Tarihin her döneminde milletlerin ve devletlerin oluşumunda ve bağımsızlık vurgusunda önemli belirleyici unsurlar vardır. Bunların başında bayrak ve millî marş gelir. Avrupa’da Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan milliyetçilik akımı ve devletlerin kuruluş sürecinde millî marşlar milletleri bütünleyen önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.

Osmanlı döneminde millî marş ihtiyacı ilk kez 19’uncu yüzyılda II. Mahmut döneminde gündeme gelmiş.

Birinci Dünya Savaşı ve hemen ardından Türk İstiklâl Savaşı’nda Anadolu’nun işgaline karşı mücadele veren Türk milleti her türlü fedakârlığı yaparak ordusunu desteklemiştir. Bu süreçte cephede ve cephe gerisinde özellikle halka ve orduya moral desteği vermek için büyük çaba sarf edilmiştir. Bu moral destek çabaları içinde millî marş yazılması hususu atılan en önemli adımlardan biridir.

Millî Marş yazılması konusunu Maarif Vekâleti üstlenmiş ve Genelkurmay Başkanlığının desteği ile Türk şairleri arasında bir “Millî Marş Güftesi Yarışması” açılmasına, kazanan güftenin yine yarışma yolu ile bestelenmesine karar verilmiştir. Güfte ve besteyi kazananlara Muvazene-i Umumiye bütçesinden ayrı ayrı beşer yüz lira ödül verileceği bildirilmiştir.

Millî Marş yarışmasının ilanından sonra 23 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekâleti’ne gönderilen hiçbir eser seçilememiştir. Mehmet Akif ise yarışmaya ödül konulduğu için katılmamıştır.

Hasan Basri Bey 5 Şubat 1921’de Mehmet Akif Bey’i ikna eder, ancak Akif Bey ikramiyeyi almayacağını söyler. Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının şairin istediği gibi düzenleneceğini, ikramiyeyi ise bir hayır kurumuna vereceklerini söyleyince Mehmet Akif İstiklâl Marşı’nı yazmayı kabul eder.

12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklâl Marşı’nı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Mecliste en ön sırada ve ayakta alkışlayarak dinlemiştir.