Korkularımız bizim beslediğimiz ve gözle görülür hale getirdiğimiz olgular mı yoksa tümüyle bizi biçimlendiren başından beri onlar mıydı?

Bir tür kaygı bozukluğu olarak tanımlanan fobiler değişik biçimlerde karşımıza çıkabiliyor. Canlı ya da cansız varlıklara, mekana yönelik hissedilen güçlü korku duygusu belirli tehlikeleri gerçekte duyulması gerekenden daha fazla tehdit edici olarak algılıyor. Fobiler tamamen özgül fobiler olabileceği gibi sosyal fobi ya da agorafobi de (açık alan korkusu) olduğu gibi karmaşık fobiler de olabiliyor. Korku nesnesiyle ya da durumuyla karşılaşıldığında kontrol edilemeyen kaygı hali sinemaya da farklı şekillerde yansımış ve kendine yer bulmuş. Şimdi bu filmlerden bazılarına beraber göz atalım.

1-      VERTIGO (Alfred Hitchcock, 1958)

Kocasının şüpheci hali nedeniyle peşinde bir dedektif bulan Madeleine Dedektif Scottie’nin hayatının orta yerine giriyor. Kadını merkeze alarak bir saplantı haline getiren dedektifin takıntılı şekilde sevdiği ve zirveye koyduğu kadına ulaşması için en yükseğe ulaşması gerekiyor. Yalnız bir sorun var dedektifin akrofobisi yani yükseklik korkusu var. Bahsettiğimiz yükseklik, kadının zirvede oluşu, dedektifin tırmanması gereken basamaklar gerçek mi? Psikolojik gerilimi hat safhada yaşatan Hitchcock tarzını yansıtarak yine bir kült filmle karşımıza çıkıyor.

2-      ARACHNOPHOBIA (Frank Marshall, 1990)

Adıyla hangi fobiyi yansıtacağını da anlatan film yalnız örümcek korkusunu değil örümceklerin arasında kalmayı, kaldıkça tekrar çevresinin satılmasını işliyor. 90’ların başında sakin bir kasabada araştırma yapmaya giden bir grup bilim insanı zehirli örümceğin ısırığı ile ölen arkadaşlarını Amerika’ya götürürken örümceği de yanlarında taşıdıklarından habersizdir. Ancak yayılmaya başlayan örümceklerden daha hızlı yayılacak bir şey var o da örümcek korkusu.

3-      A PROBLEM WITH FEAR (Gary Burns, 2003)

Karakterimiz Laurie her insanın yaşayabileceği kaza korkusunu yoğun endişe halinde fobi haline getirmiş bir market görevlisidir. Obsesif bozukluk haline gelmeye başlayan bu korkuyla yaşayan Laurie’nin hayatını giderek alt üst eden şey ise çevresindeki insanların trajik şekillerde ölmeye başlaması olacaktır. Bütün korkuları ve takıntıları yanında bu ölümlerden de kendisini sorumlu tutmaya başlayan Laurie’nin hayatı artık diken üzerindedir.

4-      NECROFOBIA (Daniel de la Vega, 2014)

Korku hissinin içinde en korkutucu olanlarından biri olan ölüm korkusu daha doğrusu bu filmde yer bulan ölü korkusu İspanyol gerilimiyle karşımıza çıkıyor. İkiz kardeşinin ölümüyle sanrıları ve depresyonu başlayan Dante her şeyden huzursuz olmaya ve içindeki nekrofobiyle yüzleşmeye başlar. Sürekli gördüğü siyahlar içindeki biri de bu korkusunu ikiye katlar. Olayların gidişatı ise bunun sadece bir korku olmadığını gösterecektir.

5-      PHOBIAS (Robert Massetti, 2003)

Fobileri bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edersek buradaki sanrıların ve korkuların en vurucu nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Yönetmen bu filmde somut bir varlığa duyulan korku yerine kâbusların, sanrıların, krizlerin verdiği korkuyu gözler önüne seriyor. Karakterlerin hayatını kabusa çeviren bu sanrılar gerçek mi yoksa zihinlerinin oyunu içinde kayıp mi oluyorlar sorusu karşımıza çıkıyor.

6-      PENNY DREADFUL (Richard Brandes, 2006)

Sıradaki fobimiz amaksofobi yani arabada bulunma fobisi. Aslında ilk bakışta adına az rastlanır bir korku gibi gelse de temeline bir kaza vb. durumunda arabada çaresiz kalma korkusu diyebiliriz. Karakterimiz Penny de bu durumu yaşayan ve tedavi görmekte olan genç bir kızdır. Tedavisinin arabada uygulamalı olarak devam ettiği sırada yaşanan kaza onu en büyük korkusuyla baş başa bırakır.

7-      COULRO (Joe Gleason, 2015)

Henüz resmi bir psikolojik rahatsızlık olarak kabul edilmemiş ola palyaço korkusu olan coulrofobia sıkça karşılaşılan fobilerden olmaya başladığı gibi beyazperde de bolca karşımıza çıkıyor. Filmde de maskelerin, renkli boyaların ardında neler olduğunu bilememenin verdiği güvensizlik endişeye, endişe de korkuya dönüşüyor.

8-      PHOBIA (Pawan Kripalani, 2016)

Bir gece uğradığı cinsel saldırı ile travmatik bir durumun içinde kalan Mehak içinde büyüyen agorafobi ile baş etmeye çalışmaktadır. Baş edemediğini fark eden Mehak, kendini kapatmaya, iletişimsizliğe hatta evinden dahi çıkmamaya başlar. Travması ile uğraşırken bilinçaltıyla baş başa kalan karakter bir süre sonra evinde bile güvende hissetmeyecektir.

9-      ELLING (Petter Næss, 2001)

Elling akıl hastanesinde tedavi gören zihinsel engelli bir hastadır. Bir süre sonra topluma karışabileceğine kadar verilen Elling kendisiyle aynı durumda olan Kjell ile yaşamaya başlar. Ancak şimdi baş etmeleri gereken ise sosyal hayat ve buna karşı geliştirdikleri sosyal fobileridir.

10-   BEN X (Nic Balthazar, 2007)

Ben herkesten farklı yaşayan, dış dünya ile bağını koparmış kendini oynadığı oyunla var eden bir karakterdir. Oyunda gerçek hayatından farklı olarak güçlü, saygı duyulan biridir. Gerçek hayata bunu yansıtmak isteyen ve otizm ile mücadele eden Ben’in yanında olacak kişi ise yine aynı oyunu tanıştığı Scarlite olacaktır.