Sahte Bala Karşı Mücadelede Büyük Başarı!
Sahte Bala Karşı Mücadelede Büyük Başarı!
İçeriği Görüntüle

Yaz sıcakları Mersin’de yaşamı zorlaştırırken, artan hava kirliliği kentliler için daha büyük bir tehdit haline geldi. AccuWeather’ın güncel hava kalitesi raporları, kentte son birkaç gündür “kötü” seviyede sabit kalan AQI (hava kalitesi endeksi) değerlerini gösteriyor. Bugün itibarıyla ölçülen AQI değeri 61, ancak 25–27 Ağustos tarihleri arasında bu değerin 80–84 bandına tırmanması bekleniyor. En tehlikeli kirleticiler arasında sayılan PM2.5 ve yer seviyesindeki ozonun yüksek çıkması, bu durumun geçici olmadığını gösteriyor. Özellikle sanayi tesislerinin yoğunluğu, liman hareketliliği, artan inşaat faaliyetleri ve yaz trafiğiyle birleşince, Mersin’in hava kalitesi giderek daha fazla halk sağlığı sorunu haline geliyor.

Ölçümler alarm veriyor, Mersin'de hava kalitesi kötüleşiyor

AccuWeather’ın 24 Ağustos itibarıyla yayımladığı verilere göre Mersin’de hava kalitesi “kötü” kategorisinde. Bugün için kaydedilen 61 puanlık AQI, pazartesi ve salı günlerinde 80’e, çarşamba günü ise 84’e yükselecek gibi görünüyor. Bu da özellikle çocuklar, yaşlılar ve solunum hastaları için riskin büyüyeceği anlamına geliyor. PM2.5 değeri 61 µg/m³, ozon ise 55 µg/m³ ile her ikisi de “kötü” seviyede. PM10 için “orta” (34 µg/m³) ve NO₂ için “mükemmel” (19 µg/m³) değerler ölçülmüş olsa da, özellikle PM2.5 gibi ince partiküller, solunum yollarının en derinlerine kadar ulaşabiliyor. Bu da kısa vadede tahriş, uzun vadede ise kalp-damar hastalıkları ve KOAH gibi kronik rahatsızlıkların tetiklenmesi anlamına geliyor. Yaz güneşi altında ozon seviyelerinin yükselmesiyle birlikte, hava kalitesindeki düşüş daha da hissedilir hâle geliyor.

Kirliliğin görünmeyen kaynakları: Sanayi, inşaat ve şehir içi yoğunluk

Mersin’in kentsel yapısına baktığımızda hava kirliliği kaynaklarını görmek zor değil. Organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren tesislerin bacalarından yükselen duman, liman çevresindeki yoğun taşıma trafiği ve kent genelindeki büyük çaplı inşaatlar, hava kalitesini doğrudan etkiliyor. Şehir içi şantiyelerden kalkan toz bulutları rüzgârla mahalle aralarına kadar taşınıyor. Liman çevresinde akşam saatlerinde hissedilen ağır kokular ise deniz kıyısındaki sokaklara kadar yayılıyor. Yaz trafiği de tabloyu ağırlaştırıyor. Özel araç kullanımı arttıkça egzoz emisyonları çoğalıyor, sıcak ve nemli havada kirletici maddeler havada daha uzun süre asılı kalıyor. Sonuç olarak, şehrin üzerinde kalıcı bir sis perdesi oluşuyor ve bu görüntü artık geçici bir durum değil; şehirde yaşayan herkesin sağlığını ilgilendiren bir mesele.

Hekimler uyarıyor, kentli tedirgin

Mersinli yurttaşlar son günlerde nefes almakta zorlandıklarını açıkça ifade ediyor. Göğüste baskı hissi, boğazda yanma, gözlerde sulanma gibi şikâyetlerin yaygınlaştığı gözleniyor. Uzman hekimler, bu belirtilerin artmasını sürpriz olarak görmüyor. Astım, KOAH ve kalp-damar hastaları başta olmak üzere, çocuklar ve yaşlılar risk grubunda yer alıyor. Uzmanlar özellikle günün sıcak ve yoğun saatlerinde dışarıda uzun süre kalmamayı, iç mekânlarda ise hava sirkülasyonuna dikkat edilmesini öneriyor. Mümkünse maske kullanımı da tavsiye ediliyor. Vatandaşlar da duruma uyum sağlamaya çalışıyor: Parkta oyun süresini kısaltan çocuklar, toz nedeniyle güzergâhını değiştiren yayalar, akşamları cam açmak yerine klimanın iç hava moduna geçen aileler... Mersin’de temiz hava artık günlük hayatın küçük konforu değil, plan yapılırken dikkate alınması gereken bir unsur haline gelmiş durumda.

Şeffaf veri, sıkı denetim, yeşil ulaşım şart

Mersin’de hava kirliliğiyle mücadelede kalıcı çözümler için kapsamlı adımlar gerekiyor. İlk adım, hava kalitesi verilerinin şeffaf ve erişilebilir biçimde sunulması. Saatlik AQI değerleri ve kirletici türleri açıklandıkça, hem bireysel önlemler artar hem de kamuoyunun farkındalığı yükselir. Sanayi tesislerinin emisyonları bağımsız denetimle düzenli olarak kontrol edilmeli ve kural ihlallerine karşı caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı. İnşaat sahalarında toz bastırma uygulamaları –örneğin sulama, bariyerleme ve kapalı taşıma– kesintisiz sürdürülmeli. Ulaşımda ise toplu taşımayı cazip hâle getirecek düzenlemeler; örneğin sık sefer, aktarma kolaylığı ve gölgelikli duraklar gibi uygulamalar, özel araç bağımlılığını azaltabilir. Park alanlarının yeşil koridorlarla birbirine bağlanması ise yalnızca yaşam kalitesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda kentsel ısı adası etkisini azaltır ve havadaki tozun yayılmasını da engeller. Tüm bu adımlar bir araya geldiğinde, Mersin için daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre mümkün olabilir.

Kaynak: Kadriye Ahatoğlu Çoban