İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, avukatlarıyla birlikte yarınki duruşmaya katılmama kararı aldı. Kararın gerekçesi olarak, davanın hukuka aykırı biçimde Çağlayan Adliyesi’nden Silivri Cezaevi Kampüsü'ne taşınması gösterildi.
İmamoğlu hakkında açılan dava, 27 Ocak 2025 tarihinde Saraçhane’de yaptığı “Turpun Büyüğü” başlıklı basın açıklaması nedeniyle başlatılmıştı. İlk duruşmanın yarın yapılması bekleniyor.
Konuya ilişkin yapılan resmi açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, soruşturmalarda yaşanan hukuksuzlukları dile getirmesi nedeniyle açılan davanın yarınki ilk duruşması hukuka aykırı usullerle Silivri’ye alındığı için İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve avukatları duruşmaya katılmayacaktır.”
“Turpun Büyüğü” Açıklaması Ne İçeriyordu?
İmamoğlu’nun yargılanmasına neden olan konuşma, 27 Ocak 2025’te Saraçhane’de düzenlenen basın toplantısında yapılmıştı. “Turpun Büyüğü” başlığıyla düzenlenen toplantıda İmamoğlu, bir bilirkişinin ismini açık şekilde vererek AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben şu ifadeleri kullanmıştı:
“Evet Sayın Cumhurbaşkanı; sizde böyle maharetli bilirkişi S. beyler oldukça, siz de binlerce bilirkişi arasından, nokta atış S. bey bilirkişisini bulan yargı mensupları oldukça, bir davanın öncesinde ya da yürüyen sürecin öncesinde, heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz.
Ne var ki, sizin turp zannettikleriniz, bu milletin gönlünde zerre yer etmez. Sayın Cumhurbaşkanı; turpun büyüğü senin heybenden çıktı.
Aslında işin çok kolay. Bu kadar heybe sırtında taşımana gerek yok. Bu kadar yük taşıyacağına, kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet ettiğin an rahatlayacaksın. Yastığa başınızı koyduğunuzda huzurla uyumak kadar güzeli yoktur.”
Duruşmanın Silivri’ye Alınması Ne Anlama Geliyor?
Normal şartlarda İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde yapılması beklenen duruşmanın son anda Silivri Cezaevi kampüsüne alınması, hem İmamoğlu cephesi hem de hukuk çevrelerince "siyasi müdahale" olarak değerlendiriliyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde muhalefetin öne çıkan adayı olan İmamoğlu’nun davada siyasi baskı altında olduğu iddiaları bu kararla daha da alevlendi.