Mersin’in Mezitli’den Erdemli’ye kadar uzanan sahil hattı, son yıllarda yoğun bir yapılaşma baskısı altında. Bir zamanlar halk plajlarıyla, kamusal alanlarıyla geniş kitlelerin yaz aylarında nefes aldığı kıyılar, artık özel mülkiyet duvarlarıyla çevrili. Denize ulaşmak pek çok noktada imkânsız hâle gelmiş durumda. Sahile sıfır konumlanan yazlık siteler, yüksek duvarlar ve otopark bariyerleri, Mersinlilerin denizle olan bağını koparıyor.

Yıllardır aynı bölgede yaşayan vatandaşlar bu değişimden rahatsız. Özellikle Limonlu, Tömük, Ayaş ve Kargıpınarı gibi yerleşimlerde sahil boyunca adım atacak kamusal alan kalmadığını söyleyenler, kıyıların giderek sadece belirli grupların kullanımına açıldığını vurguluyor.

“Kendi memleketimizde yabancı gibi olduk”

Sahil bölgelerinde yaşayan birçok vatandaş, kıyıya ulaşmak için özel sitelerin arasından geçmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Bir mahalle sakini durumu şöyle özetliyor:

“Buralarda doğup büyüdük. Eskiden çocuklarla sahile inerdik. Şimdi yürüyerek denize inebileceğimiz bir geçit bile kalmadı. Kendi memleketimizde yazlıkçılar yüzünden yabancı gibi olduk.”

Yalnızca tatil döneminde kullanılan bu yapılar, yılın büyük bölümünde boş kalmasına rağmen kıyı şeridini tamamen kapatıyor. Bu durum, yalnızca kamusal erişimi değil, aynı zamanda bölgedeki ekolojik dengeleri de tehdit ediyor.

Tarım alanları yapılaşmaya kurban gidiyor

Mersin’in kıyı kesimi yalnızca turizm değil, aynı zamanda tarım açısından da önemli bir potansiyele sahip. Ancak sahil boyunca artan yapılaşma, bu potansiyelin hızla kaybolmasına neden oluyor. Özellikle Erdemli bölgesinde birçok verimli tarım arazisi, ikincil konut projelerine dönüştürülmüş durumda. Seralar, limon bahçeleri ve narenciye tarlalarının yerini, büyük parseller üzerinde kurulu beton yapılar alıyor.

Zemin etüdü yapılmadan, imar planına aykırı biçimde inşa edilen yapılar nedeniyle hem çevresel hem de altyapısal sorunlar da büyüyor. Yağışlı havalarda yaşanan su baskınları, yetersiz altyapı, atık yönetimi eksiklikleri gibi problemler art arda geliyor.

Kıyı erişimi için açık alan neredeyse kalmadı

Yapılan gözlemler, Mezitli, Davultepe, Tömük, Limonlu, Ayaş ve Susanoğlu gibi sahil yerleşimlerinde halkın denize doğrudan ulaşabileceği açık alanların son derece sınırlı olduğunu gösteriyor. Bazı bölgelerde, halkın geçebileceği tek yol sitelerin arasındaki dar sokaklara sıkışmış durumda. Plajlar ya ücretli işletmelere devredilmiş ya da tamamen özel sitelerin kontrolüne geçmiş.

Vatandaşlar, kıyının herkesin ortak kullanımında olması gerektiğini hatırlatıyor. Ancak pratikte sahiller, yüksek duvarlarla çevrili ve çoğu zaman güvenlik görevlileri tarafından korunan alanlar hâline gelmiş durumda.

“Denize değil, duvara bakıyoruz artık”

Özellikle yaz aylarında şehir merkezinden sahile inen vatandaşlar, boş bir alan bulmakta zorlandıklarını söylüyor. Gelişi güzel konumlandırılmış yapılar, kıyı şeridinin doğal yapısını bozarken, görüntü kirliliğini de beraberinde getiriyor. Bir diğer yurttaş şunları söylüyor:

Mersin’de Velilere Güven Veren Uygulama: Okul Önlerinde Yoğun Polis Mesaisi
Mersin’de Velilere Güven Veren Uygulama: Okul Önlerinde Yoğun Polis Mesaisi
İçeriği Görüntüle

“Evimizin balkonu denize bakardı, şimdi yeni yapılan duvarların arkasını görüyoruz. Denize değil, betona bakıyoruz artık.”

Bu şikâyet sadece estetik değil; aynı zamanda kent kültürünün, doğal değerlerin ve toplumsal yaşamın giderek bozulduğuna dair bir gösterge olarak görülüyor.

Kamu yararı göz ardı ediliyor

Mevzuat, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ve tüm vatandaşların eşit şekilde yararlanma hakkına sahip olduğunu açıkça belirtse de sahadaki uygulamalar bu çerçevenin dışına çıkmış durumda. Yerel yönetimlerin imar planlarını gözden geçirmesi, kaçak yapılaşmalara karşı daha sıkı denetim uygulaması ve kamusal erişimi yeniden mümkün kılacak düzenlemeler yapması gerektiği yönünde artan bir talep var.

Çevre ve şehircilik uzmanları, kıyıların yalnızca rekreasyon değil, aynı zamanda ekolojik ve sosyal denge unsuru olduğunu hatırlatıyor. Bugün alınmayan her önlemin, yarının geri dönüşsüz kayıplarına neden olabileceği vurgulanıyor.

Mersin’in kıyıları hâlâ kurtarılabilir

Tüm bu olumsuz tabloya rağmen uzmanlara göre geç kalınmış değil. Sahil boyunca kamuya açık alanların artırılması, mevcut yapılaşmaların denetlenmesi ve yeni projelerde kıyı koruma önceliğinin esas alınması hâlinde, Mersin’in kıyı potansiyeli sürdürülebilir şekilde korunabilir. Ancak bu, yalnızca idari bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal bir irade meselesi. Çünkü kıyılar sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da hakkı.

Kaynak: Haber Merkezi