Mersin’in Sahipleri Yazı Dizisinin ikincisinde TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alkan Alkaya’nın sorularımıza yanıtlarını aynen paylaşıyorum sizlerle.

TMMOB Üyesi Odalar aslında bulundukları kentler ve ülkemiz için büyük bir şanstır.

Mühendislik ve Mimarlık mesleklerinin yanısıra ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal açılardan söz söyleyen en yetkin insanlardan oluşan kurumlardır.

Ülkemizi, kentlerimizi ve kurumlarımızı yönetenler ne yazık ki başta siyasi nedenler olmak üzere bazı nedenlerden dolayı yararlanmak istemiyor TMMOB Üyesi Odalardan.

Halbuki bu odalar bulunmaz danışmanlardır ve üstelik parasal çıkarları da olmaz bu kurumların. Çabaları ne yapılıyorsa tekniğine, etik kurallara ve ekonomik maliyetlerle yasalara uygun yapılmasıdır.

SORULAR

1.Soru: Akademik Meslek Örgütleri kendi meslek disiplinlerinden daha çok siyasi konulara odaklanıyor diye bir kanı var kamuoyunda. Bu kanı da toplumun bu örgütlere olan güvenini ve inancını sarsıyor. Elbette siyaset konuşacak en yetkin kurumların başında gelir Akademik Meslek Örgütleri; ama toplum bu örgütleri yalnızca siyaset yapan örgütler olarak görüyor ya da bu şekilde algı mı yaratılıyor; bu konuda neler söylersiniz?

Yanıt: Akademik Meslek Örgütleri, üyelerinin mesleki çıkarlarını savunmak için faaliyet gösteren yerel ve ulusal düzeyde önemli kuruluşlardır. Meslek odaları sadece üyelerinin mesleki çıkarlarını savunmakla kalmayıp aynı zamanda yerel yönetimlere öneri bildirerek ya da iş birliği yaparak yönetişim kültürüne katkı sağlamaktadırlar.

Yerel siyaset üzerinde meslek odalarının dolaylı bir etkisinin olduğu, ancak doğrudan bir etki yaratmada yetersiz kaldığı bir gerçektir.

Bu anlamda bir nevi yerel siyasetin bir parçası olarak yerel düzeyde politika üretmektedirler. Bu kuruluşlar yerel siyasetle ilgilenerek sadece üyelerinin çıkarlarını korumakla kalmaz, aynı zamanda toplumun tamamına fayda sağlayacak bilinçli, kapsayıcı ve etkili politikaların geliştirilmesine de katkıda bulunmaktadırlar.

2.Soru: Akademik Meslek Odalarının çoğunlukla çevre açısından, mimarlık, mühendislik ve ekonomik açılardan eleştirdiği kamu ve özel sektör yatırımlarının ve projelerinin altında imzası olanlar, yani fizibilite raporlarından tutun da yer seçimine, tasarım ile uygulama projelerine, çevre etkilerine, yatırım tutarlarına, ihale yöntemlerine varıncaya kadar Akademik Meslek Odalarının üyeleri değil midir?

BU KONUDA ÖZELEŞTİRİ YAPMALI MIYIZ?

2.1. Bütün bu eleştirilip karşı çıkılan proje ve yatırımlarda imzası olan üyeleri neden denetleyemiyoruz?

Yanıt: Denetim geniş kapsamlı bir kavramdır. Kurumların faaliyetlerini dış çevrenin belirlediği bu normlara uygun yürütüp yürütmediğini incelemek, açıkladıkları bilgilerin ve iddialarının doğru ve güvenilir olup olmadığını araştırmak ve kurum yöneticilerinin kurumla çıkar ilişkisi içinde bulunan kişilere, kuruluşlara, topluma ve devlete hesap verme yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak üzere tarafsız ve bağımsız bir otorite tarafından denetlenmeleri gerekmektedir.

Meslek Odalarına üye Mühendis ve Mimarlarla ilgili gerek sektör bazında ve gerekse kamu kurumlarında meslek etiğine uygun olmayan yaptırımlarda bir şikâyet olması halinde ilgili meslek odalarının ve TMMOB’nin disiplin kurullarında cezai sorgulama yapılmaktadır.

2.2. Siyasetçilerin baskıları mı üstün geliyor?

Yanıt: TMMOB üyesi Mühendis ve Mimarların meslek disiplinine uygun hareket etmemeleri halinde Meslek odaları tarafından siyasetçilerin baskılarına asla taviz vermeden yönetmelik çerçevesinde belirlenen disiplin kuralları kapsamında üyelerine sorgulama yapılmaktadır.

3.Soru: Mersin’in en önemli 5 sorunu nedir sizce?

Yanıt: Mersin’in bize göre en önemli 5 sorunu;

A)-Göç sorunu ve belli yerlerde toplu kümeleşme sorunu

B)-Nükleer atık sorunu

C)-Limanda yapılan genişleme nedeniyle oluşan sorunlar

D)-Yapılaşma sorunu

E)-Koordinasyon sorunu

3.1. Bunları sıralayıp çözüm önerilerinizi de açıklayabilir misiniz?

Yanıt: A)- Mersin çok kültürlü ve kozmopolittik bir kent olması nedeniyle almış olduğu yoğun göç sonucu, göçe bağlı bir gettolaşma yani belirli bir topluluğun ekonomik, sosyal ve siyasi statüsü göz önünde bulundurularak, siyası erk ya da baskın gruplar tarafından bir bölgede yaşamaya zorlanmaktadır.

Mersin’de göçe bağlı gettolaşma beraberinde güvenlik ve sosyal ayrışma gibi problemlerde getirmektedir.

Özellikle belirli bir bölgede toplu olarak yerleşenlerin kente özgü olmayan yaşam biçimini devam etmelerine neden olmaktadır. (Örneğin evde birkaç keçi besleme veya uygun olmayan bir yerde tandır yapıp ekmek pişirmesi gibi). Geçmiş dönemlerde bazı yerel yöneticiler sosyal konut evleri yaparak (Örneğin Halk Kent, Güney Kent Evleri) çekilen kura ile her kesimden farklı kişilerin aynı apartmanda birlikte yaşamalarını sağlayacak şekilde sosyal konutlar yapmışlardır.

B)-Mersin’de en büyük sorunlarımızdan biri de Gülnar ilçemizde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer santralıdır. Akkuyu santralının faaliyete girmesi halinde Türkiye’nin 60 yıl boyunca nükleer atık deposu olarak kullanılacağı, soğutma işlemleri deniz suyuyla yapılacağından Akdeniz’de sistemde ısınmadan kaynaklı ciddi sorunlar ortaya çıkacağı kaçınılmaz olacaktır. Herhangi bir nükleer kaza olması halinde sadece Mersin değil, kazanın niteliği ve şiddetiyle orantılı bir alan nükleer kirliliğin etkisi altında kalacaktır. Akkuyu santral çalışmalarının ilk günden bugüne kadar işçi ölümleri gündemden düşmüyor. Denetim yok, iş güvenliği yok, felaket inşasının sürdüğü Akkuyu Mersin için adeta bir kara kuyu durumundadır.

C)- Mersin limanı için daha önce düşünülen ve bir ihtiyaç olarak görülen ana konteyner yerine, Atatürk parkının bir kısmını da içine alabilecek şekilde limanın genişletilmesine yönelik yapılan çalışmalar neticesinde Akdeniz’e 6 milyon ton asbest dökülerek ekolojik felakete sebep olunmuştur.

Ne yazık ki kentimizde yerel yöneticiler halkı zehirleyen bu çalışmaya ses çıkartmamıştır.

Mersin limanı genişlemesi için yapılacak 176 bin m2 lik sahanın dolgu malzemesi Mersin’e ait mahallelerde planlanan taş ocaklarından getirilecek ve Atatürk parkı önündeki denize dökülecektir.

Kıyı dolgusu için 4 milyon 284 bin ton taş ihtiyacı mahallelerdeki taş ocaklarından 350 bin kamyonla taşınırken trafik yükü ve hava kirliliği yaratacaktır. Ayrıca projenin yapılması için denizin dibinden çıkarılacak asbest kentte yaşayanlar için risk oluşturmaktadır. Kentimize ve sağlığımıza çok ciddi zararlar verecek olan ve yapımı bilimsellikten uzak hukuksuz ve antidemokratik bir proje olan Atatürk parkında liman genişleme projesi Sadece limanı işleten MIP şirketine rant kazanmasına yöneliktir.

D)- Mersin ili sınırları içerisinde Gazi Mustafa Kemal Bulvarı altında (Deniz tarafında) Yenişehir belediyesi hudutları içerisinde Hilton’dan başlayarak Fuar alanına kadar olan bölümde sıvılaşmış zemin üzerinde bloklar yerleşmiş durumda olup deprem olması halinde buradaki binalar büyük riskler altında olduğu bilinmektedir.

Sahilde daha önce yapılmış binalarda zemin sorunu var. Zamanında kurallara uyulmadan çok bina yapılmış, inşaat kalitesi ve zemin emniyetinin uygun olmadığı bu binaların dönüşmesi lazım.

Zemin sıvılaşması, boşluk basıncındaki artışa bağlı olarak kayma mukavemetinde ve sertliğinde önemli azalma olarak tanımlanan, bugüne kadar birçok depremde kendini gösteren, çeşitli yıkımlara, deformasyonlara neden olan jeolojik bir olgudur.

Verdiği hasar yalnızca konut tarzı yapılarla sınırlı olmamakla beraber her türlü mühendislik yapılarında kendini gösterebilmektedir.

Sıvılaşma mekanizması, döngüsel yükleme veya sallama nedeniyle zeminde boşluk suyu basıncının oluşmasını içerir.

Bu toprak parçacıklarının birbirleriyle temasını kaybetmesine ve suda asılı kalmasına neden olur. Suda asılı kalan toprak bir sıvı gibi davranarak zeminin mukavemetini ve sertliğini önemli derecede etkiler.

E) Mersin’de birçok Meslek Odası, Sivil Toplum Kuruluşu, Siyasi Parti Temsilcileri, Milletvekilleri, Aktivistler, Dernekler kent adına çalışmalar yapmaya çalışmaktadır. Ancak yapılan çalışmaların amacına ulaşması ve etkisinin yüksek olması için gerekli koordinasyonun sağlanamaması dolayısı ile verimlilik anlamında sorunlar yaşanmaktadır. Kentin Koordinasyonunu sağlayacak bir yapının TMMOB önderliğinde kurulması gerekmektedir.

3.2. Bu sorunların çözülüp üstesinden gelinmesinde TMMOB İKK nasıl bir rol alıp etkili olabilir?

Yanıt: Yerel Yönetimlerin demokratik ve katılımcı mekanizmalarla donatılması gerekir. Bu da ancak halkın örgütlü bir yapıya sahip olması ile mümkündür.

TMMOB’ne bağlı Meslek Odaları söz konusu örgütlenmenin temel unsurlarını oluşturur

Akademik Meslek Odaları, merkezi ve yerel yönetimin dışında faaliyette bulunma alışkanlığını edinmiş bir toplum anlayışındadır.

Akademik meslek odaları, merkezi ve yerel yönetim kuruluşlarının ulaşamadıkları kendi etkileşim alanlarındaki ortak sorunları tespit etme, tanımlama ve sorun çözme rolünü üstlenmişlerdir.

Yerel siyaset alanında, yerel kamuoyu oluşturma, yerel gelişme çabalarına katkı ve proje üretme, yerel halkı yönlendirici, bilgilendirici, organize edici nitelikte kurumsal bir yapıya sahiptirler.

Kentlerin artık sadece seçilmişlerle yönetilmesinin mümkün olmadığı, günümüzde kent meselelerini iyi gözlemleyen ve yakından takip eden meslek odalarını görmezden gelerek yerelde kenti yönetmek olası değildir.

Yerel yönetimler yerelde bütün katılım noktalarına, çözüm noktalarına Akademik Meslek Odalarını ortak etmelidir.

TMMOB’ne bağlı Mersin’deki Meslek Odaları Mersin TMMOB İl Koordinasyon Kurulu (TMMOB İKK) her zaman üretimden yana politikalar ürettiğini, sadece sorunları tespit eden değil, uzmanlık alanlarına dair çözüm önerileri de dile getirmektedir.

Kentimize yönelik çalışmalarımızda hep bu doğrultuda olmuştur.

3.3. Kentle ilgili plan, proje ve yatırımların seçiminde Devlet Kurumları ve Belediyeler TMMOB’a danışıyor mu?

3.4. Evet ise örnekler verebilir misiniz?

3.5. Hayır ise neden danışmıyorlar?

Yanıt: Kentimize yönelik yapılmak istenen birçok proje bu kentte yaşayan Akademik Meslek Odalarından habersiz yapılmaya çalışılmaktadır.

Örneğin Bodrumda’ ki Balık Çiftliklerinin kentimize taşınması ve Akkuyu Nükleer Santralının ve Limanın genişletilmesi benzeri gibi projeler.

Genelde yerel seçimlerde aday olanlar meslek odalarını ziyaret ettiklerinde, yerelde seçimi kazanmaları halinde kenti meslek odalarıyla birlikte yöneteceklerini dile getirmektedirler.

Ancak seçimi kazanmaları halinde belediye başkanları bırakın kentle ilgili önemli projeleri meslek odalarına danışmayı, o koltuğa oturduktan sonra kentle ilgili ne sorunları ne yetkilerini kimseyle paylaşmak istemedikleri görülmüştür. Tabi istisnalar da bulunmaktadır. Örneğin, son yıllarda Büyükşehir Belediyesinin Kente sözümüz var gibi meslek odalarının doğrudan görüşlerine dikkat ettiği ve önemsediği ortamların oluşturulması çok önemli görülmektedir. Birçok yerel yöneticiye örnek olması gereken bir uygulamadır.

Merkezi hükümet ise kentle ilgili önemli projeleri bırakın meslek odalarına danışmayı, meslek odalarının yetkilerini kısıtlamak vasıfsız konuma getirmek için büyük çaba sarf etmektedirler.

Ancak burada önemli olan hangi yaklaşımla ve strateji ile bu sorunlara çözüm bulunacağıdır.

Bir kere artık her kesimin kabul etmesi gereken bir gerçek var. Ülkelerin, kentlerin sadece merkezi ve yerel yönetimlerin seçilmiş siyasi kadrolarıyla yönetilemeyeceğini.

Günümüzde ülke ve kent meselelerini çok iyi gören ve yakından takip eden demokratik toplum örgütlerini, birer bilgi bankası konumundaki meslek odalarını görmezden gelerek yönetebilmek ve çözüm üretebilmek mümkün değildir.

TMMOB’ ne bağlı meslek odaları siyaseti bir rant konumundan çıkarıp, toplumun ve kentin beklentilerine yönelik bir çözüm mekanizmasına dönüştürmektedir.

Toplum adına kent adına üretilmeyen bir siyasetin toplumun beklentilerine asla bir çare olamaz. Çünkü siyaset toplumun sorunlarına çözüm bulma sanatıdır.

4.Soru: Kentimizdeki diğer örgütlerle iletişiminiz ve iş birlikleriniz ne durumda? Sivil Toplum Kuruluşlarının yansıra TOBB’a bağlı odalarla ve Esnaf Sanatkârlar Odaları ile görüşmeleriniz, ortak etkinlikleriniz oluyor mu?

4.1. Evet ise örnek verir misiniz

Yanıt: Mersin’de Cumhuriyetin 100. Yıl Anma Etkinlikleri kapsamında Meslek Odaları, dernekler, kurum ve kuruluşlardan oluşan bir birliktelik oluşturularak 100. Yıl Platformu kuruldu. Bu platformda bulunan her kuruluş platform bünyesinde organize edilen program dahilinde Cumhuriyetimizin 100. Yıl Anma kapsamında etkinlilerini yaptılar.

4.2. Hayır ise neden?

5.Soru: Mersin’in İmar Planları sizce doğru mu ya da gerçekçi mi?

5.1. Doğruysa neden?

5.2. Yanlış veya hatalıysa neden?

5.3. Mersin’in İmar Planları tüm kentin gereksinimleri gözetilerek mi yapılmış yoksa yalnızca bazı kişi ve gruplara rant sağlayacak şekilde mi yapılmış (örneğin caddelerimiz, sokaklarımız neden zig-zaglı ve eşit genişlikte uzayan yollarımız yok)?

Yanıt: Mersin ve çevresinde kentsel yaşamda karşılaşılan sorunların temelinde kentsel gelişmeye yönelik politikaların Mersin kenti ve çevresindeki potansiyellere uygun bir şekilde geliştirilememesinden kaynaklanmaktadır.

En başında kentimizin sınırsızca yapılaşmaya açılması sonucu tüm bölgelerinde farklılaşmayan yapı stoklarının oluşmasıdır.

Özellikle 1980 lı yıllardan itibaren kent de görülen yoğun yapılaşma etkinliği Mersin kentini kimliksizleştirmiştir.

Bu anlamda günümüzde tüm alanlarda karşımıza çıkan sorunlar giderek daha fazla hissedilir bir hale gelmiştir.

Bu süreçte, şehir planlama eylemi, yaşanabilir kentsel mekanlar üretmek yerine, yol açma ve parsel üretme faaliyetlerine indirgenmiştir.

Kısacası kentin gelişmesine yönelik strateji ve vizyon oluşturmak yerine günlük politikalar ile bireysel çözümler oluşturmak gündeme yerleşmiştir.

İşte Turizme yönelik potansiyellerin yüksek olduğu özellikle Silifke Mersin arası kıyı şeridinin yoğun ikinci konut mezarlığına dönüşmesi kaçınılmaz olmuştur.

Zamanında inşaat sektörü canlansın diye kıyı şeridinde yapılan yazlık inşaatlara bile kredi verilmiştir. Ama hiçbir yerel kuruluş veya bu kentin sahipleri o dönem karşı bir duruş sergilememişlerdir.

6.Soru: Türkiye’yi ve kentleri siyasetçiler yönetiyor. Sizce siyasi partilerin kadroları (milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri, il ve ilçe yönetimlerinin belirlenmesinde liyakat temel alınıyor mu?

6.1. Siyasi Partiler kadrolarını belirlerken Türkiye’nin ve dolayısıyla kentimizin en yetkin, eğitimli, bilgili, kariyeri yüksek bir topluluk olan TMMOB’a danışıp bilgi ve öneriler alıyor mu? Örneğin bu dönemdeki hem milletvekilliği seçimleri hem de yerel yönetimler seçimlerinde adayları konusunda Mersin Siyasi Partileri bilgi alışverişi yaptılar mı?

Yanıt: Kamu hizmetlerinin etkin bir biçimde ve layıkıyla yerine getirilmesi açısından yetkin personel istihdamının önemi tartışmasız büyük bir etkiye sahiptir. Liyakat esas alınmadan yapılan atamaların en kötü neticesi kamu hizmetlerinin sunulmasında etkinliğin, kalitenin ve verimliliğin düşmesidir. Bu durum, aynı zamanda kamu kaynaklarının israf edilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü yetkin ve liyakatli olmayan personelin hem performansı düşük olacak hem de kaynakları etkin kullanma becerisinden yoksun olduğundan, bu kaynakları nerde ve nasıl kullanacağını tam olarak bilemeyecektir. Sonuç olarak kamusal kaynaklar doğrudan ya da dolaylı bir biçimde heba edilmiş olmaktadır.

Yerelde ve genelde ülkeyi yönetenlerin mutlak suretle, uzmanlık alanlarında bilgi birikimine sahip bir kuruluş olan TMMOB ve bağlı meslek odalarına her alanda fikir alış verişi konumunda olmaları halinde ülkemizin doğru yönetilmesine yönelik önemli katkılar sağlayacağı kaçınılmazdır.

7.Soru: Büyük bir deprem geçirdik, sel felaketleri, yangınlar (orman yangınları da dahil) geçirdik, çok sık trafik kazaları oluyor. Bir türlü insan hatalarını düzeltemediğimiz için felaketleri, kazaları büyük yıkımlarla, kayıplarla geçiriyoruz. Neden böyle oluyor?

Yanıt: Deprem bir doğa olayıdır. Afeti ise çoğu zaman insanlar yaratır. Bu nedenle afet kader değildir.

Ülkemiz toprakları büyük ölçüde deprem tehlikesi altında bulunuyor. Nerede ise her gün ülkemizin bir yerinde bir deprem yaşıyoruz. Yapılarımızın önemli bir kısmı kaçak ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. Orta ölçekli depremler de bile yapılarımız hasar görüyor can kayıpları oluyor. Bilimin tekniğin ve mühendisliğin gerekleri yapılmıyor. Deprem yönetmelikleri uygulanmıyor, yapı denetim mekanizması işlemiyor.

Plan kavramı geri itilmiş patronaj ilişkileri ile yeni imtiyaz alanları oluşturulmuştur.

Kentler, mega projeler yapılarak üzerinden para kazanılan bir yer, bir araç olarak görülmüştür. Mega projeler ortak yaşamımızı daha sağlıklı yapan projeler değildir. Bu projeler kent üzerinden para kazanılan ve kente çeşitli riskler yükleyen projelerdir. Bu anlayışla yönetilen kentler yeni afetlerle karşı karşıya kalır.

Kentlerimizde bulunan boş alanları, dere yataklarını, dolgu alanlarını yapılaşmaya açmamak gerekiyor. Sıcaktan bunalan insanların serinleyebilecekleri yerleri koruyarak deprem sonrası toplanma alanı ve çadır kurulacak yer olarak planlamak gerekiyor.

Devlet bürokrasisinin sürekli olarak değiştirilmesi, LİYAKATIN dikkate alınmaması, ticaret, cemaat ve şirket yakınlığına göre hareket edilmesi sorunları büyütmüştür.

Deprem bekleyen kentlerimiz de bütünlüklü bir planlama yerine YIK-YAP anlayışına dayanan bir Kentsel Dönüşüm yeni sorun alanları yaratmıştır.

Teknik, bilimsel, ekonomik ve sosyolojik dayanakları olmayan birinci sınıf tarım alanları yapılaşmaya açılmıştır. Bu kararları denetleyecek bir sistemin kurulmaması da sorunları iyice büyütmüştür.

Kaçak ve mühendislik hizmeti almadan yapılar üretilmiştir. Yapı denetimi bilimsel esaslara göre işletilmemiştir. Formaliteyi tamamlayan ve ruhsat almayı sağlayan bir anlayışla yürütülmüştür.

Ülkemiz de genel olarak örgütlenme biçimleri kaderci bir anlayış ve var olan alışkanlıklarla yürütülmektedir.

Mühendislik bilgileri dikkate alınarak üretilen yapılar depremde yıkılmaz ve can kayıpları yaratmaz. Kentlerimiz de sel ve su baskınlarıyla karşı karşıya kalmazlar.

Üretime dayalı bir ekonomik model yerine inşaata ve TOKİ anlayışına dayalı bir model tercih edilmiştir. Bu durum siyasal sistemi bir rant dağıtıcısı olarak karşımıza çıkarmıştır.

Trafikte her yıl 7000 insanımızı, iş cinayetlerinde 2000 ne yakın insanımızı kaybediyoruz. Dünya da ki birinciliğimizi kimseye bırakmıyoruz.

Mühendislik eğitiminde ciddi bir sorun var. Fiziki şartları ve öğretim kadroları yetersiz, laboratuvarı olmayan ve kontenjanı oldukça fazla okullarda eğitim ve öğretim yapılıyor.

-Afet bir olayın kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Afeti yasa koyucular, ülkemizi ve kentlerimizi yönetenler elbirliği ile hazırlıyorlar.

Bu bilgilerden hareketle "ULUSAL DEPREM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANINI harekete geçirmek gerekir.

8.Soru: TMMOB Projelendirme, denetim ve uygulama alanlarında çok yetkin bir kurumdur. Özellikle denetim alanlarında TMMOB devre dışı mı bırakılıyor?

Yanıt: Meslek odaları gelişmiş ülkelerde geleceği planlama konusunda çok yetkili kurumlardır. Bizim gibi ülkelerde ise adeta toplumun yaşamına kastedenlere karşı bir toplumsal sigorta, bir emniyet supabı görevi görürler.

Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir eğitim yapılmıyor. Profesyonel mühendislik yaşamının düzenleyicisi olması gereken meslek Odalarının yetkileri giderek budanıyor. Ticari kaygı teknik kaygının önüne geçiyor. Bilgi ve beceriye dayalı yöneticilerin yerini şirket ve cemaat ilişkileri alıyor, liyakat yok sayılıyor. Üniversite, meslek odası ve endüstri arasında olması gereken iş birlikleri önemsenmiyor.

TMMOB bünyesinde olan meslek odalarının mesleki bilgi ve birikimine haiz uzman kadroları olmasına karşın meslek odaları ülkeyi yönetenler tarafından her daim uygulamanın dışına itildiği bir gerçektir.

Bilimin, tekniğin ve insan yaşamının dikkate alındığı bir kentleşme ve yapılaşma yerine, kişi Grup çıkarlarına dayalı bir yapılaşma anlayışı kentlerimizi yaşanmaz bir hale getiriyor. Ormanlar, ağaçlar, yeşil alanlar, su havzaları, park ve bahçeler yok edilerek kentlerde boş alan bırakılmıyor. Kentlerimiz, küresel iklim değişikliklerinin etkisi altına sokularak afetlere açık hale getiriliyor. Güvenli yapı ve yaşanabilir bir çevrenin yaratılması önceliklerimiz arasında yer almıyor.

9.Soru: Sürekli değişen mevzuatlarla, yönetmeliklerle çok başlı bir denetim, ruhsatlandırma ve sertifikasyon yapısı mı oluşturuldu Türkiye’de? Adeta o kurumdan gerekli onayı alamazsam, diğerinden alırım, ondan da alamazsam öbüründen alırım düşüncesiyle denetim ve onay mekanizması by-pas mı ediliyor?

Yanıt: Mersin’de kentin doğal yapısını zedeleyen bazı projelerin yerel yönetimler tarafından kabul görmeyerek reddedilmesine rağmen ilgili bakanlık devreye sokularak uygun olmayan ve kentin imar uygulamasına ters gelecek şekilde yapıların yapılmasına ön ayak olunmaktadır. Örnek verirsek Mersin Marina ve Medikal Park Hastanesi.

10.Soru: Son olarak, üyeleriniz mensubu olduğu odalarına aidiyet açısından ne durumdalar?

Yanıt: TMMOB’a bağlı meslek odaları kendi odalarına üye meslektaşlarının mesleki ve iş sorunlarına odaklı çalışmalar yapmaktadır. Odaya üyelerinin bağlı olduğu odasının mesleki iç eğitim ve seminerlerine katılarak oda ile bağlılığını pekiştirir. Her meslek odasının üyesi odasına ait aidatını her yıl düzenli olarak öder. Odanın tüm etkinliklerine katılmayı her üye benimseyerek katılır.