Yaklaşık 9 ay önce yapılan ve tekrar cumhurbaşkanı seçilen aynı zamanda milletvekilliği çoğunluğunu elde eden Ak parti ne oldu da kısa bir sürede belediye başkanlığı seçimlerinde çok büyük oy kaybına uğradı. Tabi bunu öncelikle Ak partinin değerlendirmesi lazım.Şu an harıl harıl bu değerlendirmenin yapıldığını biliyorum.İlk MYKK toplantısında bu konu görüşüldü ve gerekenin yapılacağı söylendi.Ancak şu ana kadar her hangi bir değişim olmadı.Benim anladığım kadarıyla Ak partinin Ekim ayında olağan kongresi var.Kırmadan,dökmeden kimseyi küstürmeden radikal değişiklikler yapılacaktır.Çünkü şu aşamada görevden almalar olsa tabanda ve teşkilatlarda büyük kırgınlıklar olabilir.Bunu bildikleri için şimdilik işi yavaştan alıyorlar.Ama ciddi bir çalışmanın olduğu aşikar.Özellikle kaybedilen il ve ilçelerin teşkilatları yeni dönemde ya aday olmayacak yada tasviye edilecek.Mesela Mersin teşkilatının iğneden ipliğe değişeceğini söyleyebilirim.Daha 9 ay önce 4 milletvekili çıkaran Ak parti mevcut iki belediyesini de kaybetti ve şu an Mersin’de Ak partinin elinde belediye bulunmamaktadır. 

       Ak Partinin Türkiye’de ikinci parti olmasının nedeni ne olabilir?Bu yenilginin sebebinin tamamıyla teşkilatlara bırakılması pek inandırıcı değil.Bunda Türkiye’de maalesef ekonomik gelişmelerin etkisi çok fazla.Özellikle cumhurbaşkanlığı ve millet vekilliği seçiminde millet Ak partiye son bir şans vermişti.Deprem bölgelerinde bile onca acıya ve yıkıma rağmen insanlar yüksek oranda Ak partiyi desteklediler.Ne kadar mağdur olurlarsa olsunlar yine kendi yaralarını Erdoğan’ın satacağına dair itikadini korudular.Ama ne yazıkki sonuç hüsran oldu. Ne bir yılda bitirileceği vaat edilen evler bitmedi.Zaten o boş bir vaatti.O kadar yıkımın bir yıl içinde temizlenip bitmesini beklemek havanda su dövmek gibi bir şeydi.Ama halk başka çaresi olmadığı için bu vaadi satın aldı fakat hayal kırıklığına uğradı.Yerel seçimde bazı yerleri kaybetti,kaybetmediği yerlerde ise oyları hayli düştü.

      Ak partinin seçim kaybetmesinin en önemli etkeni ekonomik sıkıntıları bir türlü çözememesidir.Her konuşmada enflasyonu tek haneye düşüreceklerini söylemelerine rağmen enflasyon katlanarak devam etti.Bu durum yüzde 5 azınlığın dışında toplumun büyük bir kısmını etkiledi.Bu sefer tencere kaynamadı ve Ak parti ikinci oldu.Ak parti yaklaşık 6.5 milyon oy kaybetti.Bu seçmenin büyük çoğunluğu oy vermeye gitmedi.Bir kısmı CHP’ye,bir kısmı YRP oy verdi.Bu Ak partiye bir cezalanma olarak telaffuz edildi.Ve üstelik seçimlerden sonra yapılan anketlerde Ak partinin oylarındaki erimenin devam ettiğini gösteriyor.Şimdi hükümet tasarruf tedbirleri alarak enflasyonu düşürmeye çalışıyor.Bence çok başarılı olacaklarını zannetmiyorum.Çünkü bütçe çok açık verdi ve kısa vadede bu bütçeyi doldurmak ve artıya geçirmek mümkün değil.

      Emekliler Türkiye’de şimdiye kadar Ak partinin oy deposu olarak değerlendirildi.Her şarta,bunca dar boğaza rağmen emekliler Ak partiye desteğini sürdürdüler.Taki bu seçime kadar.Ama her defasında emeklilerin durumunu düzelteceğim diye vaatte bulunan hükümet Mehmet Şimşek bariyerini bir türlü aşamadı.Son yapılan ankette şayet seçimden önce hükümet emeklilerin durumunu düzelten bir çalışmayı yapsaymış yine gerekli oyu alacakmış.Ne yazık ki bunu bile bile bir adım atmadı hükümet.Hatta bizzat cumhurbaşkanı emekliye zam yaparsak diğer memur ve çalışanlara bir şey veremeyiz demişti.Çünkü bütçe imkanları zam verilemeyecek kadar açık vermişti.Maaşı 10 bin TL olan emekli bu şartlarda artık bağrına taş basamayacağım diyerek ya oy vermeye gitmedi veya muhalefete oyunu verdi.

      Şatafat ve kibir,israf ve ihtişam Ak partinin sırtına yapışmış melün etkenler.Bu durumu kendileri de itiraf ediyorlar.İtibardan tasarruf edilmez düstüru tepeden alt kademelere kadar iktidara sirayet etmiş vaziyette.Bunu el değiştiren belediyelerde gördük.Yani el insaf bu ekonomik krizde bu nasıl bir şatafat bu ne biçim bir savurganlık.Anlamak mümkün değil. İşte bu virüs Ak partinin içine girmiş ve seçimde negatif olarak sandıklara yansımıştır. Bu yaşantıya barışık olanların bir anda bundan vazgeçmesi zordur.Yurt dışına gidip istakoz yiyenler,rolex saatle poz verenler belli ki bu seçim yenilgisinden ders almamışlar.

     İsrail ile olan ticari ilişkiler özellikle YRP tarafından sıkça gündeme getirildi.İlk başlarda iktidar tarafı bu iddiayı inkar etme yoluna gitti.Hatta iktidarı destekleyen Akit gazetesi bu iddia hakkında muhalefete ağır eleştirilerde bulunarak bunlar iftiradan ibaret dedi.Ama sonunda Ak parti İsrail ile olan ticari ilişkileri dondurmak mecburiyetinde kaldı. Şimdi muhalefetin iddialarına iftira diyenler ne düşünüyor merak ediyorum.İsrail’in saldırısından tam 7 ay sonra geldi bu yasak. O zamana kadar Filistinde çok can kaybı oldu. Bir tarafta Filistin’i destekleyen mitingler yapılırken bir tarafta ticarete devam etmek hangi akla hizmet ediyor anlamak mümkün değildi.Ak parti bu cepheden de büyük oy kaybına uğradı.

       Yabancılar meselesi ülkemizin kanayan yarası.Demokrafik yapımızın değişmesi bir yana bu ekonomik krizde Suriyeli ve Afganlılara yapılan yardımlar kendi halkımızdan esirgeniyor.Bir taraftan yeni evlenenlere en az 3 çocuk yapın diye tavsiyede bulunanlar bu şartlarda bir çocuğa dahi bakamaz hale geldi.Türk nüfusunda doğurganlık yüzde 1.7 seviyesine düşerken Suriyelilerle 5.4 seviyesinde.Bu gidiş pek hayra alamet değil.Böyle giderse Türk nüfusu gittikçe yaşlanacak yabancılar genç bir nüfusla ülke nüfusuna hücum ederek demokrafik yapmızı değiştirecek.Ve hükümet bu durumu bile bile konuya duyarsız kalıyor, hatta destekliyor.Bu durumda Ak partinin oy kaybetmesine neden oldu.

       Daha bir çok neden sayabiliriz ama bunlar tali etkenlerdir.Esasen Ak parti artık metal yorgunluk yaşıyor.22 yıllık bir iktidarın bunu yaşamaması mümkün değil.Daha seçimlere 4 yıl gibi uzun bir süre var.Bakalım bu sürede Ak parti bu eksikliklikleri iyi değerlendirip yeniden birinci parti olacak mı? Yoksa daha önce eriyip giden partilerin akıbetine uğrayıp tarih sahnesinden silinecek mi?Bunu hep birlikte göreceğiz.