7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Hamas’ın fitilini ateşlediği ve İsrail’inde orantısız güç kullanarak Gazze’yi bombalamasının üzerinden 221 gün geçti. Çocukluk ve gençlik yıllarımdan bilirim, Filistinli çocukların İsrail askerlerine sapan kullanarak attığı taşları ve İsrail’inde Filistinli çocuklara ve sivillere yaptığı zulmü ve zulmü halen izliyorum. 
Filistin, yıllardır süregelen bir çatışmanın merkezinde olan bir bölge. Bu bölge, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olsa da son yüzyılda özellikle İsrail-Filistin çatışmasıyla anılmaktadır. Bu çatışma, sadece bölgedeki insanların yaşamlarını etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda insan hakları ihlallerine ve insani krizlere yol açıyor. Filistin, insanlığın kanayan yarası olarak adlandırılabilir. Çünkü bu çatışma, sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın vicdanını sızlatan bir durum haline geldi.
Birleşmiş Milletler ‘in 1947'de kabul ettiği bölgeyi iki devlete ayırma planından bu yana, bölgedeki gerilim ve şiddet artmış durumda. 1948'deki İsrail'in kuruluşundan bu yana, Filistin toprakları giderek küçülmüş ve İsrail'in genişlemesiyle Filistinlilerin yaşam alanları azalmıştır. Bugün Filistin topraklarının büyük bir kısmı, İsrail'in kontrolü altında ya da İsrail yerleşim birimleri tarafından işgal edilmiş durumda. Uzun vadeli bir barış sürecine rağmen, İsrail ve Filistin arasında nihai bir barış anlaşmasına varamadılar.
1993-95 Oslo Anlaşmalarıyla iki devletli çözüme doğru ilerleme sağlandı, ancak bugün Filistinliler, Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'daki 165 mıntıkada İsrail askeri işgaline maruz kalmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana bombardımanını sürdürdüğü Gazze Şeridi’nde hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bin 34’e, yaralananların sayısı ise 78 bin 755’e yükseldi.

Bugün geldiğimiz noktada ise hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Filistin’in kurtuluşu için mücadele ettiğini söyleyen siyasi oluşumlara ve İslam ülkelerine artık inanmıyorum. Çünkü siyaseti, ülkemdeki ve dünyadaki tüm adaletsizliğe son verme yeri olarak görmek istiyorum. Neden Dünya ülkeleri sadece açıklama ile yetiniyor. Neden İsrail’e karşı yaptırım uygulayamıyor. Hepimiz adımızı bildiğimiz gibi biliyoruz ki İsrail, acımasız ve hukuk tanımaz bir anlayışla hareket ediyor. 
Filistinli bir kadının feryadı vardı sosyal medyada: “Allah’ın bize yazdığı kader buysa, razıyız.” Bende soruyorum; “Allah’ın Müslümanlara ne kini öfkesi var ki, İslam coğrafyasında yaşayanlara acı, gözyaşı ve ölüm dolu kader yazsın?” Kader diye sorumluluğu Allah’a yüklüyor, kurtuluşu da ondan bekliyoruz. Aslında İsrail dünyanın en şımarık devleti ve mazlumların ise ona dur diyebilecek sağlam bir siyasi iradeye ihtiyacı var.
Siyasetin Filistin davasındaki rolü, uluslararası alanda Filistin halkının haklarını savunmak için etkili bir şekilde ses çıkarmalıdır. Uluslararası toplumun liderleri, Filistinlilerin yaşadığı insan hakları ihlallerine ve adaletsizliklere karşı net ve cesur bir tutum sergilemelidirler. Siyasetin Filistin davasındaki rolü, Filistin halkının yaşam koşullarını iyileştirmek için somut adımlar atmalı. Siyasetin Filistin davasındaki rolü, uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler için çalışmayı içermelidir. Sadece kısa vadeli çözümlerle yetinmek yerine, köklü sorunlara çözümler üretmek önemlidir.
Filistin ve İsrail halkları arasında adil ve kalıcı bir barışın sağlanması, ancak bu şekilde FİLİSTİN'DEKİ KANAYAN YARA İYİLEŞTİRİLEBİLİR.