Muazzez Ilmiye Çığ’ı yüz on yaşında iken kaybettik. Son zamanlarında “Yeter artık,” diyordu…
“Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor,” türküsünü bilmeyenimiz yoktur değil mi?
Ya da “Yolun sonu görünüyor,” türküsünü…
Beş yıl önceydi. Terör, şehitlerimiz, olması gerekenler vb. konularında sohbet ediyorduk. Verilecek yanıtı olmadığını anlayan, iyi niyetinden asla endişe etmediğim, samimi ve ancak emperyalizm gerçeğini görmek istemeyen arkadaşım, “Ne olursa olsun ne derseniz deyin, er ya da geç Kürdistan kurulacak,” dedi, sırtını dönerek aramızdan ayrıldı.
Genellikle “Kırk yıl” diye başlarız anlatmaya ama önceki gün PKK yaptığı açıklamada “Elli yıllık” süreç diye tanımladı varlıklarını, geçen zamanı…
Ya da ısrarla “Büyük fotoğrafı görelim,” derdik hep ve aslında emperyalizm gerçeğini anlamamız gerektiğini vurgulardık.
Karakteri gereği; parçalar ve yönetir emperyalizm.
Ancak ve ne yazık ki genellikle de “Hayat öğretir.”
Anlatırsınız, açıklarsınız, örneklemeler yaparsınız, vurgularsınız…. Yok yok ille de ya-şa-ya-cak!
Ailede bölünmeler oldu. Kardeş kardeşi vurdu. (“Olur mu böyle olur mu-Kardeş kardeşi vuru mu” denmesine rağmen) Birileri silah sattı-Zengin oldu. Mesafeler yok oldu. On bin kilometre uzaklıklar eridi…
Cumhuriyet düşmanları buluştu. Ulus devletler yok edildi ya da edilmeye çalışıldı. (Yugoslavya-Libya-Irak ve şimdi Suriye)
Bebekler, gençler, kadınlar, askerler, nineler-dedeler, öğretmenler, polisler, askerler, kısaca insanlarımız yaşamdan el çektirildiler…
Bir taraf “Şehitler ölmez vatan bölünmez” dedi diğer taraf “Şehit namırın” diyerek haykırdı.
Anneler bölündü; Cumartesi anneleri ve Diyarbakır anneleri diyerek…
Barış, beraberlik, paylaşmak, ulus devlet çatısında yaşamak isteyenler tam da hedefe ulaşmışken göremedi, belki de görmesine fırsat verilmedi. (Sırrı Süreyya Önder…)
PKK, yaptığı kongre sonrası açıklamada ilk şehitlerinin “Haki Karaer” olduğunu yazdı. 1977 yılında o zaman Gaziantep’in ilçesi olan Kilis’teyken evimize konuk olan ve sohbetimiz sırasında bana “Sen ne biçim Kürt’sün? Biz ayrı devlet kurmalıyız…” demişti Haki Karaer. Anımsadım…
Sular duruluyor. Ya da duruldu. Her ne kadar “Dereyi görmeden paçaları sıvama,” engelim oluyorsa da şimdiye kadar atılan adımların, ciddi, cesaretli, kalıcılığı getirecek olan ve emperyalistlere de “Osmanlı tokadı,” atacak durumlardayız..
Yüz yıl önce nasıl morarttıysak emperyalistleri şimdi de o morartıyı kapkaraya çevirme aşamasındayız.
Yaparız!
İkirciklenmeden, tahriklere kapılmadan, her türlü bozgunculuğu savuşturarak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Türkiye halkı,” olarak Türk Milleti birlikteliğinde sonsuza doğru yol almaya devam edeceğiz.
**
Dün anneler günü idi.
Tüm anneler, doğudan-batıya- kuzeyden-güneye demeyeceğim. Ya ne diyeceğim peki?
Yedi yüz seksen yedi bin kilometrekaredeki tüm annelerimizin ANNELER GÜNÜ kutlu ve mutlu olsun.
Sarılalım birbirimize
Güç katalım gücümüze
Kös kös geriletelim sömürgenleri ve VATAN topraklarımızda yaşayalım-yaşatalım sonsuza kadar!