Hayatın ritmi çoğu zaman hızlıdır; saatler, günler, aylar fark etmeden geçip gider. Ama bazı anlar vardır ki, zaman sanki durur. O anlarda kalbimiz hızlanır, ruhumuz derin bir sükûnete kavuşur. Bazı anlar vardır ki, ne kelimeler anlatabilir ne de fotoğraflar yakalayabilir; sadece yaşanır, içimizde saklanır.

Bazı anlar, bize yaşamın ne kadar kırılgan, ne kadar değerli olduğunu hatırlatır. Kaybettiğimiz bir sevgi, uzaklaştığımız bir dost, hatta geçip giden bir anın yokluğu bile ruhumuzda derin izler bırakır.

Hüzünlü anlar kadar, mutluluk dolu anlar da vardır; öylesine saf, öylesine ani gelirler ki, kalbimizi doldurur, gözlerimizi parlar. Bir “seni seviyorum” sözü, bir dostun yanımızda oluşu, ya da yağmurun ardından gelen güneş… İşte o an, tüm yorgunlukları unutturur, içimizde yeni bir umut doğurur.

Ve bazen, hiçbir şey yapmadan sadece durmak yeterlidir. Bir anı izlemek, onu hissetmek, nefes almak… İşte bu küçük duraklamalar, hayatın en büyük hediyesidir. Çünkü bazı anlar, sadece yaşanır; onları yakalamaya çalışmak, sözlerle tarif etmek ya da kaydetmek yetmez. Onlar, ruhumuza dokunan sessiz melodilerdir.

Hayat kısa, zaman hızlı geçiyor… Ama bazı anlar, öyle büyüktür ki, bize kim olduğumuzu, neyi sevdiğimizi, neye değer verdiğimizi hatırlatır. İşte o anlar, yaşamın gerçek anlamını bize fısıldar: Yaşamak, hissetmek ve sevmek…

Sevgiyle yaşa, gerisi zamanla anlaşılır.❤️