“En kötü karar kararsızlıktan iyidir.”

                “Yaprak olup savrulma, rüzgâr ol, yön ver.”

                Bu söylemler ve dahası kişiler için söylendiği gibi toplumlar için de geçerlidir.

Ülkeyi yönetenler için de elbette.

                Ekonomik, siyasi önderlik, insanına verdiği değer vb. açılardan gerilemekte olan ABD emperyalizmi, işte tam da bu aşamada hırçınlaşmaktadır. Aslında ABD’nin hırçınlaşmasından ziyade, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yaptığı baskılar önemlidir. Bu baskılara boyun eğen, toplumuna kulaklarını tıkayan, geçici heveslerini esas alan, sözüm ona “Denge” unsurunu uygulamaya çalışan, bölge ve dost ülkelerle ittifakları öteleyen yönetenler er ya da geç demeyeceğim, çünkü ülkesi ve insanı zarar görmeye başladıktan sonra mutlaka silkinmektedirler…(Ya da silkelenirler)

                Yazılanlar, anlatılanlar, gösterilenler, açıklanmaya çalışılanlar heyhat…

Haa “Zararın neresinden dönersen kârdır, “anlayışı derseniz eğer ben de “E canım bu kaçıncı yanlış?” diye sorarım…

                Hemen somutlayalım;

                Mustafa Kemal döneminden başlamak üzere ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Rusya’yla dost kalın,” öğüdü ne yazık ki kulaklarda küpe olamamış…

Ne bölge ülkeleriyle barış ne Sadabat Paktı ne aylardır zirveye çıkan, hani neredeyse üçüncü dünya savaşı çıkarabilecek olaylar, akılları başa getirmemiş henüz…

ABD’nin, başta İngiltere olmak üzere Almanya ve Fransa’yı kullandığı, kışkırttığı somut bir gerçeklik,

ABD’nin, ülkemiziz çepeçevre saran üslerini sağır sultan bile duydu,

İsrail’in destekçilerinin başında ABD olduğu da meydanda,

Otuz binin üstünde insanın çocuk, kadın, sivil demeden öldürülmesi, aç bırakılması, sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılması da mı anlatamıyor gerçekleri?

Malatya’da kurulan Kürecik üssünün, kurulduğu ya da kurulacağı zamandan beridir bunun İsrail’i savunma amaçlı olduğu söylendi, yazıldı, kurulmaması için çaba harcandı… Ama heyhat!

İsrail, İran’ın Suriye’deki büyükelçilik binasına saldırıyor, üst düzey komutanlar öldürülüyor, İran da misilleme olarak İsrail’in askeri havaalanını kullanılama hale getiriyor…

Biz ne yapıyoruz?

Kürecik üssünü kullanarak (Basından) İran’ın attığı füzeleri İsrail’e haber veriyoruz… Sonra da “İran’ın attığı füzelerin % 99’u imha edildi,” diyebiliyoruz… Haa evet evet “Tiyatro” olarak da değerlendirebiliyoruz…

Bu nedir?

Asıl Tiyatro bu değil midir?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimden yana tutum takınmalıdır?

Bize hiçbir biçimde yararı olmayan Kürecik üssü, soykırımcı İsrail’i neden korur?

Ya da Adana İncirlik üssünden kalkan uçaklar neden İsrail için çalışır?

Kararsızlık mı?

Yaprak olmak mı?

Ya da RÜZGâR?

Hangisi iyi ya da doğru?

**

Ülkemizi çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarabilecek olan Köy Enstitülerinin kuruluş gününü (17 Nisan 1940) hüzünle kutluyoruz. Yine ve yeniden sistem uygulamaya konulmalı günün koşullarına uygun biçimde elbette…

Rüzgâr olursak neden olmasın?

Saadet Pesen [email protected] 19/Nisan/2024 İmece