Bireylerin iş ve akademik ortamında yetersizliğine bakılmaksızın akademik dünyada nasıl "parlatıldığını" biliyor musunuz? Deneyim süreci kriterlerin altında, iletişimi yeterli düzeyde değil, ekip çalışmasına uyumsuz ama bir şekilde , hep desteklenen, hep görünür olanlar... Peki bu kişiler neden tercih ediliyor? Gerçekten nitelikleri mi ön planda, yoksa başka gaye mi taşımakta?
Akademik kurumların görünmez eli olan kayırmacılık, çoğu zaman liyakati ezip geçerken, sistem içinde yer verilen kişilerin psikolojik yapısına dair güçlü ipuçları veriyor. Ne tuhaftır ki, uyumlu, üretken, çalışanlar değil de; çatışmacı, huzursuz, kendini sürekli kanıtlama peşinde koşan bireyler daha sık ön planda. Sormak gerek: Neden?
Cevap, komplekslerde saklı olabilir. Aşağılık kompleksiyle hareket eden bireyler, sisteme karşı doğal bir bağımlılık geliştirirler. Kendilerini yetersiz hissettikçe, “sisteme sadakat” gösterirler. Sorgulamazlar, eleştirmezler. Çünkü bulundukları yeri hak ettiklerine kendileri bile inanmazlar. Dolayısıyla pozisyonlarını koruyabilmek için, onları oraya yerleştiren güç merkezine körü körüne bağlanırlar. Bu da otorite için ideal bir profil sunar.
Diğer yandan, gerçekten yetenekli, bağımsız düşünebilen, yaratıcı bireyler ise genellikle "uyumsuz" etiketiyle yaftalanır. Neden? Çünkü bu kişiler alana var olan nitelikleri ile tutunurlar. Kimseye yaranmak zorunda hissetmezler. İşte bu özgürlük, bazı karar vericiler için bir tehdit olarak algılanır. Bu noktada tercih, uyum değil itaat üzerinden yapılır.
Yani sistem, görünürde “liyakat” derken, gerçekte “kontrol edilebilir” olanı arar. Ve çoğu zaman kontrol edilebilir olanlar; sosyal açıdan çatışmalı, psikolojik olarak bağımlı bireylerdir. Onlar için akademik unvan sadece bir başarı değil, aynı zamanda bir maskedir.
Elbette her istisna kaideyi bozmaz. Ancak yine de sorgulamak isterim:
Gerçekten bilgiye mi yatırım yapıyoruz, yoksa sadakate mi?
Unvan mı büyüyor, kompleks mi?
Kadrolar mı doluyor, kurumlar mı çöküyor?
Şeffaf, adil ve sağlıklı bir akademik dünya için sadece bilgi değil, psikolojik farkındalık da gerekiyor.