Aynalıgöl, Akdeniz kıyısında, dağ yamacına açılmış sarkıt ve dikitlerle bezeli devasa bir yer altı boşluğu olarak tanımlanıyor. 1999 yılında tesadüfen keşfedilen mağara, zamanla yapılan çevre düzenlemeleriyle birlikte turizme kazandırıldı. Ancak hâlâ birçok kişi tarafından varlığı bilinmiyor. Aynı şekilde Göksu Kanyonu da, Mersin’in iç bölgelerinde yer alan ama adeta bir doğa koridorunu andıran görkemiyle sadece bölge halkının rotasında yer alıyor.

Gilindire Mağarası, yerin altındaki gizli bir Akdeniz

Gilindire Mağarası, Aydıncık ilçesinin Sancak Burnu mevkiinde, denize hâkim bir kayalığın içine gizlenmiş durumda. Mağara girişine ulaşmak için 560 basamaklı bir merdiven sisteminden iniliyor. Ziyaretçiler, mağara içine adım attıkları anda tamamen farklı bir atmosfere geçiş yapıyor. İçeride sıcaklık yıl boyu sabit kalıyor: yaklaşık 18 derece. Nem oranı ise yüzde 90’ın üzerinde. Bu sabitlik, mağaranın doğal yapısını bugüne kadar koruyabilmesini sağladı.

Aynaligol1

Mağaranın içinde irili ufaklı sayısız sarkıt ve dikit yer alıyor. Bunların bazıları 10 metreden uzun. Ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken bölüm ise, mağaranın derinliklerinde yer alan doğal göl. “Aynalıgöl” olarak adlandırılan bu su birikintisi, adeta bir cam gibi tüm tavan oluşumlarını yansıtıyor. Yüzeyinde en ufak bir titreşim bile yok. Bu yansımalar, mağaraya “aynalarla kaplı bir salon” izlenimi veriyor. Suya girmek yasak, ancak mağaranın ziyaret rotası boyunca göle birkaç noktadan bakılabiliyor.

Göksu Kanyonu, Torosların ortasında kaybolmuş bir vadi

Mersin’in Silifke ilçesinden başlayarak Toros Dağları’na doğru yükselen Göksu Kanyonu ise, yerli halkın doğayla iç içe kalmak için tercih ettiği az bilinen noktalardan biri. Göksu Irmağı’nın binlerce yılda oluşturduğu bu kanyon, dik kaya duvarları, derin geçitleri ve gürül gürül akan suyu ile tam anlamıyla bir doğa harikası. Kanyon boyunca ilerledikçe farklı noktalarda doğal havuzlar, küçük şelaleler ve göletler oluşuyor.

Kanyon rotası, hem doğa yürüyüşçüleri hem de kampçı gruplar için ideal parkurlardan biri olarak değerlendiriliyor. Ancak bölge hâlâ büyük turizm firmalarının radarına girmiş değil. Bu da kanyonun doğallığını büyük ölçüde korumasına imkân tanımış durumda. Yürüyüş yapanlar sık sık yaban keçisi, kartal ve farklı kuş türleriyle karşılaşabiliyor. Bu özellik, bölgeyi yalnızca manzara değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik açısından da değerli kılıyor.

Aynaligol2

Yürüyüş rotası boyunca cep telefonu sinyallerinin kesilmesi, özellikle şehir stresinden uzaklaşmak isteyenler için bu bölgeyi cazip kılıyor. Yerel yönetimler, yakın zamanda bölgede yönlendirme tabelaları ve güvenlik noktaları oluşturmak üzere proje çalışmaları başlattı. Ancak alan hâlâ kontrolsüz olduğu için ziyaretlerin rehber eşliğinde yapılması öneriliyor.

Az bilinen ama büyük potansiyele sahip doğal miraslar

Gilindire Mağarası ve Göksu Kanyonu, Mersin’in turistik tanıtımlarında ön planda yer almayan ama ziyaretçileri etkileyen yerler arasında bulunuyor. Özellikle sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, son yıllarda bu bölgelere olan ilgiyi artırdı. Ancak her iki doğal alan da hâlâ büyük ölçüde bakir durumda.

Mersin Valiliği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, bu doğal alanların koruma-kullanma dengesi gözetilerek ekoturizme açılmasının hedeflendiği ifade ediliyor. Aynalıgöl çevresinde tesisleşmenin sınırlı tutulması, Göksu Kanyonu’nda ise yapılaşmanın tamamen engellenmesi planlanıyor. Böylece doğa bütünlüğü korunarak, bölgeye özgü flora ve faunanın yaşam alanları sürdürülebilecek.

Tarsus’ta bir mağara var ki içine girmek cesaret istiyor! Mitolojideki o lanetli kapı gerçekten açık mı?
Tarsus’ta bir mağara var ki içine girmek cesaret istiyor! Mitolojideki o lanetli kapı gerçekten açık mı?
İçeriği Görüntüle

Ziyaretçilerin fotoğraf çekmek dışında doğaya müdahale etmeden bu alanlarda vakit geçirmesi isteniyor. Uzmanlar, özellikle mağara ortamlarında iklim dengesinin korunması için ses, ışık ve temas hassasiyetine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Gilindire Mağarası’nın aynalı suları, Göksu Kanyonu’nun duvar gibi yükselen kayalıkları ve sessizliği, Mersin’in doğaya açılan iki özel penceresi olarak varlığını sürdürüyor. Bu alanlara girenlerin ortak duygusu ise aynı: Geri dönmek istememek.

Muhabir: Haber Merkezi