Yaklaşık 10 yıldır yalnız yaşıyordum.Bir çok teşebbüse rağmen ikinci evliliği yapamamıştım.Allah kısmet etti Fas’lı bir hanımla hayatımı birleştirdim.Şimdi durup dururken kendinden neden bahsediyorsun diyen okuyucularım vardır.Haklısınız ama şimdi konuyu öğrenince bana hak vereceksiniz.Biz hep öğünüyoruz ya;eğitimimiz şöyle iyi,ülkemiz eğitimde çok büyük aşamalar kaydetti diye.Ne yazık ki bu gerçeği yansıtmıyor.Sadece yöneticilerin ajandasında zamanı gelince bir aparete dönüşen söylemlerden ibaret.Milli refleks eğitimde de önümüze çıkarılıyor.Söylenenler ile icraat arasında yüzde yüz fark var.Bunu somut delillere dayandırarak izah etmeye çalışacağım.Türkiye PİSA sonuçlarına göre 2018 yılında matematik alanında 42.sırada iken 2022 yılında 39. olmuş.Fen alanında 39 dan 34 yükselmiş.Okuma alanında 40 tan 36 yükselmiş.Her ne kadar biraz yükselme var gibi gözükse de OECD ülkelerinin ortalamasının altında kaldı.Maalesef her 10 öğrenciden 3 nün okuduğunu anlamadığı görülüyor.Bu bizim eğitim sistemimizin ezbere dayalı bir seyir izlemesinden kaynaklanıyor.Özellikle ilk öğretim çağına gelen 360 bin civarında çocuk okula gitmiyor. Hani ilk öğretim mecburiydi.Bunu takip

edecek olan Milli Eğitim Bakanlığı değil mi?

Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun yüzde 15.9 u 1 yabancı dil biliyor,yüzde 2.3 ü 2 yabancı dil,yüzde 0.3 ü 3 yabancı dil biliyor. Nüfusun yüzde 81.8 i hiç yabancı dil bilmiyor. Avrupa’da nüfusun yüzde 65 i en az bir yabancı dil biliyor.Şimdi gelelim benim ilk farağrafta Fas’lı biriyle evlenme meseleme.Bu çok dikkatimi çeken bir konu olduğu için buraya eğildim.Eşim 4 dil biliyor.Ana dili hariç. Fas’ın nüfusu 37.8 milyon civarında.6-12 yaş arasında okuma mecburiyeti var.İlk okuldan üniversiteye kadar eğitim ücretsiz.Gelir seviyesi orta düzeyde.Gelir kaynağı,tarım, imalat ve balıkçılık.Fas 1956 yılında bağımsızlığa kavuşmuş ve monarşi ile idare edilmektedir.Yıllarca Fransa ve İspanya tarafından sömürü altında kalan bir ülkenin eğitim seviyesinin ne kadar düzgün olduğunu görünce hayretler içinde kaldım.

Bizde 25 milyon öğrenci var.Bizde de ilk öğretim mecburi.Ama eğitimde sık sık reform altında yapılan değişiklikler büyük bir handikap oluşturuyor.Öyle ki; bu iktidarın atanan her bakanı kafasına göre bir sistem icat etti.Sistemin temel taşlarıyla oynadılar. Bu sistem tamamıyla ezbere dayanan ve kadük kalmaya maruz bir kör topal vaziyette dostlar alışverişte görsün diye devam ediyor. Ama bakanlarımız her seferinde eğitimimizin Avrupa seviyesinde olduğunu iddia etmekten geri durmuyorlar.Lise kısmı özel okul desteği ile yürütülüyor.Devlet özel olarak bu okullara teşvik veriyor.Parası olanlar devlet okuluna çocuklarını yollamıyor.Hani hep deriz ya; eğitimde fırsat eşitliği var.Buna acaba kaç kişi inanıyor?Devlet okulu ile özel okul eğitimi arasında dağlar kadar fark var ama son zamanlarda mantar gibi çoğalan özel okullarda da eğitimin kalitesinin düştüğünü söyleyebiliriz.En iyi eğitim verildiği kabul edilen Fen Lisesinde durum nasıl ona bir bakalım.2003-2004 yılında 61 fen lisesi varken,bu sayı 2018 de 309’u geçmiştir.Her açılan okul ne yazık ki kaliteyi düşürüyor.Fen liselerine atanan öğretmenler özel bir sınavdan geçirilirken son zamanlarda bu kural ortadan kalktı.

Gelelim üniversitelere.Orada da tam bir fecaat vardır.Bugün ülkemizde 208 üniversite vardır.Bunların 129’u devlet,75’i vakıf üniversitesidir.Her ile bir üniversite açmak gayesiyle eğitimin kalitesini düşürdüler.Bir çok üniversite sadece binasıyla var olup yeterli araç gereç ve öğretim üyesine sahip değildir.Açılan bir çok fakülteye öğrenciler tercih yapmamaktadır.Ordu üniversitesi ziraat fakültesine bu yıl hiç bir öğrenci müracaatta bulunmamıştır.Bununla ilgili pek çok örnek verilebilir.Yani üniversite sayısını artırarak Avrupa Birliğine girme şansını elde edeceğini zanneden iktidar bu konuda da yanıldığını anladı.Önemli olan üniversite sayısı değil kaliteli bir eğitimdir.Son yıllarda dünyada ki ilk 500 üniversite içinde bir tane üniversitemiz yoktu.Güzide üniversitelerimiz iktidarın kadrolaşma hesapları yüzünden bilimsel gerçeklikten hızla uzaklaşmaktadır.Bunun en somut örneği Boğaziçi Üniversitesidir.

Sonuç olarak eğitim sistemimiz sos vermeye devam ediyor.Gözde bir kaç lise ve üniversite dışında bir çok okul gerekli perfonmanstan hayli uzaktadır.Bizim acilen eğitimde en kaliteli ülkelerin sistemini inceleyerek gerekli adımları atmamız lazım. Bu kısır döngü devam ettiği ve gereksiz müdahalelerin son bulmadığı müddetçe eğitimde başarıyı yakalamamız mümkün değildir.Eğitim liyakat işidir.İşi ehline vermek gerekir.Bakıyorsun bir çok milli eğitim bakanı meslekten olmayanlardan atanıyor.Her branşta olduğu gibi eğitimin dümenine kendini bu uğurda yetiştirmiş kişilere teslim etmek gerekir.Aksi taktirde başarı şansını yakalayamayız ve gençlerimiz heder olur.