Diogo Jota’nın anısına…

Kupalar, rekorlar ve inanılmaz hatıralar eşliğinde geçen 8 yılın ardından Jurgen Klopp’un vedası Liverpool camiasını korkuyla karışık bir üzüntüye bırakmıştı. Sir Alex Ferguson’un vedasının ardından şaşalı günlerinden çok çok uzakta kalan Manchester United örneği de varken Liverpool’un geleceğini bütün futbolseverler merakla bekliyordu. O sıralarda Feyenoord’a oynattığı “Kloppvari” futbolla Liverpool yönetiminin dikkatini çeken Arne Slot, Alman teknik adamın duygusal vedasından sonra merak bulutlarını dağıtarak Kırmızıların başına geçti.


Zaten oturmuş bir kadronun başına geçen Slot, oyuncuları kendi sistemine alıştırmakta hiç zorlanmadı. Transfer ettiği tek isim sezon boyunca çok kullanmadığı Federico Chiesa oldu. Hollandalı teknik adamın önderliğinde lige inanılmaz bir giriş yapan Liverpool ilk haftalardan şampiyonluk yarışındaki rakiplerine gözdağı vermeye başlamıştı. Sezonun ilk 3 maçını gol yemeyip kazandıktan sonra talihsiz bir Forest mağlubiyeti alsa da rayından çıkmamış ve Arsenal deplasmanına kadar puan kaybetmemişti. Şampiyonlar Ligi’nde de zirvede olan Liverpool, tüm dünyaya “biz her zamankinden daha güçlüyüz” mesajını veriyordu. Dar rotasyonuna rağmen Conor Bradley gibi altyapıdan çıkardığı gençlerle nefes alan Kırmızıların şampiyonluk yarışındaki rakipleri Manchester City ve Arsenal sakatlıklarla boğuşurken bütün sezon sadece Alexis Mac Allister’ı 2 maçlığına kaybetti. Slot’un takımı hemen alıştırdığı sistemi, canavar gibi oynayan Salah ve şans perisinin bol bol yardımı derken Premier League şampiyonluğu yolunda Liverpool’u durdurabilecek kimse gözükmüyordu ki kimse de durduramadı. Şampiyonlar Ligi’nde ise talihsiz bir kurayla son 16’da turnuvayı şampiyon olarak tamamlayacak Paris Saint-Germain ile eşleşerek devler sahnesine erken veda etmesi Liverpool taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı.


Bireysel performanslara bakarsak takımın yıldızı hiç şaşırılmayacağı üzere Mohamed Salah oldu. Sezon boyu 52 maçta 34 gol atıp 23 asist yaparak 33 yaşında yeni sözleşmeyi kaptı. Orta sahada ise Mac Allister ve Dominik Szoboszlai harika bir uyum yakaladı. Macar orta saha, bu sezon Liverpool’un en dinamik isimlerinden biri olarak göze çarptı. Hem ofansif katkısı hem de yoğun pres gücüyle Slot’un sistemine kusursuz uyum sağladı. Şut tehdidi, dikine koşuları ve duran toplardaki etkinliğiyle birçok maçın kaderini belirledi. Savunmada da geçtiğimiz sezonlardaki sakatlık sonrası ritmini bulmakta zorlanan Van Dijk, 2024/25’te hem fiziksel hem de liderlik açısından sahaya damgasını vurdu. Savunmanın merkezinde istikrar sağladı ve genç oyuncular için saha içi rehberi oldu.


Yeni sezona ise bir öncekinden çok daha güçlü girmeyi hedefleyen Kırmızılar şimdiden para saçmaya başladı. Dünya’nın en gözde genç oyuncularından Florian Wirtz’i 125 Milyon Euro karşılığında kadrosuna katarken beklerini de Milos Kerkez ve Jeremie Frimpong ile yenilediler. Trent Alexander-Arnold’ın bonservissiz şekilde Real Madrid’e attığı imzadan ihanete uğramış hissetseler de yine altyapıdan çıkan Conor Bradley ve Jeremie Frimpong ile Trent’i aramayacaklarını düşünüyorum. Stoper takviyesi için de Marc Guehi ile ilgilenirken Kırmızıların rüya hedefi transferi çok çok zor olan Alexander Isak. Özellikle Florian Wirtz’i kadrosuna nasıl entegre edeceğini merakla beklediğim Liverpool, yeni sezonda sadece Premier Lig’de değil Şampiyonlar Ligi’nde de talihsiz bir kura çekmemesi durumunda zirvenin çok büyük adaylarından biri olacaktır.