Şehrin merkezinde, herkesin kolayca ulaşabileceği bir noktada konumlanan Le Cafe de Chat Noir, klasik Türk mutfağının sevilen sokak lezzetlerini vegan yorumlarıyla sunuyor. Menüsünde vegan tantuni, etsiz lahmacun, fırınsız çiğ köfte, fellah köftesi ve daha pek çok geleneksel tat, hayvansal hiçbir ürün kullanılmadan hazırlanıyor. Her tabakta hem doğaya hem canlılara saygı var.
Bu yönüyle kafe, sadece vegan beslenen bireyler için değil, sağlıklı ve etik yaşam arayışında olan herkes için cazip bir alternatif sunuyor. Aynı zamanda “vegan mutfağın sıkıcı ve lezzetsiz olduğu” yönündeki önyargıları da yıkmayı başarıyor.
Hayvansever Bir Mekân
Adını Fransızca “Siyah Kedi Kafesi” anlamına gelen Le Cafe de Chat Noir’den alan bu özel işletme, sadece yemekleriyle değil, atmosferiyle de fark yaratıyor. Kafe, sokak hayvanlarına açık, kedi dostu bir mekân olarak tasarlanmış. İçeride minik patili dostlara ait mama kapları, dinlenme alanları ve bolca sevgi var.
Öğrenci Dostu, Çevre Dostu
Fiyat politikasında da öğrencileri ve dar gelirli kesimi gözeten işletme, uygun fiyatlı menüleriyle dikkat çekiyor. Plastik kullanımını minimuma indiren kafe, geri dönüşüm ve atık yönetimi konularında da hassasiyet gösteriyor.
“Bir Tabakla Dünya Değişir mi?”
Böyle kafelerin çoğlaması gerektiğini vurgulayan Vegan Buse Demir, “Amacımız sadece vegan yemekler yemekler değil; aynı zamanda etik, doğa dostu ve hayvan haklarına saygılı bir yaşam biçiminin mümkün olduğunu göstermek. Ve böyle bir kafe görmek beni çok mutlu ediyor umarım daha fazla vegan kafeler,vegan lokantalar görürüz” dedi.
Le Cafe de Chat Noir, bu vizyonuyla sadece bir mekân değil, bir hareketin başlangıcı niteliğinde. Veganlığın artık yalnızca bir beslenme tercihi değil, dünyaya karşı sorumlu bir yaşam biçimi olduğunun göstergesi oluyor.
Le Cafe de Chat Noir, vegan yaşam tarzını benimseyenler kadar merak edenleri de bekliyor. İster bir tabak vegan tantuni denemek, ister kedilerle vakit geçirmek için… Bu kafe Mersin’de bir ilk, belki de bir devrimin başlangıcı.
