlü olarak zorbalıklarda halk arasında çok yaygınlaştı. Aile içerisinde, sokakta küfürler ediliyor. Çocuklar bu küfürlerden artık kendine rol model biçiyor ve o küfürleri olağanlaştırıyor. Ve bütün olarak baktığımızda çocuk olduğu gibi toplumun ailenin bütün unsurlarını, kötü unsurlarını çekiyor ve bu zorbalığa dönüşüyor. Artık insanların kendini ifade edememesi doğru şekilde davranış gösterememesinden kaynaklı eğitim anlamında ister istemez toplumda herkesin birbiriyle uyumsuzluğuna neden oluyor.
Genel anlamda birbirini anlamama, birbirinden uzaklaşma ve birbirine zarar verme eğilimleri olan bir toplum haline dönüştük. Bu da eğitime kadar etki etmeye başladı. Eğitimin niteliğini düşürdü. Öğretmenler bu zorbalıktan nasibini aldı. Akran zorbalığı öğretmenlere kadar yansıdı. Nasıl kontrol edeceklerini bilemediler. Öğretmenler ve durumu kurtarmak için çok yoğun çabalar sarfetsede davranışsal eğitim modeli olmadığı için hep aksayarak devam etti. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye genelinde binlerce okulda akran zorbalıkları artık olağanlaşmaya başladı" şeklinde konuştu.