Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri olan Mersin’de arıcılık faaliyetleri, bu yıl da üreticilerin yüzünü güldürdü. Şubat ayında deniz seviyesinden başlayan arıların mesaisi, Ağustos ayının son günlerinde Toroslar’ın zirvesinde, 2 bin metrenin üzerinde bulunan Eğriçayır Yaylası’nda tamamlandı. Dünya Arıcılık Örgütü tarafından düzenlenen yarışmada “dünyanın en iyi balı” unvanını kazanan Eğriçayır balının son sağımı, görsel bir şölen havasında gerçekleşti.
Arıların Sıfır Rakımdan Zirveye Yolculuğu
Mersin, Türkiye’de hem tarım hem de hayvancılıkta önemli bir merkez konumunda bulunurken, arıcılık da kent ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Bölgede 4 binden fazla arıcı faaliyet gösteriyor. Kış mevsiminde sıfır rakımda başlayan arıcılık mesaisi, baharın gelişine paralel olarak Toroslar’ın farklı yüksekliklerine taşınıyor. Şubat ayında deniz seviyesinden başlayan bu yolculuk, adım adım yükselerek Ağustos sonuna kadar 2 bin rakımın üzerinde tamamlanıyor.
Eğriçayır Yaylası’nda gerçekleşen son bal hasadında kovanlardan çıkarılan balla dolu petekler çadırlara taşındı. Peteklerin sırları bal tarağı ile alındıktan sonra sağım makinelerinde süzülen bal, el değmeden teneke ve kutulara aktarıldı. Böylece hem hijyenik hem de doğal haliyle tüketiciye ulaştırılmaya hazır hale geldi.
TA Değeriyle Şifa Kaynağı
Arıcılardan Celay Çay, Eğriçayır Yaylası’nın bal üretimindeki özel önemine dikkat çekerek şu sözleri kullandı:
“Şu anda Torosların zirvesindeyiz, burası 2 binin üzerinde rakıma sahip. Eğriçayır balı, dünyanın en iyi balı seçildi. Bu balın en önemli özelliklerinden biri ise TA yani Toplam Aktivite değerine sahip olması. İnsanlar bu balı sadece lezzeti için değil, şifa amacıyla da tercih ediyor. Talep her geçen yıl daha da artıyor.”
Sezonun başında yaşanan kuraklıktan dolayı endişelendiklerini belirten Çay, “Kuraklık nedeniyle verimin düşük olacağını düşünüyorduk. Ancak yaylamızda kuraklıkta bile nektar sağlayan bitkiler var. Onlar sayesinde bu yılı oldukça verimli geçirdik. Sonuçta yüzümüz güldü. Önümüzdeki yıl da aynı şekilde üretim yapmayı ümit ediyoruz” dedi.
Çay ayrıca arıların yolculuğuna da değindi:
“Kışın arılarımızı deniz seviyesinde sıfır rakımda konaklatıyoruz. Bahar geldiğinde ise adım adım Toroslara çıkarıyoruz. Toroslarda bahar her yere aynı anda gelmediği için arılar da çiçeklerin açtığı yerlere taşınıyor. Yolculuğumuzun son durağı Eğriçayır Yaylası oluyor. Bundan sonra ise keçiboynuzu ağaçları nektar salgılarsa arılarımızı oraya taşıyacağız.”
Peteklerin Sırrı Alınıyor, Bal Süzülüyor
Bir diğer üretici Hayrettin Gürbüz de bu yılın oldukça verimli geçtiğini ifade ederek, “2025 yılı bizim için bereketli bir yıl oldu. Peteklerimizi kovanlardan çıkarıyoruz, sır tezgahlarında sırlarını alıyoruz. Daha sonra sağım makinelerinde süzerek el değmeden tenekelere koyuyoruz. Böylece balı en doğal haliyle tüketicilere ulaştırıyoruz” dedi.
Arıcılık faaliyetlerini eşiyle birlikte sürdüren Gökçe Çay da sağım işlemlerine aktif olarak katıldığını belirtti. Çay, “Bu yılın son bal hasadını gerçekleştirdik. Biz de bizzat sağım işlemini yaparak en saf ve doğal haliyle tüketiciye ulaştırıyoruz. Böylece insanların güvenle tüketebileceği balı sunmuş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Eğriçayır Balı Dünya Çapında Tanınıyor
Torosların zirvesinde üretilen Eğriçayır balı, yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da büyük bir üne sahip. Dünya Arıcılık Örgütü tarafından düzenlenen yarışmalarda defalarca ödül alan bal, özellikle şifa kaynağı özelliğiyle öne çıkıyor. Bölgedeki bitki çeşitliliği, yüksek rakımın sağladığı doğal ortam ve geleneksel üretim yöntemleri bu özel balın kalitesini artırıyor.
Her yıl binlerce kovanın taşındığı bu zorlu yolculuk, hem üreticilere kazanç sağlıyor hem de Türkiye’nin ihracatına katkıda bulunuyor. Eğriçayır balı, sadece sofralarda değil, sağlık açısından da tercih edilen doğal bir ürün olmayı sürdürüyor.
