DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, 2025-2026 Adli Yılı’nın başlaması dolayısıyla kapsamlı bir açıklama yayımladı. Ekmen, yargının bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve savunma hakkı başta olmak üzere hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde köklü reformlara duyulan ihtiyacın altını çizdi.

Yargı, Toplumun Nefes Alma Alanı Olmalıdır

Ekmen, yeni adli yılın yalnızca takvimsel bir başlangıç değil, aynı zamanda yargı düzeninin işleyişinin ve toplumsal adalet beklentilerinin yeniden değerlendirildiği kritik bir dönüm noktası olduğunu belirtti. “Yargının işlevini, hukukun üstünlüğünü tesis eden ve devletin meşruiyetini pekiştiren bir mekanizma olarak ele almak gerekir” diyen Ekmen, Anayasa’nın 9. ve 138. maddelerinin yargının bağımsızlığını güvence altına aldığını hatırlattı. Ancak yasal güvencelerle desteklense dahi, bağımsızlığın uygulamada karşılık bulmadığı bir yargı sisteminin toplumsal güveni güçlendiremeyeceğini vurguladı. Ekmen, “Bağımsızlığını yitiren bir yargı, adalet dağıtmak yerine güven bunalımı üretir” ifadeleriyle bağımsızlık ilkesine dikkat çekti.

Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı, Devletin Meşruiyetinin Temelidir

Ekmen, yargının bağımsız ve tarafsız olmasının sadece bireysel hakların korunması açısından değil, aynı zamanda devletin meşruiyetinin sağlanması açısından da kritik olduğunu belirtti. “Yargı kurumlarının, bağımsız ve tarafsız biçimde görev yapabildiği bir düzenin tesisi, bireysel hakların korunmasını ve devletin kurumsal meşruiyetinin sağlam temellere oturmasını sağlayacaktır” diyen Ekmen, yeni adli yılda bu ilkelere daha güçlü bir bağlılığın önemine dikkat çekti.

Ekmen ayrıca, özgürlüğün kural, kısıtlamanın ise istisna olması gerektiğini vurguladı. Anayasa’nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesi kapsamında tutukluluğun yalnızca istisnai bir tedbir olarak uygulanması gerektiğini hatırlatan Ekmen, ülkemizde uzun süreli tutukluluk uygulamalarının zaman zaman bu ilkeyi ihlal ettiğini ve masumiyet karinesiyle bağdaşmayan sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Özellikle siyasal nitelikli davalarda sanıkların uzun süreli tutuklulukla karşı karşıya kalmasının adil yargılanma hakkının özünü zedelediğine dikkat çekti. Ayrıca yargılamaların makul sürede tamamlanmamasının toplumsal güvenin aşınmasına yol açtığını sözlerine ekledi.

Yargı, Güvenlik ve Özgürlük Dengesini Sağlayan Yegâne Kurumdur

Yeni adli yılın sembolik söylemlerle değil, esaslı reformlarla anılması gerektiğini vurgulayan Ekmen, “Yargı, bireylerin ve toplumun bütününün güvenlik ve özgürlük dengesini tesis eden yegâne kurumdur. Bu nedenle yeni adli yıl temennilerle değil, köklü reformlarla anılmalıdır” dedi.

Ekmen, bu kapsamda atılması gereken adımları şöyle sıraladı:

Mesut Süre olayı nedir? Mesut Süre’ye ne oldu, İlişki Testi programından neden kovuldu?
Mesut Süre olayı nedir? Mesut Süre’ye ne oldu, İlişki Testi programından neden kovuldu?
İçeriği Görüntüle
  • Tutukluluğun istisnai bir tedbir olarak uygulanması,
  • AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının gecikmeksizin ve eksiksiz uygulanması,
  • Hâkim ve savcıların mesleki bağımsızlıklarını güçlendiren objektif ölçütlerin hayata geçirilmesi,
  • Yargı süreçlerinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu denetiminin kurumsallaştırılması,
  • İfade ve basın özgürlüğüne yönelik yargı kararlarının demokratik toplum gerekleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi,
  • Savunma hakkının ayrılmaz parçası olan avukatların mesleki güvenliğini teminat altına alacak düzenlemelerin güçlendirilmesi.

Ekmen, açıklamasını, “Bu yeni dönemin, toplumsal güveni yeniden tesis edecek adımların atıldığı, adaletin gecikmediği ve herkes için eşit şekilde işlediği bir yıl olmasını temenni ediyorum” sözleriyle tamamladı.

Kaynak: Haber Merkezi