Hafta sonu kişisel tarihimde önemli günlerden birini yaşadım. Lise eğitimini gördüğüm Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun oluşumuzun 50. yılında, öğrenim gördüğümüz lise binasında, lise arkadaşlarımla bir araya geldik.

Osmanlı döneminde açılan o günden bu yana yüz seneyi aşkındır Kara Harp Okuluna öğrenci yetiştiren Kuleli Askeri Lisesi artık yok, kapatıldı.

Mezuniyetimizin 50. yılını kutladığımız yer, Türkiye’nin dört bir yanından çocuk yaşta gelip, birbirimizi birlikte büyüttüğümüz ve birer delikanlı olarak mezun olduğumuz yerdi. Koğuşumuzu, kısım adı verilen dersliklerimizi, kantinimizi, sinema salonunu, yemekhaneyi, iç bahçeyi, dış bahçeyi dolaştık, fotoğraflar çektirdik.

Sevinçliydik, üç yıl yirmi dört saat birlikte yaşadığımız arkadaşlarımızla, çocukları, gelinleri, damatları ve torunlarıyla bir araya geldik, birlikte anılarımıza yolculuk yaptık, özlem giderdik.

Hüzünlüydük artık Kuleli Askeri Lisesi yoktu. Yerinde Milli Savunma Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu vardı. Tesellimiz ise bu tarihi binanın yine bir öğretim kurumuna ev sahipliği yapmasıydı.  

Sevinçliydik liseden mezuniyetimizin ellinci yılını kutlayacak bir yaşa ulaşmış, bu coşkuyu aynı şansa sahip olmuş arkadaşlarımızla paylaşıyorduk.

Hüzünlüydük, bizi hayat yolunun bir yerinde bırakıp sonsuz yolculuğuna çıkan arkadaşlarımız aramızda yoktu. Onları anılarımızla, saygı ve sevgiyle andık.

Charlie Chaplin’in bilindik bir sözü vardır; "Yağmurda yürümeyi hep sevmişimdir, böylece kimse ağladığımı görmez.” diye. O gün de öyle çisil çisil bir yağmur vardı sevinç ve hüzün gözyaşlarımızı birbirimizden, sevdiklerimizden saklayan.

Yaralı bir devreydik, yarısına yakını üsteğmen iken askeri idare tarafından ordudan atılmış; hayatları altüst edilmiş bir devre; son yıllarda yapılan haksızlık devlet tarafından kabul edilerek rütbeleri, emeklilik hakları iade edilerek yaraları bir nebze sarılmış olan bir devre…

Bu buluşmamızda biraz daha iyileştik.

Biliyorum ki her birimiz Kulelideki anılarımıza giderken şimdiye kadar yaşadıklarımızdan büyük ölçüde sıyrılarak, o saf anlara geri döndük.

Ben kısımda (derslikte) sıramda yıllar önce şehit düşmüş Kadir Kılavuz’la birlikte oturuyordum mesela.

Koğuşumda kalk borusunun sevimsiz sesini duydum. Yemekhanede yapılan muziplikleri yaşadım gülümseyerek, iç bahçede yüz metre koştum. İçtimaya katıldım, tekmil verdim. Tören adımlarıyla resmigeçit yaptım. Dış bahçede elli yıl önce geçen gemileri seyrettim. Sinema salonunda Metro Goldwyn Mayer aslanıyla birlikte kükredim. Mezuniyet töreninde Fizik Birinciliği ödülünü almak için kürsüye yürüdüm…

Daha neler neler…

Buluşma Zihni Yetişkin’in koordinatörlüğünde birlikte görev yapan yedi arkadaşımızın çok titiz ve ayrıntılı çalışmaları sonucunda baştan sona kusursuz geçti. Programda en ufak bir aksama olmadı.

Yabancı Diller Yüksek Okulu Kuleli Yerleşkesi Komutanı P. Alb. Cumhur Yazgan ve komutasındaki personelin organizasyonu ve misafirperverliği her türlü takdirin üstündeydi. Yerleşke Komutanın ve devre adına söz alan Mithat Baydur’un yaptığı konuşmalar duygu yüklüydü ve hepimizi duygulandırdı.

50 yıl önce olduğu gibi Kuleliden yine gemiyle ayrıldık. Yine boğaz turunu yaparken evinden ayrılmış bir delikanlının hüznü yakalar bizi diye düşünmüştüm, yaş aldığımızı unutarak. Onun yerine günümüzü yaşamaya başladık. Bir arada olmanın mutluluğunu yemek yiyerek, kafa çekerek, müzik dinleyip, dans ederek, göbek atarak doyasıya yaşadık.

Dilekler 60. yılda tekrar bir araya gelmek…

Dilekler gerçekleşsin ve 50. yıla katılan, manisi olduğu için katılamayan her arkadaşım 60.  yılda bir araya gelsin…

Organizasyonda emeği geçen ve katılımlarıyla bu etkinliği güzelleştiren herkese çok teşekkür ediyorum.