Tarsus’un ismiyle ilgili en yaygın anlatım, mitolojik kahraman Pegasus’un Kilikya Ovası’nda yolunu kaybedip bugünkü Tarsus’un bulunduğu yerde ayağını sakatlaması efsanesidir. Bu olaydan dolayı, Latince'de “ayak tabanı” anlamına gelen Tarsos kelimesinin buraya verildiği öne sürülür. Bir diğer mitolojik anlatım ise Perseus’un rüyasında ayak tabanını kaybettiği noktaya şehir kurmasıyla ilişkilidir. Bu anlatılar, Tarsus’un adının mitolojiyle iç içe geçmiş güçlü bir kimliğe sahip olduğunu gösteriyor.

Tarihi Kaynaklar Ne Diyor? Tarsus’un Adı Yazılı Belgelerde Nasıl Geçiyor?

Mitolojik efsanelerin dışında, Tarsus adı binlerce yıl öncesine dayanan yazılı belgelerde de geçmektedir. Hitit kaynaklarında “TAR-ŞA” veya “URU-TAR-SA”, Asur kaynaklarında ise M.Ö. 9. yüzyıla ait belgelerde “TARZİ” olarak anılmıştır. Antik çağ tarihçilerinden Strabon ise Tarsus’un, Argoslular tarafından kurulduğunu belirtmektedir. Bu veriler, Tarsus’un yalnızca sözlü anlatımlarla değil, somut belgelerle de geçmişe dayanan bir isim olduğunu kanıtlamaktadır.

Tarsus 4

Tanrıların İzinde: Tarsus Adı Antik Kilikya İnançlarına mı Dayanıyor?

Bazı akademik görüşler, Tarsus’un adının Kilikya’nın kadim tanrılarından TARHUN, TARKON veya TARHUNDARABA gibi isimlerden türediğini ileri sürmektedir. Bu tanrılar Hitit metinlerinde de geçmektedir ve Tarsus adı zamanla Asurca’da TARZI, Aramice’de TARZ, Grekçe’de TARSOS, Latince’de ise TARSUS biçimlerine dönüşmüştür. Bu görüş, ismin evrimini dilsel olarak izlenebilir kıldığı için oldukça dikkat çekicidir.

Arap Tarihçilerin Kaleminden: Tarsus’u Kim Kurdu?

İslamî kaynaklar, Tarsus’un kökeni konusunda çeşitli rivayetler sunar. Evliya Çelebi, Tarsus’un Nuh’un torunu tarafından kurulduğunu aktarırken, bazı Arap kaynakları şehir adını “Efsus” veya “Arsus” olarak kaydeder. “Miratü’l-İber” adlı eserde ise kentin kurucusunun Nuh Peygamber’in torunu Tarasis olduğu ifade edilir. Şemseddin Sami ise Tarsus’un Fenikeliler tarafından kurulduğunu iddia eder. Bu farklı görüşler, Tarsus’un sadece bir şehir değil; farklı inançların ve medeniyetlerin birleştiği bir merkez olduğunu göstermektedir.

Gözlükule Kazıları Konuşuyor: Tarsus Ne Zaman Yerleşim Yeri Oldu?

1934-1939 yılları arasında Amerikalı arkeolog Hetty Goldman’ın Gözlükule’de yaptığı kazılar, Tarsus’un Neolitik döneme kadar uzandığını ortaya koymuştur. Bu bulgular, Tarsus’un belirli bir kişi tarafından değil, zaman içinde doğal olarak oluşmuş bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. Arkeolojik katmanlar, Tarsus’un tarih boyunca kesintisiz bir yerleşim alanı olarak varlığını sürdürdüğünü ispatlamaktadır.

Tarsus 1

Her Uygarlık Bir İsim Bıraktı: Roma’dan İslam Dünyasına Tarsus’un Lakapları

Roma döneminde Tarsus, imparatorlara atfedilen unvanlarla anılmıştır: Hadrianus döneminde “Hadriane”, Severus döneminde “Severiane”, Caracalla döneminde “Antoniniane” gibi isimler kullanılmıştır. Araplar döneminde TARSÛS ve TERSÎS adlarıyla anılan şehir, Osmanlı döneminde de aynı isimle tarihsel bir süreklilik taşımıştır. Bu da Tarsus’un tarih boyunca her dönemde stratejik ve kültürel değerini koruduğunu göstermektedir.

Tarsus’un Kültürel DNA’sı: Farklı Halklar, Tek Şehir

Tarsus’un tarihsel yapısını sadece coğrafi konumu değil, farklı medeniyetlerin bıraktığı izler şekillendirmiştir. Luwi-Hititlerden Suriyelilere, Fenikelilerden Yunanlılara, Romalılardan Araplara kadar pek çok halk bu topraklarda iz bırakmıştır. Bu kültürel çeşitlilik, Tarsus’u bir medeniyet mozaiğine dönüştürmüş, şehir kimliğine derinlik katmıştır.

Tarsus’un Adının Evrimsel Yolculuğu TARZİ’den TARSUS’a

Tarsus’un isminin günümüze ulaşan şekli, aslında binlerce yıllık bir dil ve kültür değişiminin sonucudur. Hitit metinlerinde “TAR-ŞA” olarak geçen bu isim, Asur belgelerinde “TARZİ”, Aramice metinlerde “TARZ” ve Antik Yunan kaynaklarında “TARSOS” olarak kayda geçmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde Latince’ye “TARSUS” şeklinde aktarılmış ve bu biçimiyle bugüne kadar korunmuştur.

Türk Sporunun Geleceği Mersin’den Doğuyor: EYOF’ta Tarihi Başarı!
Türk Sporunun Geleceği Mersin’den Doğuyor: EYOF’ta Tarihi Başarı!
İçeriği Görüntüle

Bu evrimsel süreç sadece bir isim değişikliği değil, aynı zamanda Tarsus’un hangi uygarlıkların etkisi altında kaldığının da bir göstergesidir. Her dilin, kendi fonetik ve kültürel kodlarıyla Tarsus’a bir şekil vermesi, kentin medeniyetler arası geçiş bölgesi olduğunu da ispatlamaktadır.

Özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde, Tarsus’un adı yalnızca bir yer adı değil; aynı zamanda bir unvan olarak da kullanılmıştır. Antik dönem sikkelerinde ve resmi belgelerde “TARSOS” ifadesine sıklıkla rastlanırken, bu adın İslam dünyasında “TARSÛS” biçimini aldığı da görülmektedir.

Bugün hâlâ “Tarsus” olarak kullanılan bu ad, Anadolu’da yer adı değişmeden günümüze kadar gelen ender örneklerden biri olma özelliğini taşımaktadır. Bu da Tarsus’un yalnızca fiziksel olarak değil, dilsel ve kültürel olarak da süreklilik içinde geliştiğini gösterir.Tarsus 3

Adıyla Yaşayan, Tarihiyle Konuşan Bir Şehir

Tarsus, hem adının kökeni hem de tarihi gelişimiyle benzersiz bir şehir örneğidir. Arkeoloji, mitoloji ve tarih biliminin kesişim noktasında yer alan bu kadim kent, yalnızca Mersin’in değil, tüm Anadolu’nun geçmişine ışık tutmaktadır. Bugün hâlâ kullanılan “Tarsus” ismi, yüzyıllar boyunca değişmeden gelmiş nadir şehir isimlerinden biridir. Bu da Tarsus’u sadece bir yerleşim değil, aynı zamanda tarihsel bir hafıza merkezi hâline getirmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi